Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Sus ey dîvâne! Durmaz kainâtın seyr-i mu'tâdı. Ne sandın? Fıtratın ahkâmı hiç dinler mi feryadı? Bugün, sen kendi kendinden ümîd et ancak imdâdı; Evet, sen kendi ikdâmınla kaldır git de bîdâdı. Cihan kanûn-i sa'yin, bak, nasıl bir hisle münkadı! Ne yaptın? "Leyle li'l -insâni illa mâ-se'a" vardı!.. GÜNÜMÜZ TÜRKÇESİ Sus ey çılgın! Durmaz kainatın asla gidişatı. Ne sandın? Yaratılışın hükümleri hiç dinler mi feryadı? Bugün, sen kendi kendinden um ancak imdadı; Evet, sen git de kendi çabanla kaldır zulmü, haydi. Dünya, çalışma kanunlarına, bak, nasıl bir hisle bağlı! Ne yaptın? "Leyle li'l -insâni illa mâ-se'a" vardı!.. Ayet: "Şüphesiz insana kendi emeğinden başkası yoktur." (Necm/39)
31. LOKMAN SÛRESİ TEFSİRİ
Mekke'de inen Lokman sûresi, Kûfiyyûna göre 44 âyettir. Rahman, Rahim Allah 'ın Adıyla 1. Elif-Lâm-Mîm. 2. Bunlar {bâtıla karşı Allah tarafından muhkem kılınmış} hakim kitabın âyetleridir. 3. (Bunlar) ihsan edenler {yani, takva sahibi olan kimseler} için {dalâletten kurtaran} bir hidâyet ve {azabtan uzak tutan} bir rahmettir. Allah Teâlâ,
Sayfa 345 - işaret yayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Dün, sevgilim kederli, gamlı dostunu okşadı. Acılar çeken, sitemler tatmış olan cana, tatlı sözteri ile kendi tadından tat verdi. • Akla, akıl üstünlüğü verdi, hoş öğütleri ile kulağa küpe taktı, tadı tatlılığı coşturdu. Gözlere nOr bağışladı. • Bana; "Ey benim yüzümden zayıflayan, hasta düşen, perişan olan dost, ey benden ürken, korkan kişi, ben kerem sahibiyim, ben kendi satın aldığım ku-lumu satmam." dedi. • Dikkatle bak da gör: Sevgili ne yardımlarda bulunuyor? Bize nasıl ferahlıklar veriyor? Yüsuf, güzelliği uğrunda ellerini kesenleri arıyor. • Ona; "Beni aciz, zavallı sanma!" dedim. "Kanlı göz yaşlarıma da bakma, ey sevgili senin haberin yok, ben seni altınla işlenmiş atlas bir elbise gibi giymişim, seninle beraberim, beni kimsesiz sanma!" • Kim de dünya sevgisini bırakıp Hakk'a yönelmek isteği varsa, o nefsini yendiği için şaşılacak bir kişidir. Kendinden, kendi varlığından kurtulmuş bir canda, zevk içinde, zevk vardır. • Allah aşkına sus, yersiz sözler söyleyerek, susma huyunu öldürme! Bu kasî-deyi uzatma, kısa kes; çünkü asîde geliyor. "Kasîde, İslamî edebiyatta bir nazım şeklidir. Kafıye kuruluşu gazel gibidir. Övgü şiirleri olduğu için, beyit sayıları gazellerden fazladır. Asîde, nişasta, yağ ve balla yapılan bir çeşit tatlıdır. Doğu Anadolu yemeklerinden "hasuta" belki de "asîde" adlı Selçuklu yemeğinden alınmıştır. Çünkü hasuta da nişasta, tereyağı ve şekerle yapılmaktadır. Midelerine düşkün olanlar "Lokmasız sohbette yoktur faide / Rabbena ünzül aleyna Ma'ide"
“‘Doğrulara doğrulukları yarar verir.’ Mağarada eğri yatma a gâfil. Neyin varsa göster ve ‘dosdoğru ol.’ Kusurunu söylemeyeceksen, hiç olmazsa sus. Gösteriş ve hileyle kendini mahvetme.”
