Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Okuyun, anlayın, paylaşın(tabii isterseniz), okutun.
Önyargıyı muhteşem şekilde anlatan bir yazı. "SEKSSİZLİK" ¶¶Günaha bulaşmadan kadın ya da erkek olunmuyor bu âlemde hekimbaşı. Bulaşmaya da değmiyor. Aslında yapmamız gereken hormonlarımızı görmezden gelmekti. Yapamadık; evdeki “vitrin”de Lacan vardı da biz mi okumadık? Cennetten zaten kovulmuştuk, cehennemde yer yoktu.
Gülümseyerek...Yürek gezdirelim mi biraz;
"İncinmem senin huyundan, senin yüzünü hatırlamaktan. Ama benden gönlünü kopardığında kime anlatacaksın hadis-i nefsini? Sen nereye gidersen benim bir parçamsın, neden vefa ve sadakat kadehini kıracaksın?" -Diyor shekveh'da namjoo. Dinlemiş olduğum en iyi eserlerinden birisidir. Namjoo'nun yanında Mozart falan hikaye. "Bana duygu
Reklam
Son zamanlarda en çok muhatap olduğumuz sorulardan biri de evlilikte denklik meselesi. Özellikle kadınların top yekûn tahsil ve meslek sahibi olmaları bu anlamda farklı bir durum ortaya çıkardı. Şöyle ki; öğretmen, avukat vs. olup da evliliği erteleyen birçok kardeşimiz, hali hazırda kendilerine gelen taliplerinin dini ve ahlaki durumunu olumlu
Alıntılara iletilere yorum yapmam size aşık, hayran olduğum anlamına gelmez. Kendinizce hülyalara kapılmayın, aşırı ilgi sevgi dönüşleri beklemeyin. Ayrıca cevap gelmeyen yorumları siliyorum. Kendim için hiperaktif diyemem ama geveze ve aşırı aktif biriyimdir. Buna (size saçma gelsede) mutsuz olmayışım da eklenince ortaya sürekli gülümseyen iletilerim çıkıyor. Bu sizi rahatsız ediyorsa ister engelleyin ister sessize alın. Ama bunlarla gelmeyin "eğlenceli olabilirsin ama yanlış yorumlanır hareketlerin farklı algılanır" Doğrudur biraz farklı biriyimdir. Ama bu benden başkasını zerre ilgilendirmez. Kimseyi rahatsız etmiyorum. Profilimde ne okuduğumun yazması sizin beni hunharca yargılayabileceğiniz anlamına gelmez. Laflarınızı bir bir iade ettiğim için düşman olmanıza da gerek yok. Bırakın okuyalım gülelim eğlenelim olsun bitsin. Anlamlı, mantığa uygun laflar edeni seve seve dinlerim her halükarda fakat beni zerrece tanımayan insanların keskin yargılarından yoruldum. bir tıpçıya yakışmıyor ne biçim tıp öğrencisisin böyle doktor olunmaz sahte profilsin kesin tutarlı ol nasıl tıp okuyorsun okuduğum okulla ilgilendiğim meslekle ilgili olan bu gibi yargıları yeterince insandan duydum. Tekrara gerek yok.
