Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Hissetmediğimiz duyguları taklit etmek ikinci el hayatlar yaşamaktır. Sahiplerinin sesini taklit eden papağanlar gibi geçmemeli ömür. Bağımsız, yaratıcı, yenilikçi ve sevgi dolu bir ruhla yola devam etmeli. Sahipsiz bir şekilde.
Hissetmediğimiz duyguları taklit etmek ikinci el hayatlar yaşamaktır.
Reklam
Hissetmediğimiz duyguları taklit etmek ikinci el hayatlar yaşamaktır. Sahiplerinin sesini taklit eden papağanlar gibi geçmemeli ömür. Bağımsız, yaratıcı, yenilikçi ve sevgi dolu bir ruhla yola devam etmeli. Sahipsiz bir şekilde. Ödünç alınmış yaşamlardan olmasın seninki. Kimseyi taklit etme. O zaman ikinci el olursun. Evrende varoluş sebebin bu olamaz. Başkalarının fikirleri, hayatları, tutkuları ile var olmak olamaz. O zaman sadece sözde bir varlık olursun. Özgün ol. Yalnız kalmak pahasına dene bunu. Gerekirse ıssız yerlerde, kendi kendine yoldaş ol ama dene.
"Hayatın sırrı, doğruluk ve dürüstlükte saklıdır. Bunları taklit etmeyi becerebilirsen, başarmışsın demektir." (Bir yalanla başlayıp kaybolan hayatlar geri dönülmesi zor yollar... Kendini arayışı...)
Değişimin esas olduğu bir gençlik kültü oluşuyor ve ebeveynler çocuklarını taklit etmeye, hedonizm konusunda onlardan geri kalmamaya çalışıyorlar. Kişisel özgürlüğün maksimizasyonu ve kişisel sorumluluğun minimizasyonu üzerine temellenen bir kültür, çocuklar için saçını süpürge etmenin beyhudeliğini fısıldıyor durmadan. Öyle ya her şeyin zeval bulduğu bir dünyada, gününü gün etmek dururken, fedakârlık da neyin nesi? Anı yaşama düşüncesi geleceği ihmal ediyor ve hemen tatmin felsefesine bel bağlayanlar, bir kimlik sorunuyla yüz yüze kalabiliyor. Zira kimlik; geçmiş, bugün ve gelecek arasındaki sürekliliği temsil eder. Teknoloji ve coğrafi/sosyal hareketlilikle birlikte hayat o kadar hızlandı ki, sadece kendi çocuklarımızın bizden farklı hayatlar sürmesini beklemiyoruz, kendi hayatlarımızın da zaman içinde değişebileceğini varsayıyoruz.
Öncelikle Berkes'in hatırlattığı gibi 1908 Devrimi'nde “Türk halk yığınları olaya ilk kez olarak din açısından değil, politik açıdan tepki” göstermiştir. İttihatçılar da her devrimde olduğu gibi, sistemin eski meşruiyet odaklarına meydan okumuş ve onları yerlerinden etmiş oldukları için, kendilerini ve iktidarlarını meşrulaştıracak yeni
Sayfa 171Kitabı okudu
Reklam
Anne-babaları tarafından denemeye, araştırmaya, yönetmeye, gözlemleyip taklit etmeye, denerken yanılmaya ve bu yolla öğrenmeye teşvik edilmeyen çocuklar, çoğunlukla kendilerini çaresiz ve yetersiz hissederler. Evhamlı anne-babaların yetiştirdiği çocuklar büyüdüklerinde evhamlı, ürkek bireyler olup endişe dolu hayatlar sürdürürler. Bu yüzden de anne-babaları hayatlarını yönetmeye, her işlerine karışmaya devam ederler.
Sayfa 60 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
.... Türkiye’nin yeni bağımlılığı: TikTok Bir süredir mobil uygulama marketlerindeki listelerin ilk sıralarından düşmeyen bir uygulamanın yarattığı şaşkınlığı izliyoruz. Bu uygulama başka ülkelerde lise çağındaki gençlerin favorisiyken, Türkiye’de nedense alt-orta sınıf yetişkinlerin vazgeçilmezi hâline geldi. Evet, TikTok’tan
Hissetmediğimiz duyguları taklit etmek ikinci el hayatlar yaşamaktır. S62
Hissetmediğimiz duyguları taklit etmek ikinci el hayatlar yaşamaktır. Sahiplerinin sesini taklit eden papağanlar gibi geçmemeli ömür. Bağımsız, yaratıcı, yenilikçi ve sevgi dolu bir ruhla yola devam etmeli. Sahipsiz bir şekilde...
Sayfa 62 - Destek yayınlarıKitabı okudu
Reklam
Hissetmediğimiz duyguları taklit etmek ikinci el hayatlar yaşamaktır.
