Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Biraz daha özlü bir anlatım olabilirdi..
Eshab-ı Kehf'ten fütüvvetnamelerde de sıkça bahsedilir, çünkü bu sure fütüvvetle ilgili bulunan üç sureden birisidir. Eldeki en eski Fütüvvetnameler Sulemi'nin 10. yüzyılda yazılan "Kitab al-Futuvva"sı ve Ansari'nin sufilerin fütüvvet hakkındaki sözlerini derlediği Arapça'sının yanında Farsça­sınıda verdiği "Fütüvvetname" adlı eseridir. İlk Türkçe fütüvvetname ise 13. yüzyılda yazılan Burgazi fütüvvet­namesidir. Bunu Seyyid Gaybi oğlu Şeyh Hüseyin'in Fatih Sultan Mehmet döneminde yazılmış fütüvvetnamesi takip eder. Daha sonra da pek çok fütüvvetname metninde Eshab-ı Kehf'e değinilir. Burada sadece Burgazi fütüvvetnamesine değindim. İslami yazındaki bu müthiş zenginlik kaynaklar konusunda seçici olmayı gerektiriyor, çünkü daha pek çok metinde Eshab-ı Kehf'ten bir şekilde bahsediliyor ve bunların hepsini bu çalışmaya almak müm­kün olmamıştır.
Sayfa 178
Türk Tarihi Üzerinde Toplamalar: Kitabın tam adı Türk Tarihi Üzerinde Toplamalar-Birinci Bölüm: En Eski Zamanlardan Başlayarak Apar Sülâlesinin Düşmesi Tarihi Olan Milâdî 552'ye Kadar şeklindedir. Kitabın hazırlanma ve yayımlanma macerasını önsözün sonunda Atsız şöyle anlatır: "Bu kitabı 1933'te yazmağa başlamıştım. Malatya Orta
Reklam
Naciye Sultan'ın Enver Paşa Hakkında Olan Görüşleri
"Hayat arkadaşımla beraber geçen seneler zarfında dünyanın en bahtiyar ve en çok sevilen bir kadını olarak yaşadım. Enver Paşa'yı belki birçok kimseler kibirli,sert ve haşin olarak tanımıştır. Fakat dünyada onun kadar munis, yumuşak ve nazik bir insan tasavvur edemem. Kendisiyle yaşadığım müddetçe ağzından hiç kimse için fena bir söz işitmedim.
Sayfa 68 - Kronik YayıneviKitabı okudu
Tarihçilerin, "sekiz yıla 80 yıllık iş sığdırmış büyük bir padişah" olarak selamladığı Yavuz Sultan Selim, sert ama mertti.
Sayfa 156 - Nesil Yayınları, 15. Baskı, Nisan 2008Kitabı okudu
Yalnızca o müphem esaret günlerinin tortusu muydu zihnini örten, yoksa girdiği onca çatışma içinde başına aldığı sert bir darbe miydi her şeyin sorumlusu? Geçmişi en uzak tarihten itibaren usulca eriyordu avuçlarında. Birkaç on yılı canlandırabiliyordu zihninde gerçi ama ötesi kalın bir pus tabakasının gerisindeydi.
BEYAZ LÂLE Hudutta bozulan ordu iki günden beri Serez’den geçiyordu. Hava serin ve güzeldi. Ilık bir sonbahar güneşi, boş, çimensiz tarlaları, üzerinde henüz taze ve korkak izler duran geniş yolları parlatıyordu. Bu gelenler, gidenlere hiç benzemiyorlardı. Bunlar adeta ürkütülmüş bir hayvan sürüsüydü. Hepsinin tıraşları uzamış, yüzleri pis ve
Reklam
Petrol, Yardım ve Suudi-ABD:
1979’un ortalarında, İran’daki sıkıntılar global petrol kaynaklarını kesintiye uğrattığında Amerika, benzin sıkıntısı yaşamıştı ve bu durum da Carter’ın oylarını iç karartıcı biçimde sert bir düşüşle yüzde 25’e kadar indirmişti. Birleşik Devletler’deki benzin kuyrukları trafiği tıkamaya başlayınca sinirler gerilmişti; 1979 yazının ilk pazarında, yakıtı biten Amerikan benzin istasyonlarının yüzde yetmişi kapanarak herkesi şaşkına çevirmişti. Yardım için yalvaran Carter o ay Büyükelçi West aracılığıyla Suudi prenslerine kişisel, el yazısı bir mesaj ileterek petrol üretiminde bir artış rica etmişti. Suudiler buna razı gelerek, günde 8.5 milyon ek varille üretimi 9.5 milyon varile çıkarmış, Amerika’daki benzin kuyruklarının ortadan kalkmasını sağlamıştı. Amerikan başkanının kendilerine bir iyilik borcu olduğunu unutmayacağından da emin olmak istiyorlardı. “Prens Sultan geçen gün üretimdeki artışın size siyasi açıdan bir yardımı olup olmadığını sordu,” diye rapor etmişti Büyükelçi West 1979 Eylül’ünde Carter’a gönderdiği el yazısı notlarından birinde. “Göz kırparak bir milyon varilin en azından bir milyon oy değerinde olduğunu ve bu anlamda da Suudilerin en azından yeniden seçilmenize yardımcı olduğunu belirtti.” Bunun karşılığında Suudilerin istediği şey Amerika’nın güvenlik kalkanıydı.
