Gabriel García Márquez, 1927 yılında Kolombiya'da dünyaya gelmiştir. 20. yüzyılın en önde gelen yazarlarından biri olarak değerlendirilen Márquez; 1982 yılında Nobel Edebiyat Ödülü'nü kazanmıştır. Vefat ettikten sonra, Kolombiya Cumhurbaşkanı tarafından ''Bugüne kadar yaşamış en büyük Kolombiyalı'' olarak lanse edilmiştir. Yüzyıllık Yalnızlık, Kolera Günlerinde Aşk, Kırmızı Pazartesi bilinen eserleri arasındadır.
Kırmızı Pazartesi, isimli eserinde yazar neredeyse tüm kasaba tarafından bilinen bir cinayetin herkes tarafından göz göre göre işlenmesini konu edinmektedir. Döneminin sosyokültürel yapısını aktaran yapıtta işlenen namus cinayetine herkesin sessiz kalması eleştiri noktası olmuştur.
Kitapta çok fazla karakter olmasına rağmen ana karakter Santiago Nasar'dır. Belki de yaşamadığı bir beraberlik yüzünden göz göre göre ikiz kardeşler tarafından katledilmiştir. Cinayeti işleyen ikiz kardeşler ise, bunu herkese anlatmış; birilerinin kendilerini vazgeçirmesi için çok çabalamıştır. Kana susayan toplum ise, cinayeti engellemek bir yana desteklemiştir.
İşlenen namus cinayetleri genel olarak din veya toplumdan çekinme olgusu üzerinde işlenmektedir. Eserde sürekli gemiyle oradan geçen Piskopos'un kasabaya hiç uğramaması ise; bana göre işlenen namus cinayetlerine din adamlarının sessiz kalmasını tasvir etmiştir.
Herkese iyi okumalar dilerim...
Kırmızı PazartesiGabriel Garcia Marquez · Can Yayınları · 202177,9bin okunma
Kişisel gelişim kitaplarını eleştirdiğimde beni çarmıha gerip domateslemek isteyenlere sesleniyorum, bırakın elinizdekini de Ermişin okyanusundan susuzluğunuzu gidermeye gelin, hem hepimize yetecek kadar var meraklanmayın.
Bu kitap hakkında hali hazırda çok güzel incelemeler yazılmış, birçok farklı açıdan yaklaşılmış. Benim vurguladığım nokta ise bir dostunuza veda ederken ayak üstü yapılan sohbetin doyuruculuğu ve verdiği hazzın üstünlüğü olsun. Çünkü Ermiş tam da bu tarzda yazılmış.
Tam da ihtiyacımız olan noktaları hep tam onikiden vurmuş. Kitaptaki didaktik aforizmalar mükemmel ama daha da mükemmel olan kitabın üslubu sanırım. Sabahattin Ali okumalarından sonra güzel üslup hastalığı bana da bulaştığından bu konudaki arayışımı şu kısacık kitapla doyurmak şaşırtıcıydı. Bazı cümleleri aynı hazzı alabilmek için tekrar tekrar okudum diyebilirim.
Sohbet tarzında ve samimi üslupla yazıldığından kitabın içindeki dünyaya hemencecik adım atmış buldum kendimi. Bu yüzden Ermiş'e ; "Gel boşver gemiyi, bi' çay içelim dertleşelim seninle" diyesim geldi.
Acının da hayatın bir parçası olduğunu bir türlü kabullenemiyoruz, Ermiş kabullen diyor, diğer türlü diyalektik anlayış gereği zevki de algılayamazsın diyor. Ama diyorum keşke hayatın kanunları böyle olmasaydı, ne olurdu ki kötülüğün olmadığı, insanların ve bilhassa hayvanların birbirini vahşice yemediği bir dünya olsa ? Diyorum da kalıyorum. İyisi mi bunları pek fazla düşünmemek.
Ben sonunda erdim galiba, siz de ermek istiyorsanız, açık adres elinizde. Keyifli okumalar :)
ErmişHalil Cibran · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202370,6bin okunma
Küçük bir çocuğun gözünden, Ukrayna bozkırındaki bir yolculuğun tasvirlerle, betimlemelerle dolu anlatımı.
Eğitimi için annesinden ayrılan, Yegoruşka dayısıyla yola çıkar. Yolculukta yeni insanlar tanır ve gözlemler. Kitapta bolca diyaloglara da yer verilmiş. Biraz da ucu açık bir son yazılmış. Yolculuk hikayelerini seven herkesin sevebileceği bir öykü..
BozkırAnton Çehov · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20193,541 okunma