Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
ÜNAL YALTIRIK Diyarbakır'da İlkokul 8 yaşında herhalde Diyarbakır'a geliyorsunuz, 1940-41 arası... Kabaca 8-12 yaş arasında Diyarbakır'dasınız diyebilir miyiz? Evet. İlkokula orada başladığım için o hesaba geliyor. 8 yaşında ilkokula Diyarbakır'da başladım. Diyarbakır'daki evinizi hatırlıyor musunuz? Nasıl bir evdi?
Özal (II)
ANAP, referandumda başarılı bir sonuç almıştı, ancak bu sonucun tamamını partisine kanalize etmesi mümkün değildi. O yüzden, seçimler öncesinde işini sağlama almak ve seçimi garantilemek için, büyük partinin lehine olmak üzere seçim sistemi üzerinde değişikliklere gitti. Bu bağlamda, çoğunluk partisini kayıran üst barajlar (kontenjan) öngörülmüş,
Sayfa 199Kitabı okudu
Reklam
AP 1965 seçimlerine, “İnönü'yü deviren parti” imajıyla ve yeni lideri genç Demirel ile girdi. En önemlisi, amblemini değiştirmişti. Yeni amblem kırat idi ve liderin adı Demirel'di. İkisi birleştiğinde “demirkırat” oluyordu. DP döneminde, özellikle köylüler demokrat kelimesini “demirkırat” diye telaffuz ediyorlardı. Seçimler öncesindeki
Sayfa 112Kitabı okudu
IRKÇILIK-TURANCILIK DAVASI DOLAYISIYLA Bu kitap, 1944 yılında, İstanbul'da Bir Numaralı Sıkıyönetim Mahkemesi'nde görülen utanç yüklü bir davanın özeti gibidir. Bazı vatansever kişiler, 1944 yılında suç işledikleri, suçlu oldukları için değil; Türk oldukları, Türkçülük idealine aşkla bağlandıkları için büyük zulümlerden, işkencelerden
The "FITRAT"
Süleyman Demirel başbakandı ... "Süleyman hep başbakan, başbakan hep Süleyman." Ankara' da hava, İstanbul' da Haliç kirliydi ve Zonguldak'ta madenci bayrak açmıştı yoksulluğa, sömürüye ... Akın akın yürüyordu on binler Ankara'ya. 'Ekmek' diyorlardı. 'İş' diyorlardı. 'İş güvencesi' diyorlardı. 'Hak' diyorlardı. 'Adil ve insani yaşam şartları' diyorlardı. Göçük altında kalıp da ölüp gitmelerinin yaptıkları işin fıtratı olmaktan çıksın istiyorlardı. . Ankara'ya yürüyorlardı, başkente. Ankara kör, Ankara sağır Ankara laldi madencilere.
Sayfa 106 - Dokuz Yayıncılık 4. Baskı 2020Kitabı okudu
O çobanlığı hiyerarşik düzen içinde belki de en alttaki 'level'lardan biri olarak görüyor, ve Cumhuriyet rejiminde bunun yükselmeye mani olmadığını kanıtlamak için de 'Süleyman hep başbakan'ın bir vakitler 'Çoban Sülü' olduğunu söylüyordu. Çobanın 'güdücü'den geldiğini biliyordu bilmesine ama, kendini milleti 'gütmek'le vazifeli gördüğünü söylemiyor, belki de gerek duymuyordu. Liberal muhafazakar başbakan Adnan Menderes onun yerine, pek veciz olmasa da, durumu tüm çıplaklığıyla tarif etmişti zaten: "Ben odunu aday göstersem milletvekili seçtiririm" demişti! Aynı yoldaydılar, o kadar liberal ve 'hür düşünce'den yanaydılar ki, aynı Menderes halka 'Siz isterseniz hilafeti bile geri getirirsiniz!' diyebilmenin serbestliği ve rahatlığındaydı! Demirel de onu başka ifadeleriyle sürdürüyor, 'dün dündür bugün de bugündür' diyerek 'günoğlu' sıfatının hakkını veriyordu.
Sayfa 27 - Haydar ErgülenKitabı okudu
Reklam
Av. Bekir Berk Mehmet Cemal Çiftçigüzeli 1960 YILININ karlı bir ocak ayında Gaziantep kitapçılarında, okunacak bir eser arıyordum. Ortamektep son sınıf talebisiydim. Kilis’e götüreceğim eser, kimsede olmamalıydı! O yıllarda bütün arkadaşlarım bir edebiyat arayışı içine girmişti. Bunda öğretmenlerimizin de payı büyüktü. O günün modası olan ve
Türk Ocakları Ankara Şube Başkanı TÜRKÂN HACALOĞLU’nun toplantıyı açış konuşması “20 yıl önce ebediyete gönderdiğimiz Türk milliyetçilerinin Galip Abisi için bugün burada toplanmış bulunuyoruz. Siz Galip Abi dostları, hepinize ‘Hoş geldiniz.’ diyorum. Bugünün anlamı benim için çok önemli. Çünkü çok değer verdiğim üç önemli şahsiyet şu anda
CUMHURİYETİ KURAN ANA FİKİR TÜRKÇÜLÜK Düşünürlerimiz Cumhuriyetin ideolojisinin milliyetçilik olduğu hususunda birleşmiştir. Türk milliyetçiliği fikrinin gelişim süreci hakkında farklı yorumlar bulunuyor. Fikri Türkçülüğün-milliyetçiliğin II. Abdülhamit'in hükümdarlık yıllarının başında dil, tarih alanında Ahmet Vefik Paşa ve Süleyman
Çiller hükümet ortağı olarak kendisi Başbakan olursa bu krizin aşılacağını düşünüyordu. O yüzden bir an evvel devir teslimin yapılmasını istiyordu. O görüşmede Erbakan hocaya "Ben Süleyman Bey ile görüştüm, siz istifanızı verdiğiniz anda hükümeti kurma görevini bana verecek. Bir sıkıntı yok." Dedi. Erbakan Hoca da ona "bakın Tansu Hanım, ben Süleyman'ı İTÜ'deki öğrencilik yıllarından beri iyi tanırım, biz onunla aynı okulda okuduk. Benim tanıdığım Demirel size bu başbakanlığı vermez, verecekmiş gibi yapar ama asla vermez Gelin bu oyuna düşmeyelim. Ben istifamı verdiğim anda hükümet kurma görevini size değil başkasına verir. "Dedi. Hatta çillere şunu önerdi" ben yine Başbakanlığı size devredeyim, ama istifade dilekçesi ile birlikte Erken seçim kararı aldığımızı ilan edelim, ülkeyi erken seçime götürelim. Millet yapılan haksızlıkları görüyor, Millet bizim arkamızda. SEçimden çok daha yüksek bir oyla ve çok daha güçlü bir şekilde çıkarırız. Çok daha güçlü bir şekilde hükümetimize devam eder." Aslında hocanın teklifi çok mantıklıydı Çünkü Bizim milletimiz hep Mağdurun yanında olmuştur. Eğer Çiller bu teklifi kabul etseydi hükümete ortağı olarak refah ve DYP seçimden çok daha güçlü çıkacaktı anketler bunu gösteriyordu. Ama Çiller Seçim kararı yerine sadece Başbakanın değişikliği ile hükümetin devam etmesini istedi. Demirel'e güvendi ama hoca haklı çıktı. Demirel hükümeti kurma görevini arkasında meclis desteği daha fazla olmasına rağmen Çillere değil Mesut Yılmaz'a verdi.
25 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.