19. yüzyılın sonu itibariyle yabancı devletlerin Kudüs'e yönelik ilgileri artık ilgiden çok görünür bir siyasete dönüşmeye başladı. Fransa ve Rusya başta olmak üzere birçok devlet, kendi milletinden olan Hıristiyanların Kudüs'teki haklarını savunma maksadıyla Osmanlı Devleti'yle yakım ilişkiler kurma çabasına girdi. Ancak bu siyaset, Yahudiler tarafından Kudüs'te mülk edinme ya da Kudüs'ü ele geçirme düşüncesine evirilince buna en sert tepkiyi Sultan II. Abdülhamid verdi. Filistin'e Yahudi göçünü gerçekleş tirmek için bir yandan Siyonist Theodore Herzl Osmanlı burokrasisiyle görüşmeler yapıyor öbür yandan Baron Ed. mond de Rothschild mali imkânlar sağıyordu. Sultan II. Abdülhamid Yahudilerin Filistin topraklarına göç etmelerini yasaklayan ve böyle bir durumda alınması gereken tedbirleri bildiren bir ferman çıkardı. Ancak buna rağmen Siyonistlerin Filistin'e sızmalarına engel olunamadı. II Abdülhamid'in aldığı tedbirlerden dolayı Filistin'e göçlerin gizlice yürütülmesi gerektiğini düşünen Rothschild, Filistin'in Hayfa ve Yafa şehirlerinde satın aldığı topraklarda bazı Yahudi kolonileri kurdu. Böylelikle Rothschild, Filistin'de kalıcı bir Yahudi yerleşiminin ilk temellerini attı. Birinci Dünya Savaşı'nda 1917 yılının sonlarında İngilizlerin Kudüs'ü işgaliyle birlikte Kudüs'te dört asırlık Osmanlı yönetimi de son buldu.
Aklın yolu bir
Otman Baba’nın ikiyüzlü yalancılar olarak suçladığı bu gibiler arasında ulema, sûfiler, danişmendler ve vakf ve zâviye yöneten meşayih sayılmıştır. Bu yüzden ulemà, kadlar ve medrese ögrencisi danişmendler Otman Baba ve abdalların baş düşmandır ve onlara karşı hükümet sorumlularından, en sert önlemlerin alınmasını isterler. Veläyetnâme ye göre meşayih, tarikat şeyhleri olup devletten ve varlıklı kişilerden vakf sağlayarak bir zâviye inşa ve tesis ederler, vakıfları evladiyelik yaparak çocukları için de rahat bir yaşamı güvence altına alırlar. Bu şeyhlerden birçoğu gerçekten zengin denecek kertede varlıklıdır. Arşiv kayıtlarından öğreniyoruz ki şeyhler idaresinde birçok zäviye, vergiden bağışıklı olarak miri topraklardan önemli bir bölümünü elleri altında tutmaktadir. Fatih birçok zaviyenin vakıflarına el koyarken, kuşkusuz halk arasında bu gibi konformist şeyhlere karşı beslenen olumsuz duygulardan cesaret almıştır. Yine Fatih baz zaviyelerin sultanın otoritesine karşı halkı kışkırtan aşırı egilimli tarikatlarn elinde olduğunu da biliyordu. Aşağıda Fâtih’in genellikle râfizi tarikatlara karşı olumsuz duygular beslediğini görecegiz.
Sayfa 606Kitabı okudu
Siyasal İslamcılar'ın İktidarda Kalmak İçin Standart Taktikleri
Rus büyükelçisi, bunun yanı sıra sultan hükümetinin bir yandan bazı vergileri kaldırırken bir yandan da çok sevdiği bir yola başvurarak Türkleri Ermeniler üzerine kışkırtmaya başladığını, bir yandan Ermenileri yöneticilerin keyfi uygulamalarına karşı protestoya kışkırtırken bir yandan da Erzurum vilayetindeki Ermeni halktan vergi toplama işinde sert önlemlere hız verdiğini belirtiyordu.