Saliha Bir Hanım İstiyorum. (Okumanızı Mutlaka Tavsiye Ederim)
Yaş 25 evlilik zamanı geldi geçti derken annem yuva kurma konusunu açtı. Saliha bir kız olsun gerisi gelir diye düşünüyordum. Yakın bir akrabamızdan haber geldi. Komşuları çok dindarmış. Kızın, ailesinden daha da dine bağlı olduğunu duyunca sevindim. Gittik bir görelim görüşelim dedim. İlk ailesiyle konuştum. Hatta ben konuşmadım sürekli onlar
RÜYALAR ( Şubat Ayı Hikaye Etkinliği)
“Sizi dinliyorum..” dedi psikolog kadın , şefkatli ve kendinden emin ses tonuyla , parasını peşin almıştı ne de olsa. “İyi değilim işte ! ” dedi adam , “Her gece o tuhaf rüyayı görüyorum..” ….. İki sene kadar önceydi , bir gece o rüyayı gördüm. Uzun ince bir yoldaydım , yolun sağ tarafı uçsuz bucaksız bir pamuk tarlası , sol tarafı
Reklam
Soruyorum,susuyorsun.Ben sükutun bu kadar anlamli oldugunu bilmezdim. Bütün sorularimin cevabini bir bakisla veriyorsun,kah bir gülüsle. Zaman zaman gözlerinin icinde eriyip kayboldugumu hissediyorum. Yanimda olmadigin günler,gelecegin güne hazirliyor beni.Yokluguna boyle dayanabiliyorum. Karanliklar icinde her dakika gözlerinin aydinlik
Kurmuyor satır aralarını iyi okuyorsun.
''Zeki insanlar hep dertlidir. Zeka iyi bir şey değil... Beyin sürekli analiz halinde. Biri sana bir haraket yaptığında ne amaçla yaptığını anında anlayıp kendine mis gibi dert ediniyorsun. Ama aptallara bak dünyadan haberleri yok. Bu hayat aptallara güzel, zekilere zindan." Fringe
"Namus!" dedi ve sustu. Belli bir sessizlikten sonra başını kaldırarak gökyüzüne baktı. Kendi kendine konuşur gibi "Gökyüzü çok güzel." demesi üzerine "Evet, bu saatlerde gökyüzü çok güzel olur." dememle yüzünü bana çevirdi. Yüzünü bana çevirmesi üzerine gökyüzünün gri bir demir ağırlığında göğsüme çöktüğünü hissetim.
Bir kitap okuyorsun, yanında başka kitaplar da seçiyorsun. Hepsi de birbirleriyle ortak parçalar, ortak bazı konuların ve bazı kavramların parçalarını taşıyorlar. Bir dergi alıyorsun eline, bir kavram üzerinden üç tane kitap çıkarıyor karşına ve hepsi de daha önce okuduğun hatta en son okuduğun kitaptan adeta devam ettiriyor öğretilerini. Kitap oku'yabilmeye' başlayalı daha ne kadar zaman oldu, 1,5 sene civarı. Peki bu öğretilerin sürekli buluşması ve bana sunuluyor olması... Ben de hayır, demiyorum. Diyemiyorum. Devam ettiriyorum o alanı. Çünkü müthiş şeyler, hepsi çağları ve çağımı tanımama yardım ediyor. Hayatımın her yanına, zihnimin her alanına yayılıyor hepsi, durmadan. İşin tuhaf tarafı, çok yakın hissediyorum aldığım öğretilere, sanki hepsini daha önce öğrenmiş de hatırlayamamış gibi oluyorum. Bir de anlatanlar ve anlatılanlarla aynı bütünde yaşıyormuş gibi hissediyorum. Bir yanda "Tanıyamadığınız bir çağı değiştiremezsiniz." sözü de hiç aklımdan çıkmıyor. Karmakarışık hissediyorum. Biri sana sanatı gösteriyor, tablo diyor. İlgini çekiyor. Geçmişte o alanda yapmak istediklerini, duygularını hatırlatıyor. Göremediklerim diyorum, görünenler diyorum. Anlayınca seviliyor, diyor. Sonra burada başka bir tablo çıkıyor ve estetik, güzelliğin içerisinde yer alan eylemde nizam, zihinde mizana dayalı hayatî öğretiler... Nedir bu karşılaştığım tablo? Yeni öğrendiğim bir tablo için "Eser büyük bir sır, insanı içine çekiyor." diyor. Benim tablomu ise bir tek Bir olan Sanatkâr'ım biliyor. Ben ne vakit öğrenebileceğim? :)
125 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.