Sorulan sorular hayata bir bir ışık tutarken
Yüksek sesle verilen yanıtlarsa imgeleri artırıyor
Alınmadan verilenin kıymeti bereket saçıyor
Ömrüme,izime ve izimdekilere..
Kimse kimseyi dinlemek gibi bir mesai harcamazken
Yürekten gelmeyen sözler benlik kokuyor
Birliktelikler ise bir zorunluluk olmuş
Yeni başlangıçlara yeterli gücü bulamayanlar için
Hasbelkader devam ediyor
Zaman tasarrufu yapacağını düşünmek bile düşüncelere ağır gelirken
Eylemde görme tabusu hayallerde kalıyor
Enerji,zaman ve sabır sebat edenlerin emelleriyken
Tükenmişlik sendromu muzdarip hayatlarda kol geziyor
Arka bahçede bir hayal yoksa açacak bir çiçeğin kokusu da olmuyor
Renk doku hissetmezsen de yaşadığın hayat hayat olmuyor..
21/8/2023
Pınar PEKĞÖZ
Önceden çok gizemlisiniz gibi gibi söylemler alıyordum...
Hangi eğitim öğretimden kalma sözler bunlar 🤣
Cengiz Kurtoğlu dinlemediysen çok da bir gizemin kalmıyor.
Çünkü mektup yazmamışındır.🤣🥶
Gizemli değilim açarsın tahtayı;
5
55
555
5555
55555
555555
kademelerde böyle bir şey görürsen o benimdir...🤣
"Borsa kazandırır.Sen açılışı hatırla!"
Zeki Velidi'ye Atsız'ın ne kadar bağlı olduğu ve ona ne kadar değer verdiği, Atsız Mecmua'daki çeşitli haberlerden anlaşılır. Dergi, ilmî ve fikri ağırlığıyla yayınına devam ederken bir hadise olur. Ankara Halkevi'nde (tarihî Türk Ocağı binasında) Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti'nin Birinci Türk Tarih Kongresi yapılmaktadır.
❗Birçok kimse, ben şeytanı dost edinmiyorum ki, itaat etmiyorum ki ben şeytanı desteklemiyorum ki, gibi sözler söyleyebilir.
Şu bilinmesi gerekir ki, kafirlerin desteklenmesi, onlara yardım edilmesi, onlara itaat edilemesi, küfürlerine rıza gösterilmesi, bayramlarına katılınması, onlara has olan şeylerin yapılması vb her şey şeytanı dost edinme
“Ben çok hastayım Noah” dedim. Sesimi tam ayarlayamıştım. Yüksek çıkmıştı. “Yakında hiç hareket edemeyeceğim. Üçüncü kattaki odada ölene kadar kalacağım.” Ya Anita çenesine hakim olamayıp söylemişti ya da sarhoş olduğu için söylediklerimi anlamıyordu. Ama gördüğüm kadarıyla hiç şaşırmamıştı. “Ben kendimi buraya kapattım” dedi birden. “Ben hasta değilim! Ama kendimi bu eve kapattım.”
Beklemiyorum Noah‘dan böyle bir cümle. Şaşırma sırası bendeydi. Demek ki kendini buraya, sahile, bu ülkeye kapattığını düşünüyordu. Çocukla aramızda hiç fark yoktu. Sadece ben daha dar bir yere sokuyordum vücudumu. O kadar. Hepimiz hapistik aslında, dünyada. Hepimiz de bir yerlere kapanmıştık, isteyerek. Farkımız var mıydı, uygar dünyanın mazoşist delilerinden? Kendilerine birilerinin zarar vermesinin, aşağılayıcı sözler söylemesinin hayalini kuranlardan farkımız var mıydı?…
Düşüncelerine dikkat et, sözün olur
Sözlerine dikkat et,hareketin olur
Hareketlerine dikkat et, alışkanlığın olur
Alışkanlıklarına dikkat et, karakterini oluşturur
Karakterine dikkat et bir gün gelir kaderin olur...
Büyükler ise çocukluk günlerinin saf hayallerini çoktan geride bıraktıkları için katılaşmışlardır. Zor yaşamı daha da zorlaştırdıklarını bilmeden sertleşir ve gerçeğin dibine batarlar. Çocuksu bilgelikleri bilgiye evrilir ve öğrendikçe unuturlar. Kalplerinin yerine zihinleri konuşmaya başlar ve o da ne yazık ki onlara korkutucu sözler söyler. Sevginin yerini kaygı ve korku alır. Üst üste dizilmiş binaların içinde yalnız başlarına acı çekelerler. Doğayı çok sevdiklerini söylerler ama etraflarındaki birkaç ağaç ve saksılarındaki çiçeklerinden başka bir tabiatın olabileceğini hayal bile edemezler.