Sayfa 249
Reklam
İsyan Eden İlk Şehzade
Birinci Murad, fetihlerine devam ederken en küçük oğluyla başı derde girdi. Bursa'da valilik yapan en küçük oğlu Savcı Bey'in çok geniş taraftara sahip olması Birinci Murad'ın gö­zünden kaçmamıştı. Bu yüzden, oğlunu takibata aldırdı. Osmanlı Devleti'nde yaşanan olaya çok benzer bir durum Bizans Devleti'nde de yaşanıyordu. Bizans imparatorunun oğlu Andronikos, babasının kendisine haksızlık yaptığını dü­şünüyor ve kardeşi Manuel'in yıldızının git gide parlamasını bir türlü hazmedemiyordu. Veliahtlığı kaybederek uzaklaştığı iktidar olma hayalini, bu kez imparator olarak geri almak ni­yetindeydi. Bu yüzden kendisi gibi düşündüğünü bildiği genç Osmanlı şehzadesine haber göndererek birlikte isyan etme tek­lifi yaptı. Savcı Bey yanındakilerin de teşvikiyle kendisine ya­ pılan teklife olumlu cevap verdi. Babalarının başkentlerden uzakta Edirne'de olması bu iki hanedan üyesine isyan için uygun ortamı sağlamıştı. İki şeh­zade babaları geri dönünceye kadar idareyi çoktan ele geçire­ceklerini düşünüyorlardı. Ancak evdeki hesap çarşıya uymadı. Her ikisi de babalarının eskiden beri onları izlediklerinden habersizdi. Genç isyancıların ordusu kısa sürede dağıtıldı ve Dimetoka Kalesi'ne sığınan asiler kısa bir süre sonra ele geçi­rildi. Sultan Murad, oğlunun suçunu itiraf ve kendisine itaat etmesini istedi. Ancak oğlunun asi tavrını sürdürüp, sert söz­ler söylemesi Birinci Murad'ı öfkelendirdi. Sultan Murad, hü­kümdarlık ihtimalini yok ettirmek için oğlunun gözlerine mil çektirerek kör ettirdi.
Sultanın fizyonomisi
Kıyafet'ül-Insaniyye'ye göre sultan, güzel bir yaratılışa sahiptir. Orta uzun boylu, etine dolgundur. İri yapılı, geniş omuzlu, buna mukabil zarif ve güzel karakterlidir. Sağlıklı ve istikamet üzere işleyen bir zekaya sahiptir. Onun zihninde, Ehl-i Sünnet davasını müdafaa düşünceleri deveran eder. Yuvarlak yüzü, düşmanı kıskandıracak güzelliktedir. Sert ve keskin bakan siyah gözlerine, çatılmış kara kaşları ihtişam verir.
Yavuz SelimKitabı okudu
Boğaziçi'nde ve Bentler'deki bu ecnebi hayatı, III. Mustafa ve I. Abdülhamid devirlerinde biraz daha gelişir. Zaten artık İstanbul'da antika meraklısı âlimler, arkeologlar, sefaretlerin hususî mimarları çoğalmıştı. III. Selim, devrinin yeni mimarî ve bahçe zevkini açacak olan Melling'i onların arasından seçmişti.
Sayfa 192
Müstevfi hilafet tartışmalarına da girmekte ve imamiyeye olan meylini ortaya koymaktadır. Muaviye hakkında sert yorum­larda da bulunmaktadır. Bu bölümün son faslında ise 12 imam hakkında ma­lumat verir. Takip eden fasılda ise sahabelerden ve tabiundan bahsetmektedir. Bu bölümün son faslında ise Emevi ve Abbasi halifelerinden bahsetmiştir. Burada dikkat çeken uslup ise Emevi halifelerini sultan, Abbasi halifelerini ise halife olarak zikretmesidir. Abbasi halifelerini 1258 tarihine kadar anlatmıştır.
Yavuz Sultan Selim'in beğendiği eser: Tarih-i Vassaf
Tarih-i Vassaf'ta ilk olarak İran ve çevresinde kurulan devletlerden söz edilmektedir. Sonrasında Mısır, Şam ve Hint bölgelerinde geçen olaylara da değinir. Tarih-i Vassaf'ın dördüncü cildinde ise Cüveyni'den alıntılarla Harezmşahlar devleti, Moğolların ortaya çıkışı hakkında bilgiler verilmektedir. İyi bir edebiyatçı ve münşi olan
527 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.