384 syf.
7/10 puan verdi
·
8 günde okudu
Hüzün-Dürbünümde Kırk Sene, serinin son kitabı. Hayat kitabının devamı olarak Ayşe Kulin kendi hayatını kaldığı yerden anlatmaya devam ediyor. Ayşe Kulin'in 1964 senesinden itibaren yeni telaşları, yeni mutlulukları ve mücadelesi sürüyor. Kendi hayatından kesitler sunarken bu kitabında Türkiye'nin siyasi olaylarına da daha fazla ver yeriyor. Kitapta en çok etkilendiğim yerler babasıyla olan konuşmalarıydı. Yıllardır arkasında duran, onu destekleyen en sevdiği ve en güçlü gördüğü kişinin hasta yatağına düşmüş olmasının yazarın hayatındaki en üzücü olay olduğu kanısındayım. Ne çocukları için eski kocasına karşı verdiği mücadele, ne yaşadığı maddi zorluklar, ne çocuklarının hasreti ne de evliliklerinde yaşadığı sıkıntılar... Babasına çok düşkün biri olarak empati kurarak okudum adeta son sayfaları. Ben de babamın mavi gözlerini düşündüm ve şükrettim. Ayşe Kulin öylesine derinden anlatıyor ki babasıyla olan son saatlerini gözyaşları içinde okudum. Bir kez daha onlarla geçirilen zamanların ne kadar kıymetli olduğunu farkettim. İyi okumalar...
Hüzün - Dürbünümde Kırk Sene (1964-1983)
Hüzün - Dürbünümde Kırk Sene (1964-1983)Ayşe Kulin · Everest Yayınları · 20104,485 okunma
484 syf.
9/10 puan verdi
Zülfü Livaneli hem şarkılarıyla hem de kitaplarıyla çok sevdiğim,takip ettiğim çok değerli biri benim için. Üç kadının farkli hayatları ama benzer acıların harmanlandığı harika bir kitap.Bitince içim burkuldu ama evet dedim bunlar çokta uzak değil bizlerin tarihine,belki geleceğine... Ama şunu özellikle belirtmeliyim ki Doğunun Limanları(Amin Maalouf) ile çok fazla benzerliği var,hem konu olarak hem de anlatim açısından. Son olarak bana Struma gemisi ve Serenad ile ilgili bilgi sahibi olabilme fırsatı verdiği için Zülfü Livaneli'ye teşekkürler.
Serenad
SerenadZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 2020137,6bin okunma
Reklam
320 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Murakami'nin inceliklerle örülmüş, enfes eserinde geçmişiyle hesaplaşarak yüzünü geleceğe dönmek için gayret eden Tsukuru Tazaki'nin hikâyesini okuyoruz. Kitabın tamamına hâkim olan üslûp Tsukuru Tazaki'yi usul usul gerçekçi bir karaktere dönüştürüyor. Murakami'nin kitaplarının en önemli özelliklerinden olan kolay okunabilme özelliği burada da
Renksiz Tsukuru Tazaki'nin Hac Yılları
Renksiz Tsukuru Tazaki'nin Hac YıllarıHaruki Murakami · Doğan Kitap · 20142,040 okunma
Benzer acıları yaşayan insanlar birbirlerini tanırlar. Ama belli etmezler tanıdıklarını. Herhangi bir yerde karşılaşabilirler. Metroda, barda, sokakta, kafede.. Sadece bir kez göz göze gelirler ve anlarlar. Daha sonra bakmazlar birbirlerine, belki canları daha çok yanacağından, belki de buna hiç gerek olmadığından. İlk bakışma aynı zamanda son bakışma olur. Ama onlar tanırlar birbirlerini. Muhtemelen o ortak acının müstehzi mahcubiyeti tekrar göz göze gelmelerine engel olur. Ama tanırlar onlar birbirlerini, çaktırmadan kimselere koruyup kollarlar.. Bazen kendinizi bir insana yakın hissetmeniz için bir şeyler paylaşmanız gerekmez. Benzer acıları yaşayan insanlar kendiliğinden ortaya çıkan görünmez bağlarla birbirlerine bağlanabilirler. Hatta bazen birbirlerinin tam olarak farkında bile olmadan yaparlar bunu..
336 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
1 saatte okudu
Yüzüklerin efendisinin başlangıcı olan ve yüzüğün bulunması, Bilbo Baggins'in cüceler ve Gandalf ile birlikte yaşadığı maceralarının anlatıldığı Yüzüklerin Efendisi serisine göre daha hafif bir dile sahip olan (kendi kanaatimce söylüyorum ve yüzüklerin efendisinin dili de olaylar örgüsü ve sıfırdan oluşturulan orta dünya göz önüne alındığında müthiş başarılı buluyorum) bir eser. Öncelikle Yüzüklerin efendisi serisini okuduğumdan bu kitapla ilgili pek bilgim yoktu. (2000 senesi civarlarında) Hobbiti okumam gerekliliği de söylendiğinde dayanamayıp okumuş ve pek çok şeyin aydınlandığını fark etmiştim. Son olarak söyleyeceğim Hobbitsiz Yüzüklerin Efendisi olmaz.
Hobbit
HobbitJ. R. R. Tolkien · İthaki Yayınları · 201914,1bin okunma
2013 yılının Eylül ayında Beren Saat ile birlikte başrolünü oynadığı İntikam adlı diziden sedef hastalığı nedeniyle ayrılarak Bodrum Gümüşlük'teki evine giden İşler, tedavi olmak istemediği yönündeki açıklamalar için facebook sayfasında şu açıklamayı yapmıştı[6]: “Tedaviyi reddetmek, erken ölmek gibi niyetim yok. Bazen cevabını kaldıramayacağını bilsen de yine de gerçeği öğrenmek istersin. Milyon tane kazık yiyince, bedenin zarar görüyor. Çıplak geldim, çıplak gideceğim. Amacım zamanı satın almak. Mülk edinmek gibi bir derdim yok. Mülkiyet hırsızlık gibi bir şey. Sevmiyorum işte. Biz kuşak olarak böyleyiz. Bize sevmeyi, bir şeylere bağlanmayı öğretmediler. O tarafımız gelişmedi. Ben dünyanın bir parçasıyım. Şurayla ve bedenimle sınırlı değilim. Bir şeyler yanlış gidiyor, birileri acı çekiyor. Ben de çekiyorum aynı acıyı. Altıma son model bir araba çekip, güzel bir ev alınca mutlu mu olacağım yani? Hayır, olmam. Aramızda mutlu olanlar varsa zekalarından şüphe ederim, bir de gözlerinden. Çünkü iyi görmüyorlardır. Siz beni yenmediniz çünkü: ben sizinle daha oynamadım. Ben gidiyorum dediğimde ‘gitme’ diyen birini değil, ‘Ben de geliyorum, yalnız gidemezsin’ diyen birini istiyorum.”
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.