Peki, iki insanin aynı konuyla ilgili iki iddiası birbinine tamamen zıt olduğunda Protagoras ne diyecektir? Hiçbir şey! Protagoras'a atfedilen bir diğer cümleye göre “Birbirine zıt olan iki görüş aynı ölçüde doğrudur”. Herhalde bu son ifade Protagoras'in
şüpheciliğinin aşırılığını gayet iyi bir şekilde göstermektedir.
Yine bir Sofist olan Gorgias'in şüpheciliğinin ne kadar aşırı boyutlara uzandığını ise ona mal edilen birbirini izleyen su üç görüşünden çıkarabiliriz: "Hiçbir şey yoktur, olsaydı bile bilemezdik; bilseydik bile başkasına iletemezdik".
Ancak Empedokles'in ölümünden hemen sonra doğmuş olan ve İslâm dünyasında Eflatun olarak bilinen Atinalı Platon'un (MÖ 427-347) düşünceleri, yaşamın zaman içinde değiştiği fikrinin önüne bir engel koymuştur. Platon evrenseller sorunuyla ilgilenmişti. Yani, birisi "kedi" dediği zaman neden bahsettiğini hepimiz anlıyoruz; buna
''XX. yüzyılda yaşamış büyük filozof Alfred North Whitehead, Process and Reality [Süreç ve Gerçeklik] başlıklı eserinde şöyle demiştir: ''Avrupa felsefe geleneğinin en sorunsuz nitelemesi, Platon konusunda sayfanın kenarına yazılan bir dizi nottan ibaret olduğunu söylemektir.'' Platonculuğa çok bağlı bu filozof durumu
Önce sofist Gorgias'ın öğrencisi oldu, sonra Sokrates'e yanaştı, Ksenophon'un dostuydu, Platon'a ise pek değer vermiyordu, ki bu duygu karşılıklıydı. Antisthenes, yaşam tarzı ve öğretisi nedeniyle Kinizmin kurucusu sayılır, ancak bu sav daha Antikçağda bile tartışmalıydı. Yine de Diogenes her halükârda onun Öğrencisi ve halefi olarak görülmelidir, Krates'in, Diogenes ile Antisthenes üzerinden Sokrates'Ie bir bağ kurduğu genelde kabul görür. Hatta bir sava göre Antisthenes ile Diogenes bazı bakımlardan Sokrates'e Platon'dan ve öteki Sokratesçilerden daha yakındır.
Platon'un kısaca tüm ayrıntılarını özetlediği Eski Atina eğitiminde dizginler aristokratların elindeydi. Devlet eğitim ve öğretim işini kontrol edemiyordu. I.Ö.V. yüzyıldan önce öğretmenlik bir meslek halini almamıştı. Müzik eğitimi, beden eğitimi ya da şiir eğitimi gibi çok çeşitli konularda karmaşık bir eğitim veren öğretmenler vardı. Gerçi sofist Protagoras'a göre bu öğretmenler aslında ilk sofistlerdi. Toplum önünde hiçbir iş yapmıyormuş gibi görünmemek için ortalıkta dolaşmamaya dikkat ediyorlardı. Bu öğretmenler daha sonraki dönemde yaratılacak olan sofist öğretisini, müzik, şiir ve beden eğitimi gibi çeşitli dallar altında gizlemişlerdi.
En ünlü Yunan sofist Trakya'da, Abdera'da doğmuş olan Protagoras'tı
(İÖ y. 490/485 - İÖ 421/411'den sonra). Onun kuşkuculuğu tanrılara dek varıyordu. "Tanrılar hakkında, var olup olmadıkları ya da neye benzedikleri
konusunda hiçbir şey bilmiyorum." (Ksenophanes de kuşkucu olmuştu: Tanrıların neden ille de insan biçiminde olduklarını soruyordu. Buna
göre, atlar da at tanrılara tapınabilirdi. Birçok tanrı kadar tek bir tanrının
olması da işten değil, diye düşünüyordu.) Bununla birlikte, Protagoras
belki de en çok başka bir ifadesiyle anılır. "İnsanoğlu her şeyin ölçüsüdür:
Olan şeylerin olduklarının; ve olmayan şeylerin olmadıklarının."
Orada, Mahkeme Paradoksundan bahsedilir. Protagoras [M.Ö. 481-M.Ö. 420] ile Euathlus arasında geçen mevzu... Hukuk tahsil eden Euathlus, Protagoras'tan retorik dersi almak ister. Böylece, davalarda müvekkillerini daha iyi savunabilecektir. Sofist Üstat, ücreti mukabilinde ders vermektedir. Gelgelelim, Euathlus'un parası yoktur. Ücreti, ilk davasını kazandıktan sonra vermeyi teklif eder. Protagoras okeyler. Ve ona retorik öğretir. Fakat, Euathlus hukukçuluktan vazgeçer, siyasete atılır. Haliyle, herhangi bir dava üstlenmez, Protagoras'a da kuruş ödemez. Aradan yaklaşık 1 sene geçince, Protagoras, sabık talebesini mahkemeye verir. Hakim huzurunda, Euathlus'a hitaben der ki 'Boşuna uğraşma. Davayı ben kazanırsam, haklılığıma hükmedildiği için ücretimi ödemen gerekecek. Sen kazanırsan, anlaşmamız üzere, ilk davayı kazandığın için ödemen gerekecek!...
Euathlus Hayır! diye haykırmış. Ben kazanırsam, size para ödemem gerekmediği yargısına varılmış demektir. Yok, siz kazanırsanız, henüz ilk davamı kazanmadığım için, size ücret ödemem gerekmeyecek!
Sizce kim haklı?
_Napolyon Bonapart_
_Devlet, benim.
_Para, para, para. (Başarının sırrı)
_Felaketlerin üstünde dimdik oturan insan soylu ve cesurdur.
_Gerçekler, büyük ruhlu insanları besler, küçük ruhları ise yaralar.
_Yapıcı eleştiri, akıllı insanları güçlendirir. Ahmakları öfkelendirir.
_Düşmanınız hata yaparken araya girmeyin.
_İki şey
Platon, ideal devletin nasıl olacağına ilişkin incelemesi olan Devlet'in onuncu kitabında resim veya heykelin orijinalden ayrılmasının anlamını tartışır. Platon'un yaşadığı dönemde, Sofist olarak adlandırılan felsefeciler yeni fikirler ileri sürüyordu; Sofistler şairleri ve ressamları felsefecilerin üzerinde konumlandırarak övüyordu.
Merhabalar.
Bu eser iki bölümden oluşuyor. Bu bölümlerden ilki 'Şölen', ikincisi ise 'Dostluk' şeklinde isimlendirilmiştir.
Şölen
Buradaki konuşmanın ana teması 'Sevgi Nedir?' sorusunu açıklamaya yöneliktir. Konuşma ise o zamanlar için ünlü tragedya yazarı Agathon'un evinde gerçekleşmiştir. Zaferini kutlama