Karlı bir gece kağnılarıyla yol alan ve kağnı arabasında bir kadın bulunan iki kişi gecenin karanlığı içerisinde yol alıyorlardı. Kağnıyı süren kişi uykusuz ve yorgun olmasına rağmen dikkatini korumaya çalışıyor arada bir arkasına doğru bakıp tehlikeye karşı temkinli olmaya çalışıyordu.
***
Osmanlı padişahlarından Yıldırım Bayazıt Ankara
Ey birader sîret-i insâna oldun mu vukuf
Cân içinde nefha-i Rahmân'a oldun mu vukuf
Kuru lâf ile geçirip ömrü kıldın mı heba
"Men aref" sırrındaki irfana oldun mu vukuf
Bir hakîkat mürşidine eyledin mi bîati
Meclisinde sohbet-i cânâna oldun mu vukuf
Hasret-i hicran oduna yanuben Yakûb gibi
Hüsn ilinde Yûsuf-ı Ken'ân'a
Derûnun derdini her yerde açma
Sabr eyle bu yolda olmagıl ilhâh
Gizle esrarını meydâna saçma
Her yerde açılıp olma sen şerrâh
Râh-ı müstakimi bırakma elden
Evradı ezkârı terk etme dilden
Sıdk ile kulluk et cân u gönülden
Nasreddin Hoca’nın torunu olan Hızır Bey, Fâtih Sultan Mehmed Han devrinin önde gelen âlimlerindendir.
Sivrihisar kasabasında dünyaya gelmiş ve ilk tahsîlini babası Celaleddin Bey’den yapmıştır. Daha sonra o devirde pâyitaht olan Bursa’ya gitmiş ve Başkâdı Molla Şemseddin Fenârî’den ve Başmüftü Molla Yegân’dan dînî ilimlerde icâzet alarak genç