Sayfa 332 - Türkiye Yazma Eserler Kurulu Başkanlığı Yayınları
Kur'an (Rabb'in) der; İkra', Oku, Çalış, Gayret et
Tecelli etmedin bir kerre, Allah'ım, cemâlinle! Şu üç yüz elli milyon rühu öldürdün celâlinle! Oturmuş eğlenirlerken senin -hâşâ- zevâlinle, Nedir ilhâdı imhâlin o sâmit infiâlinle? Nedir Islâm'ı tenkilin bu müsta'cel nekâlinle? *** Sus ey divâne! Durmaz kâinatın seyr-i mu'tâdı. Ne sandın? Fıtratın ahkâmı hiç dinler mi feryâdı? Bugün, sen kendi kendinden ümid et ancak imdâdı; Evet, sen kendi ikdâmınla kaldır git de bîdâdı. Cihan kanûn-i sa'yin, bak, nasıl bir hisle münkadı! Ne yaptın? "Leyse li'l-insâni illâ mâ-se'â" vardı!..
Sayfa 388
Teselliden nasibim yok, hazân ağlar baharımda; Bugün bir hânümansız serseriyim öz diyarımda! Ne hüsrandır ki: Şark'ın ben vefasız, kansız evladı, Serâpâ Garb'a çiğnettim de çıktım hâk-i ecdadı! Hayalimden geçerken şimdi, fikrim hercümerc oldu, Salahaddin-i Eyyubî'lerin, Fâtih'lerin yurdu. Ne zillettir ki: Nâkûs inlesin beyninde Osman'ın; Ezan sussun, fezâlardan silinsin yâdı Mevla'nın! Ne hicrandır ki: En şevketli bir mâzi serâb olsun; O kudretler, o satvetler harab olsun, türâb olsun! Çökük bir kubbe kalsın ma'bedinden Yıldırım Hân'ın; Şenâatlerle çiğnensin muazzam kabri Orhan'ın! (...) Dolaşsın, sonra, İslâmın haremgâhında nâmahrem... Benim hakkım, sus ey bülbül, senin hakkın değil mâtem!
Sayfa 83 - m.akif
Reklam
Ey insan-ı müşteki! Sen ma'dum kalmadın, vücud nimetini giydin, hayatı tattın, camid kalmadın, hayvan olmadın, İslâmiyet nimetini buldun, dalalette kalmadın, sıhhat ve selâmet nimetini gördün ve hâkeza… Ey nankör! Daha sen nerede hak kazanıyorsun ki Cenab-ı Hakk'ın sana verdiği mahz-ı nimet olan vücud mertebelerine mukabil şükretmeyerek, imkânat ve ademiyat nevinde ve senin eline geçmediği ve sen lâyık olmadığın yüksek nimetlerin sana verilmediğinden bâtıl bir hırsla Cenab-ı Hak'tan şekva ediyorsun ve küfran-ı nimet ediyorsun? Acaba bir adam, minare başına çıkmak gibi âlî derecatlı bir mertebeye çıksın, büyük makam bulsun, her basamakta büyük bir nimet görsün; o nimetleri verene şükretmesin ve desin: "Niçin o minareden daha yükseğine çıkamadım." diye şekva ederek ağlayıp sızlasın. Ne kadar haksızlık eder ve ne kadar küfran-ı nimete düşer ne kadar büyük divanelik eder, divaneler dahi anlar. Ey kanaatsiz hırslı ve iktisatsız israflı ve haksız şekvalı gafil insan! Kat'iyen bil ki kanaat, ticaretli bir şükrandır; hırs, hasaretli bir küfrandır. Ve iktisat, nimete güzel ve menfaatli bir ihtiramdır. İsraf ise nimete çirkin ve zararlı bir istihfaftır. Eğer aklın varsa kanaate alış ve rızaya çalış. Tahammül etmezsen "Yâ Sabûr!" de ve sabır iste; hakkına razı ol, teşekki etme. Kimden kime şekva ettiğini bil, sus. Her halde şekva etmek istersen nefsini Cenab-ı Hakk'a şekva et, çünkü kusur ondadır. Mektubat
Vahdettin'in 20 Eylül 1919'da halka dağıttığı beyanname!!!
"Son günlerde Anadolu'da meydana gelen olayları, oralardan gelen telgraflardan öğrendim. Esef verici olan bu durumun sebebi İzmir'in işgali sonrasında yaşanan fec'i olayları ve doğu illeri hakkındaki rivayetlerin halk üzerinde yarattığı tesirdir. Gerçi olayların ve söylentilerin, halkla birlikte benim de kalbimde uyandırdığı
20 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.