Hayatıma şöyle bir dönüp baktığım zaman anlıyorum ki, ilerle­ meme neden olan hep zor dönemlerdi. Karşılaştığım her Mürşid de (bana kim yolluyorsa?), bu acılı dönemler sırasında ortaya çıkmıştı. Her biri de bir süre sonra geçici olarak ortadan kayboldu, daha son­ ra yeniden farklı bir surette ortaya çıktı. Niye benim Mürşid'imde ay­ nı sistem işlememişti? Üzülme, der Hz. Mevlana ve devam eder: kay­bettiğin herşey başka bir surette geri döner (OS, s.46).
1967 yılından itibaren Türkiye'ye gelmeye başlayan ABD'ne ait 6. Filo'nun her ziyaretinde, aşırı solcu gruplar çeşitli protestolar düzenlemişlerdir. Temmuz 1968'de yapılan protesto eylemlerinden sonra İstanbul Hukuk Fakültesi öğrencisi Vedat Demircioğlu'nun İTÜ yurdunda yapılan arama sırasında kaçarken camdan düşerek ölümü bu gruplar için bir eylem vesilesi olur. 1969 yılının 10 Şubat'ında Dolmabahçe açıklarına demirleyen 6. Filo'yu protesto için 10 Şubat'ta Dolmabahçe Rıhtımı gönderine, 11 Şubat günü ise İstanbul Beyazıt Yangın Kulesi'ne Demircioğlu anısına kırmızı bir bayrak çekerler. Sağ basın da bu olayı "Kuleye kızıl bayrak çekildi" olarak verir. Bunun üzerine bazı gazete yazarları, Komünizmle Mücadele Derneği ve MTTB öncülüğünde 14 Şubat'ta "Bayrağa Saygı" mitingi düzenlenir ve ihtilalci solun bu tutumu protesto edilir. Aşırı sol ise 16 Şubat Pazar günü, işçi sendikaları, bazı meslek kuruluşları ve tüm sosyalistler "Emperyalizme ve Sömürüye Karşı İşçi Yürüyüşü” adı altında bir miting ve yürüyüş düzenler. Beyazıt'ta toplanan sol topluluk, Sultanahmet, Sirkeci, Karaköy, Tophane üzerinden Taksim'e doğru yürüyüşe geçer. Yürüyüş esnasında, "Emperyalizme Hayır, Sosyalizme Evet", "Köylüye Toprak Yok, Amerikan Üslerine Toprak Çok" şeklinde sloganlar atılır. Kalabalık kitle Taksim'e geldiğinde burada sağcı olarak bilinen grupla karşılaşırlar ve aralarında bir arbede yaşanır. Kanlı Pazar olarak ünlenen bu olaylar, iki kişinin ölümü ve yüzlerce yaralanma hadisesi ile son bulur.
Reklam
Kitap mevzuunda memleketimizin ne hâlde olduğunu görmenizi isterim. Bunu bir cümle ile geçeyim; Profesörlerimiz kitapsızdır, şairlerimiz kitapsızdır. Yahya Kemâl'in yüzüne söylemiş ve onu kitaplık bir cehde davet etmiştim: "O nedir senin yaptığın? Radyum gibi miligram miligram tartılan keyfiyetin bile kemiyete istinadı şarttır!" Bu ona çok tesir etmişti; son zamanlarında bir hamaratlık gelmişti ona... 'Hürriyet' gazetesinde, şiirleri çıktı; ama yine kitaplık çapta değil... Ne yazık ki, bizde kitaplık çapta adam yoktur. Fransa'da bir lise mualliminin bile (orijinal) eseri vardır. Bugün Avrupa kültürüne örnek birçok adam vardır ki, ana eserlerini doktora tezleri olarak vermişlerdir.
Para-tarih ilişkisin en ters tepen örneklerinden biriyse, Fransız Devrimi'nin oluşumunda bardağı taşıran son damla olarak değerlendirilen "Ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler" sözleriyle halkı ayaklandıran, giyotinle başı vurulan Kraliçe Maria Antoinette'in böyle bir şey dememiş olması. Leeds Üniversitesi'nden Simon Burrows, kraldan para sızdırmak isteyen İngiliz dolandırıcılarının iftira dolu broşürler basıp krala şantaj yaptıklarını, kralın bu broşürleri satın atıp imha ettirdiğini, ancak kayıt meraklısı bir saray bürokratının broşürlerin metnini kopya ettiğini ve isyancılar Bastille'i bastıklarında kopyaları bulanların kraliçeni sözlerini halk arasında yaydığını belirtiyor.
Pandora'nın kutusu açılıp, Zeus' un içinde sakladığı bütün kötülükler dünyaya saçıldığı zaman, orada son bir kötülük kaldığından kimsenin haberi olmamıştı: Ümit. O zamandan beri, yanlışlıkla kutuyu ve içindeki ümidi iyi şans olarak yorumladık. Fakat Zeus' un arzusunun, insanların kendilerini işkenceye teslim etmeleri olduğunu unuttuk. Ümit kötülüklerin en kötüsüdür, çünkü işkenceyi uzatır.
Sayfa 91
Bir çiftlikte tüm işleri son dakikaya sıkıştırmanın, yani baharda tohum ekmeyi unutup bütün yaz eğlendikten sonra hasat alabilmek için sonbaharda telaşla çalışmanın ne kadar gülünç bir şey olacağını hiç düşündünüz mü? Çiftlik, doğal bir sistemdir. Bedelin ödenmesi ve sürecin izlenmesi gerekir. Her zaman ektiğinizi biçersiniz; bunun kestirme yolu yoktur. Bu ilke, sonuç olarak insan davranışları ve insan ilişkilerinde de geçerlidir. Bunlar da hasat yasasına dayanan doğal sistemlerdir. Kısa dönemde, okul gibi yapay bir toplumsal sistemde insanlar tarafından konulan kuralları usulca çiğnemeyi, “oyunu oynamayı” öğrenirseniz, durumu idare edebilirsiniz. Bir defalık ya da kısa süreli insan ilişkilerinde işi idare etmek, albeni ve beceri sayesinde iyi izlenimler bırakmak ve başkalarının uğraşlarıyla ilgileniyormuş gibi yapmak için Kişilik Etiği’nden yararlanabilirsiniz. Kısa vadeli durumlarda etkili olabilecek, fazla zaman istemeyen kolay teknikleri seçebilirsiniz. Ama ikincil özelliklerin uzun süreli ilişkilerde tek başına kalıcı bir değeri yoktur. Köklü bir dürüstlük ve temelde güçlü bir karakter yoksa, yaşamın zorlu mücadeleleri er ya da geç gerçek dürtülerin yüzeye çıkmasına neden olur ve kısa süreli başarının yerini, insan ilişkilerindeki başarısızlık alır.
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.