Kitabın son dizeleri... +2
Kitap yazacak olsam son dize olabilirdi. Yazdığım bu kitap benim,son cümle ise sensin,her şey benle başladı senle bitti.
160 syf.
8/10 puan verdi
—— Spoiler içerebilir ——
Yazarın üçüncü romanı olan bu kitap, Dominika'da geçiyor. ''Annie John'' (1985) ve ''Lucy''de (1990) biraz farklı şekillerde ortaya çıkan anne burada kendi hikayesini anlatıyor. Önceki romanlarında Kincaid, huşu içindeki kızının bakış açısından gözlemlenen vahşi, tanrısal anneler yaratmıştı. Şimdi
Annemin Otobiyografisi
Annemin OtobiyografisiJamaica Kincaid · Jaguar Kitap · 2023150 okunma
Reklam
Dünya kusursuz biçimde işleyen bir tuzaktır
Herkes diğerine kurduğu tuzakla yaşar. Herkes, sonsuz bir yakınlık içinde yaşar; bitkin düşene dek süren bir yakınlık içinde. Herkes kendi ötekisini ister; ve bunu, ötekini dize getirmeye yö­nelik buyurgan gereksinim içinde ve bu dize getirmeyi, tadını çı­karmak için sürdürme sarhoşluğu içinde ister. Yalanın ve doğ­runun karşıt mantıkları, ötekinin sonundan alınan katıksız hazdan başka bir şey olmayan bir ölüm dansı içinde birleşir. Çünkü ötekine duyulan istek her zaman ötekine son verme isteğidir de ... Belki de olabildiğince geç? Tek sorun, farklılığı içinde kendinden yoksun kalan ötekinin mekanını, sözünü, sessizliğini, hatta içini kaplayarak kimin daha iyi dayanacağını bilmektir. Kimse kimseyi öldüremez: Hasım, kendi simgesel ölümünü arzulamaya, yerine getirmeye itilir ... Dünya kusursuz biçimde işleyen bir tuzaktır. Hasılı, anlaşılmaz bir ötekilik, bir yabancılık; öteki olayının biçiminin ve özgünlüğünün sırrı budur.
Sayfa 150 - Ayrıntı yayınlarıKitabı okudu
Her şey yolunda sayılamaz .. .. ama insan bütün ciddiyetiyle zamanına ayak uydurmak zorundadır, .. . . .. sevgi ve öfke, insanın mut­luluğu ve insana yönelik kötücül alaylar kısacası bütün ahlâki so­yutluklar, bir anda bütün dünyaya yayılıveren, sonrasında ise kendi içersinde büzülüp kalan titrek sırlardır; hüzün, sevecenlik, büyük­lük ve soyluluk içi boş, yüksek gökkubbeler oluşturur. Peki, sonra ne olur? Dışarıdan, düzene bağlanmış olan dünyadan tamamlan­mış bir form —bir sözcük, bir dize, şeytani bir gülüş, bir Napoleon, Sezar, Isa veya yalnızca ve yalnızca anaların ve babaların mezarı başında dökülen bir gözyaşı— gelir ve şimşek hızında bir birleşmeyle ortaya eser çıkar. Bu acemi işi eser, çok kolay görmezlikten gelin­diği üzere, her yanıyla duygunun yetkin düzeyde bir anlatımıdır, niyet ile gerçekleşmenin kusursuz örtüşmesidir ve genç bir erke­ğin yaşantılarının büyük Napoleon’un hayatına tümüyle girişidir. İnsanın hem rü­yalarında, hem de gençliğinde yaşadığı bir şey vardır; insan rüyasında büyük bir söylev verdiğinde ve uyanırken talihsiz bir rastlan­tıyla son sözcükleri yakaladığında, aslında bunların, daha önceki izlenimin aksine, pek de alışılmamış güzellikte olmadığını görür. O zaman insan, kendini dans eden yaban bozkır horozu gibi yer­ çekiminin ağırlığından kurtulmuş ve parıltılar içersinde hissetmez, fakat sadece, ama çok fazla duygu yüklü olarak, .. aya doğru ulumuştur. .
Sayfa 90 - YKYKitabı okudu
Nurullah Ataç, yolda yürürken beyitler okurdu kendi kendine; sevdiği, seçtiği Divan beyitlerini yazmıştı bir deftere, "O koca koca divanlarda güzel beyit azdır, ama aramaya değer" derdi. Sonra ben de öyle bir defter tutmaya kalktım, ama sürdüremedim, bıraktım gitti. O şiir, Divan şiiri, gittikçe unutuluyor, genç ozanlarımız onun tadını
Cengiz Han mühür vurdu, kanla ana karaya Vatikan dize geldi, haç çöktü Atilla'ya Geç kaldı akınımız, Kuzey Amerika'ya Adımızı tüm dünya, ezberledi Türk'üz Ay-yıldızlı Albayrak hem zırh hem son örtümüz.
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.