288 syf.
8/10 puan verdi
·
6 günde okudu
İnsan ne beyhude hayatlar yaşar ne de boşuna ölür...
H. G. Wells
H. G. Wells
'in birçok öncü bilimkurgu metni gibi, Dünyalar Savaşı da, kendisinden sonra defalarca kez taklit edilecek bir konuyu ele alır. Yayının ilk anda bir panik havası oluşturmuş, medya tarafından abartılmış olsa da, Wells'in romanının büyüklüğü­nün önüne geçmemiştir, diğer etkileyeceği eserleri düşününce... Kitabın basit bir kurgusu
Dünyalar Savaşı
Dünyalar SavaşıH. G. Wells · Ren Kitap · 20184,563 okunma
Güzel kaybedelim
Kimse ne olduğunuzda ilgilenmeyek daha çok ne olmadığınızla ilgilenecekler akıl verecekler susmayacaklar,yargılayacaklar. Aynı yollarda yürümedikleriniz,aynı acıları,mutlulukları paylaşmadıklarınız umutlarınızı yerden yere vururlar. Bunlar umut kırıcılardır. İçinizde ki derinliği anlayamayacaklar. Şunu yap, bunu yapma,yapmasaydın,neden böyle davrandın,yanlış yaptın diye kendilerine göre ahkali roller biçecekler. Karanlık çöplüklerde pusuya yatmış aç kurtlar gibi bekleyecekler fırsatını buldukça saldıracaklar. Keskin dişleriyle yüreğinizden küçük büyük kanlı parçalar koparacaklar her koparılan parçada olgunlaşırsınız olgunlaştıkça aç kurtlara alışır güler geçersin bırakın koparsınlar her koparılan parçada daha çok büyürsünüz. Aç kurtlar taklit hayatlar yaşarlar kendileri olamazlar,kendi olamayanlar kendini kazanamayanlar dünyayı kazansalar ne çıkar, kendini kazananın dünyası büyüktür kendimizi kazanmaya bakalım ,zira kendini kazanamayanın başkalarıyla problemleri vardır. Başkasının umudunu kıranlardan olmayın varsın kaybedelim güzel kaybetmekte kazanmaktır biz güzel kaybedenlerden olalım. Özdemir ASAF'ın dediği gibi... kendi bahçesinde dal olamayanın biri girmiş bahçeme ağaçlık taslıyor Ağaçlık taslayanlara aldanmayın onlar zehirli otlardır.
352 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
Servet-i Fünun Edebiyatı dönemi özelliklerini en güzel anlatan, realizmi en belirgin şekilde ifade eden Halit Ziya Uşaklıgil okuyucusuna sanki kitap değil bir film ya da tiyatro izleyicisi lezzetini tattırıyor. Betimlemeler o kadar gerçekci o kadar etkileyici ki kitabın içinde yaşıyorsun adeta. Dönemin yazarlarının karamsar olması sebiyle sürekli her durumdan, her olaydan kaçış özellikle ön planda tutulmuş. Bu o kadar derin işlenmiş ki Ömer Behiç'in her kaçışında onu durdurmak ister gibi, durmayıp gidişinde ise her şeyini ailesine feda etmiş koca yürekli Vedide ile kalmış buluyorsun kendini. Kendi kültürüne sahip çıkamayan Ömer Behiç; ailesine, Leylasına, Selmasına, asla hakkettiği değeri göremeyen Vedide'ye ve kendisine sahip olamayışını öyle kahredici aksettiriyor ki taklit eden toplumların mutsuzluğa mahkûm oluşunun sonucuna vardırıyor. Bunun sonucunda mutsuz çocuklar, mutsuz evler, mutsuz hayatlar ve yozlaşmış toplum... Kitabı kapattığımda anladım ki hangi dönemin içinde olursak olalım toplumsal baskılar devam ettiği sürece, insanlar kendi içlerinde ahlak, insaniyet, namus, aile, değerleri ve en önemlisi kendisiyle içsel savaş halinde iken kırık hayatlar hep olacak ve hiçbir zaman onarılamayacak.. Sonrası hiçbir şey olmamış gibi devam ettirilmeye çalışılan hayatlar, yüzünde bir değil sayısız maskesi ile dolaşan insanlar, kendi yüzünü unutmuş yüzsüz zavallı biçareler...
Kırık Hayatlar
Kırık HayatlarHalid Ziya Uşaklıgil · Karbon Kitaplar · 20201,591 okunma
Hissetmediğimiz duyguları taklit etmek ikinci el hayatlar yaşamaktır.
Sayfa 62 - DestekKitabı okudu
80 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.