Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Materyalizm
"Sözünü etmemiz gereken son bir akım da, kökleri yine çok eskilere dayanan Materyalizmdir. Modern bilim birçok bakımdan Sokrates öncesi filozofların çabalarını hatırlatır. Örneğin hâlâ bütün maddenin yapıtaşı olan bölünemez 'temel parçacıklar aranıp duruyor. Ama diğer yandan 'madde'nin aslında ne olduğunu da kimse tam olarak açıklayamıyor. Modern doğa bilimleri -örneğin atom fiziği ya da biyokimya- öyle etkileyici ki, birçok insanın dünya görüşü haline gelmiş durumda."
Sayfa 519 - Pan
Ne zaman yasaların setlerini yıkmak gerekse bu devasa halk dalgası zorla harekete geçirilir ve bu dalga daima her şeyi, son olarak da onu derinliklerinden bulup yukarı çıkaranları, karşı durulmaz bir biçimde sürükleyip götürür.
Sayfa 34 - Can Yayınları
Reklam
'Devlet' adlı kitabında Platon (İÖ 427-347), insan ruhunu üç kısma ayırmaktadır. Rasyonel (akıl), yürekli (irade) ve iştahsal kısım. Ruhun rasyonel kısmı bireye akıl yürütme yeteneğini sağlamakta, yürekli kısmı ise kişiye itibarlı yaşam sürmesine rehberlik edecek olan tutkuyu kazandırmaktadır. Son olarak ruhun iştahsal kısmı, bireyin "aşk, açlık ve susuzluğunun" kaynağını oluşturan ve tüm diğer arzuların hareketlerinin toplandığı kısımdır. Ruhun bu kısmı yemek, üremek gibi insanoğlunun hayvanlarla ortak olarak taşıdığı arzuları tatmini teşvik etmektedir.
Sayfa 28 - Psikonet YayınlarıKitabı okuyor
Nişanlara ve kıyafetlere ihtiyacı yoktur. Fouché son derece hırslıdır ama şöhret peşinde değildir, iddialıdır ama kurumlanmaz. Gerçek bir akıl oyuncusu olarak egemenliğin sadece gerilimlerini sever, simgelerini değil.
Sayfa 31 - Can Yayınları
Son
Mustafa Kemal ile beraber geçirdiğimiz, okul ve genç su­baylık hâtıraları burada sona ermektedir. Başımızdan siyaset fırtınaları ve aramızdan kara kedile­rin geçtiği oldu. Fakat dostluğumuz asla bozulmadı. Ölünce­ye kadar iki yakın arkadaş olarak kaldık. Ben bu arkadaşlık­tan daima gurur ve iftihar duydum. Sevgili sınıf arkadaşım, muazzez kardeşim Atatürk, nûr içinde yat.
Sayfa 159 - İnkılap ve Aka kitabevleriKitabı okudu
İşlevsiz ya da Yanlış İşlevli Ego Ego, popüler kültürde sıklıkla yanlış anlaşılan ve yanlış kullanılan kavramlardan biri. Son yıllarda bazı bireyler için “egolu / egosu büyük / egosu yüksek / egosu çok” dendiğini duyuyoruz. Kibir, her şeyi kendine hak görme, eleştiriye tahammülsüzlük, övüngenlik, saldırganlık ve egosantrik (ben merkezci) düşünce, halk arasında yüksek ya da büyük ego olarak tanımlanıyor. Bu yanlış anlama üzerinden “iyi” ya da “ideal” insanın egosuz olması gerektiğine dair çarpık bir inanç geliştirenlere de rastlamak mümkün. Oysaki bütün bu nitelikler güçlü bir egonun değil, patolojik narsisizme özgü büyüklenmeci sahte benliğin karakteristik özellikleridir. Büyüklenmeci sahte benliğe ilk kim “ego” dedi bilemiyoruz ama bu yanılgının bu kadar benimsenmiş olması, narsisizmin çok hızlı artmasına ve halkın olguya ne isim vereceğini bilememesine bağlı olabilir.
