Ay ve Yıldız....
Gece karanlığı güneşi kapatınca yıldızlar göründü ve ay yıldıza yaklaştı bir soru sordu... _ benden daha çok parlamamalısın!. Yıldız cevap verdi... _ bende insan ruhu var, ben parlamıyorum onlar parlıyor! _ ya ben hilal şeklini niye alıyorum biliyor musun? _ hayır niye? _ insanların ruhları gelip bana oturuyor ve ayaklarını sallayarak dünyayı seyrediyorlar... _ iyi güzel de dolunay olduğunda kimse yanına yaklaşmıyor herkes senden kaçıyor! _ senin de parlamaktan başka bir işe yaradığın yok! _ hiç de bile! Bir insan ölür bir yıldız doğar... Her insanın bir yıldızı vardır....biz çok fazlayız bazılarımız daha fazla parlar dikkat çekerler Orion, Sirius ....gibi isimler alırlar.... _ öyleyse seninle bir anlaşma yapalım ne dersin ? İnsanların ruhları bize uğradıkça onları konuşalım , neler yapıyorlar ,ne hissediyorlar... _ anlaştık bu güzel bir fikir:) _ barıştık mı?:) _küsmemiştik ki:)
Hanife Çıta
Hanife Çıta
- Mart
- insanları sevmiyor musun? ihtiyar çayından bir yudum aldıktan sonra kendisine baktı. - genel bir soru mu? - evet.
Reklam
Önemli!
ŞU MODERN KLİŞE GEREKÇEYE ODAKLANIN BENCE!! Evvel emirde söyleyeyim: Elbette Modern durumlar var, dikkate alınacaklardır. Ancak öyle hakikatler var ki, modern durum ne olursa olsun bu hakikatler onlara feda edilemez. Bunu hatırlatmama bir tarihselcinin şu ifadeleri sebep oldu: "Bizim İslâmî gelenekteki hâkim görüşten farklı bir vahiy
Sana iki sorum var, tamam mı? Sadece iki soru... Hayır şunu üç yapalım. Tamam. Annem ve babam nerede? Nasıl oluyor da herkesin dosyası var da benim yok? Neden bu korkunç baş ağrılarını çekiyorum? Ve sen kimsin? İçimde yaşayan bir düşman mı? Yoksa dostum musun? Ses hemen cevap verdi: Üç sorudan fazlası oldu Max. Karşındakinin dostun mu, düşmanın mı olduğu senin bakış açına bağlıdır. Ama illa bilmek istiyorsan ben kendimi dostun olarak görüyorum, seni çok seven iyi bir dostun... Kimse seni benden çok sevmez Maximum. Şimdi dinle. Soruları ben sorarım, sen değil. Senin burada olmanın ... Ses gerçek anlamda kıkırdıyordu, tek bir amacı var, o da adın Maximum Ride gibi son hızda müthiş, tarifi mümkün olmayan maceralara atılmak...
Novella DinamikKitabı okudu
Güzel bir soru daha
Sual: Bir insan cehennemlik mi, cennetlik mi, Allah bunu biliyor. Fillerimizi yapmamıza izin veren de Allah'tır. Allah adildir ama sonumuz önceden takdir edildiyse biz nasıl iyi veya kötü olabilmeyi etkileyebiliriz. Adalet sarsılmış gibi olmuyor mu zahiren? Yani bir hocanın "Sen ne kadar çalışırsan çalış notun belli" demesinin adilliği ile arasındaki fark ne? Cevap: Allah Teâla'nın bir şeyi bilmesi ve takdir etmesi bizi herhangi bir şeye zorlayan şeyler değildir. Bir kere bu ayrımı yapalım. "Allah böyle dilemiş ne yapayım benim elimde değilmiş" diyemeyiz. Allah'ın (c.c) dilemesi bizim dilememize mutlak mânâda mâni değil. Yani biz bir hayır işlemek istediğimizde Allah buna mâni olmaz. Fakat bizim hayır işleyeceğimizi O biliyor, şer ise onu da biliyor. Şerri de hayrı da işlememizin önünü açmış. Bizim irâdemizi hangi yönde kullanacağımızı biliyor ve bunu yazmış. Biz irådemizi devreye soktuğumuzda O takdir ediyor ve biz işliyoruz. Yani Cenab-ı Hakk takdir ettiği için biz işlemiyoruz. Biz işleyecek olduğumuz için O takdir edip yazmıştır.
"Dünya denen hırsız, görme kabiliyetimizi bizden çalıyor. Bu ise, kendimizi zinca vurmamıza sebep oluyor. Peki neden kendimizi zincirlerimizden kurtaramıyoruz? Sorulması gereken esas soru şudur. Böyle gelmiş böyle gider mi diyeceğiz, yoksa artık yeter mi diyeceğiz? Hadi şu halimizin muhasebesini yapalım ve bu muammalı soruya bir cevap arayalım. İnsanların çoğu gaflet içerisinde, ölümün ya da hastalığın kendilerine dokunmayacağını sanıyorlar.
Sayfa 92 - Timaş Yayınları, 6. Baskı Ocak 2017, İstanbulKitabı okudu
Reklam
19 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.