Akıl prensibinin geç modernitede erozyona uğramış olması, akıl, adalet ve eşitliğe dayalı bir dünya yaratma hedefine küresel çapta zarar vermiştir. Aydınlanma çağı aklının başarısızlığının yarattığı boşluk, küresel hiper-kapitalizmin yeni güçleri, nihilizm ve narsisizm kültürü ve bilimsel kibir-le doldurulmuştur. Artık hem bireysel hem de toplumsal anlamda rasyonel bir yaşam sürmenin ne demek olduğunu, mevcut küresel düzenin temel kavramları olan çıkar, üretim, kâr ve verimlilik tanımlamaktadır. Mevcut dünya düzeni giderek daha sofistike bir hal alan toplumsal sistemler, kitlesel eğitim, teknolojik yenilikler, anlık iletişim ve saat başı yaratılan sayısız yeni sanal dünya ile, her biri, anlam arayışımızın sona erdiği ve rasyonel ve özgür insanlar olarak nihayetinde yanlış inanç ve aşkın yanılsamalardan arındırılmış, tamamen beşerî bir dünya yarattığımız izlenimi veren yeni rasyonellik ve makullük tanımları yaratmaktadır.