Küçücük bir çocuktum
Sebebini bilmeden
Sokağa çıkamadık
İhtilal oldu sandık
Sonra biraz büyüdük
Alfabeyi bitirdik
Azı dişim çıkmıştı
Sünnet bile olmuştu
Azgın bir nehir gibi köpürerek akan zaman içinde geçip giden günlerden bazılarını hiç hatırlamayız. Ama bazı günler vardır ki, bu günlere rastlayan büyük olaylar sade sizin yaşamınızı etkilemezler. Kaderinizi geleceğine bağladığınız güzel ülkenizin tarihinde de dönüm noktaları oluştururlar.
Ben bilinçle değerlendirebildiğim bu günlerden
Belgeler hergün yağıyor. Örnek alalım: Senato Seçimlerinin başladığı 15 Mayıs 1966 günü çıkmış bir tek gazeteyi okuyalım.
A -BİRİNCİ HAVADİS İŞÇİ SINIFI ÜZERİNE'DİR.- Gazete: "TİP'in 14 kanun teklifi açıklandı" diyor. Bunlardan yalnız 6 tânesini yazıyor: 1) Köylü topraklandırılsın, 2) Işsizlik sigortası yapılsın, 3) İlk
Mustafa Bey birden eski öğrencisine sordu: ' Yahu Süleyman, duydum ki sen siyasete atılacakmışsın. Sakın ha. Ben seni akıllı bir adam bilirim. ' Demirel gülümsedi: " Böyle bir şeyi benden umar musınız hocam? "
Yıllar sonra Demirel cumhurbaşkanı olmuştu. Mahsuni Şerif ise Ozanlar Derneği genel başkanıydı. Bir vesileyle ozanların Çankaya Köşkü’ne gitmesi gerekti. Dernek olarak hep beraber köşke çıktılar. Mahsuni, yıllarca hakkında ağır türküler yazdığı Süleyman Demirel ile artık karşı karşıyaydı. Demirel, Mahsuni’yi diğer ozanları karşıladığı gibi kapıda gülerek karşıladı, buyur etti. Salona geçildi. Sohbetler edildi.
Bir ara Demirel, Mahsuni’ye dönüp, gülerek, “Beni en çok ve en ağır eleştiren sen oldun.
Ne Caferliğim kaldı ne de köyün çobanlığı. Her fırsatta benimle uğraştın “ dedi. Mahsuni de aynı yüz ifadesiyle, “o zamanlar öyle gerekiyordu Sayın Cumhur Başkanı” cevabını verdi. Gülüştüler. Demirel, “Sen halk ozanısın. Halkın ozanı bunu yazar da söyler de benim kırgınlığım yok. Sen böyle yüreklice türküler yazdığın için halkın ozanı oldun” diyerek hoşgörüsünü gösterdi. Mahsuni’nin ağır eleştiri ve türkülerine hedef olan Süleyman Demirel, ünlü ozan hakkında bir defa dahi yargı yoluna gitmemiş, başbakan iken yani tüm güç elindeyken dahi herhangi bir dava açmamıştı.
İstiklal Gündemi
Sivas Göklerinde Sırp Tayyareleri Uçacak Mı?
Türkiye’de 12 Eylül’de sonra yeni bir askeri müdahale olup olmayacağı çevresinde dönen bir soruşturmaya cevap verirken hatırımda kaldığı kadarıyla şöyle demişti bir zaman önce Aziz Nesin: “Eğer Müslümanlar (lafzen şeriatçılar dese gerek) bir tehlike arzederse orduyu biz
"ALLAHSIZ, KİTAPSIZ" DEDİLER
CENAZESİNİ BİLE YIKAMADILAR.
Yıl 1979'du.
Karadeniz'in şirin beldesi Fatsa'da belediye başkanı seçimi vardı.
Ankara seçimi iki kez ertelemiş ama engelleyememişti.
Sonunda Fatsalılar sandığa gitti.
Sandıktan bağımsız aday Fikri Sönmez çıktı..
Üstelik ezici bir oyla; 3096.
CHP, Adalet Partisi, MHP ve
Yıl 1979'du.
Karadeniz'in şirin beldesi Fatsa'da belediye başkanı seçimi vardı.
Ankara seçimi iki kez ertelemiş ama engelleyememişti.
Sonunda Fatsalılar sandığa gitti.
Sandıktan bağımsız aday Fikri Sönmez çıktı..
Üstelik ezici bir oyla; 3096.
CHP, Adalet Partisi, MHP ve MSP'nin oylarını toplasan Sönmez'e yetişemiyordu.
Artık Fatsa'nın yeni başkanı
Yıllar sonra Demirel, cumhurbaşkanı olmuştu. Mahzuni Şerif ise Ozanlar Derneği genel başkanıydı. Bir vesileyle ozanların Çankaya Köşkü'ne gitmesi gerekti. Dernek olarak hep beraber köşke çıktılar. Mahzuni, yıllarca hakkında ağır türküler yazdığı Süleyman Demirel ile artık karşı karşıyaydı. Demirel, Mahzuni'yi diğer ozanları karşıladığı gibi kapıda gülerek karşıladı, buyur etti. Salona geçildi. Sohbetler edildi.
Bir ara Demirel, Mahzuni'ye dönüp gülerek, "Beni en çok ve en ağır eleştiren sen oldun. Ne Caferliğim kaldı ne de köyün çobanlığı. Her fırsatta benimle uğraştın." dedi. Mahzuni de aynı yüz ifadesiyle, "O zamanlar öyle gerekiyordu sayın cumhurbaşkanı." cevabını verdi. Gülüştüler. Demirel, "Sen halk ozanısın. Halkın ozanı bunu yazar da söyler de, benim kırgınlığım yok. Sen böyle yüreklice türküler yazdığın için halk ozanı oldun." diyerek hoşgörüsünü gösterdi.
Mahzuni'nin ağır eleştiri ve türkülerine hedef olan Demirel, ünlü ozan hakkında bir defa dahi yargı yoluna gitmemiş, başbakan iken, yani tüm güç elindeyken dahi herhangi bir dava açmamıştı.
Fikret Kızılok'un 1995 yılında çıkardığı "Yadigar" albümünde yer alan "Süleyman Hep Başbakan" şarkısı, aslında Demirel'in dönemlerinde yer alan birçok olayı da anlatıyordu.
Süleyman Demirel; 1965'te hükumete gelip, 4 yıl boyunca başbakan olmuş ve hükumette kalmıştır. Daha sonra 5 kez daha hükumeti kurmuştur. 1965'ten 1980'e kadar türlü türlü olaylar da gerçekleşti. Sonra 1980'den sonra siyasi yasaklılara girdi ismi birçok isim gibi. Bu albüm çıkmadan iki yıl önce de Cumhurbaşkanı oldu, ta ki 2000'e kadar.
Fikret Kızılok'un "Süleyman Hep Başbakan" şarkısıyla o kadar olay olmasına rağmen hâlâ başbakan olarak kaldığını belirtiyor aslında. Düşünüyorum da, böyle şarkılar yapmak günümüzde kolay değil ve bu kadar iyi yapmak hiç değil.
youtube.com/watch?v=Ac0Mw_i...
DELİLER ARASINDA
BAŞBAKAN
Bana sorarsanız
Hiç de iyi olmadı
Süleyman beyin Bakırköy' e gitmesi
Orada
Kendisini Bakan sananlar gördü
Kral sananlar gördü
Peygamber sananlar gördü
Korkarım
O da bundan sonra
Başbakan olduğunu unutup
Kendisini hep Başbakan sanacak