Bizim kültürümüzün sorunu işte tam olarak buydu. Gerçek hayat, özünde bunaltıcıdır. Mutsuzluk bile sıradandır; hiçbir özelliği yoktur, dramın o iniş çıkışlarını barındırmaz. İnsanlar gizeme ve trajediye bayılır. Birilerinin vurulması, ortadan kaybolması, dehşet verici bir şekilde öldürülmesi insanların merakını cezbeder. Onlar ölen bir hamile kadının havuzda sürüklenmesini, çocukların kuyulara düşmesini, metrolardaki bombalama olaylarını, kocaların eşlerini boğarak öldürüp cesedi ormanda saklamasını düşünmeye bayılırlar. Böyle olaylar onların içlerinin titremesine, heyecanlanmalarına, sıradan hayatları için minnettar olmalarına neden olur. Öyle yapmacık merhamet gösterisi yapanlar, ayıcıklar alıp çiçekler getirenler, gözyaşı dökenler ya da gece seninle uyanık kalanlar aslında kendilerinden daha büyük ve ilginç bir olaya dahil oldukları için içten içe tatmin olmaktadır. Sonra işin içine medya girer ama o konuyu hiç açmayalım isterseniz. Haydi bu facia için bir logo ve reklam müziği yaratalım. Dateline özel bölümleri, televizyon filmleri, hemencecik çıkan bir kitap!