Reklam
Türklerin. göç dalgaları, Anadolu ekonomisine ve genel olarak hayatına bir dinamizm getirdi. Bizans'ın köhnemiş ve ağır sömürüsünden kurtulmak isteyen Anadolu köylüsü, Türkleri kurtarıcı olarak karşıladı ve destekledi. Claude Cahen, Türklerin o zamana kadar işlenmeyen toprakları tarıma açarak Anadolu ekonomisinde önemli bir gelişmeye yol açtıklarını kanıtlarıyla gösterir. Yine Cahen, şehir hayatının 12. yüzyılda yeniden canlandığım anlatır. Hele 13. yüzyılda şehirlerin, Bizans yönetiminin son birkaç yüzyılında olduğundan çok üst düzeye ulaştıklarını saptar. Anadolu'ya gelen Türklerin feodalleşmesi yönündeki gelişme, 13. yüzyıldaki Moğol istilası ile bir süre için kesintiye uğradı. Yeni bir feodalleşme dalgasına daha sonra bilindiği üzere Osmanlı devleti önderlik etti. Osmanlı beyleri, feodal Selçuk geleneğini, ideolojisini ve kurumlarını özümlemiş olmasalardı, böyle bir gelişmeyi başaramazlardı. Bütün Selçuk ulemasının Osmanlı ucuna akması ve Osmanlı beylerinin etrafında toplanması dikkat çekicidir. Yüksek İslâmı temsil eden Selçuk uleması, ilkel bir aşiret beyi etrafında toplanamazdı. Osmanlı hanedanı, aşiret beyliğini daha çok Türkmen kitlesi üzerindeki etkisini kuvvetlendirmek için bir asalet unvanı olarak kullandı. Osmanoğulları, bütün kuzey uç bölgelerinin emiri olarak, daha Selçuklular zamanında Germiyanoğulları ile birlikte en önemli iki feodal sülaleden biri durumundaydılar. Böyle olduğu içindir ki, OsmanlIlar Anadolu’ya gelen yeni Türkmen göçebe dalgasını feodal ilişkiler içinde eritebilmişler ve feodalizm yönünde yeni bir sıçramaya önderlik edebilmişlerdir.
Tataristan'la Başkurdistan'ın jeopolitik ilişkilerinin pekişmesi, Rusya için son derece tehlikelidir. Çünkü Başkurdistan'ın güney idari sınırı, teorik olarak Türk-İslam ayrılıkçılığının üssüne dönüşebilecek olan Kuzey Kazakistan'ın yakınlığından geçmektedir. Söz konusu durumda, Heartland'ı en korkunç tehlike -karasal mekanın tam ortasından Türk (Türkiye taraftarı, yani Atlantikçi) mızrağı ile paramparça olma- beklemektedir. Bu çerçevede, Tataristan'ın güneye yönelimi, Başkurdistan'la entegrasyon girişimleri ve hatta sonuncunun Orenburg vilayeti ile yakınlaşması, Merkezin kıtasal politikasınca ne pahasına olursa olsun engellenmesi gereken aşırı olumsuz eğilimlerdir. Başkurdistan enlemsel ilişkileri -Kuybışev ve Çelyabinsk vilayetleri ile- güçlendirilmeli, boylamsal temasları ise -Kazan ve Orenburg ile- aksine zayıflatılmalıdır.
İLK ÇAĞ'DAN GÜNÜMÜZE META OLARAK GÖRÜLEN"KADIN"
Maalesef ki güzellik insanın bir ömür üzerine giydiği bir elbise değildir. Gün gelir o elbise üzerinde eskir, yıpranır, saçlara aklar düşer, yüz kırışır ve o güzelliğinden başka hiçbir şeyi olmayan kadın, son ve tek kozunu da kaybetmiş olur. Bir kadın kendini öyle bir şekilde inşa etmelidir ki; bir özelliğini yitirse diğer bir özelliği onu ayakta dimdik tutabilmelidir.
Sayfa 84 - Yediveren yayınlarKitabı okuyor
Önce herşeyi eleştir­meli: duyumu, sağduyuyu, hatta en değişmez geleneği, ve son olarak kelimelerin kökenini de; çünkü söz ancak şarkı söyleyip baştan çıkarmaya yaradığı için düşünceyle nadiren buluşur.
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.