Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Türkçüler Hazırlık İçinde: Türkeş ve Arkadaşları Ne Yapacak? Millî Yol'un ilk sayılarında Atsız'ın yazısının bulunmayışı, buna karşılık Orkun'un ilk sayısında bir yazısının yer alması, Altan Deliorman'ı "Acaba Atsız, Millî Yol'a biraz buruk mu?” diye düşündürtür. Deliorman, "Kendisine niçin yazmadığını sorduğum
Onsuzluk
Bugün günlerden yağmurlu bir cumaydı. İşten çıkmış otobüste kafamı cama dayayıp "çok eski şarkı" isimli müziği dinliyordum. Sözlerinde "iznin olmadan hala seviyorum seni" geçiyordu. Evet, onun izni olmadan hala onu seviyordum. Onu "kafamda dönüp duran plaklar" gibi çalıp duruyordum adeta... Sanki bedenime tüm
Reklam
·
Puan vermedi
Afrikalı Leo
AFRİKALI LEO/AMİN MAALOF Ben Hasan, tartıcıbaşı Muhammed'in oğlu, ben Giovanni Leone de Medici; bir berberin sünnet ettiği, bir papazın vaftiz ettiği ben. Şimdi Afrikalı diye anılıyorum ama Afrikalı değilim Avrupalı da Arabistanlı da değilim. Bana Grenadalı, Faslı, Zeyyatlı da derler ama ben hiçbir ülkeden, kentten ya da boydan değilim.
Afrikalı Leo
Afrikalı LeoAmin Maalouf · Yapı Kredi Yayınları · 202214,3bin okunma
karanfil
(16 Haziran 2004) Ayça okulunun kapısından koşarak çıkarken etrafına göz gezdirdi. Tanıdık hiçbir yüz görmemenin verdiği üzüntüyle omuzları çökmüştü. Bugün annesi de babası da onu okuldan almaya gelmemişlerdi. Bu çok sık yaşanan bir durum değildi. Sadece annesinin ve babasının işi olduğu zamanlar olan bir durumdu. Babası muhtemelen daha işten
Az'dan Zargana'ya...
2017 yılının Nisan ayında, Iğdır'da, Haydar Aliyev Fen Lisesi'nin Erkek Yurdunda, cam kenarındaki yatağımda oturup, BİM'den aldığım ucuz marka kahveyi içerken
Az
Az
kitabını bitirmiştim. Belki de o güne kadar okuduğum en etkileyici kitaptı. Iğdır'da pek denk gelinemeyecek şiddette bir yağmur yağıyordu. Kitabın etkisiyle sersemlemiş bir halde kendimi yurdun yeşil yapraklarına yeni kavuşmuş ağaçlar ile sarmalanmış bahçesinde bulmuştum. Hayatımda yağmurda ıslanmaya cesaret ettiğim ilk gündü o gün... 2024 yılının Nisan ayında, bu kez Münih'te,
Az
Az
'ı okuyup bitirmemin, yağmurda ıslanmayı sevmeye başladığım o günlerin üzerinden tam yedi yıl geçmişken, bugün
Zargana
Zargana
'yı bitirdim. Kaderin bir cilvesi mi, oyunu mu bilinmez veya belki tamamen tesadüf, hava yine yağmurlu. Cam kenarında oturup kitabı bitirdikten sonra, kendimi yine dışarı atma isteği duydum derinlerde bir yerlerde. Bugün okuduğum kitap o günkü kadar tesirli değildi belki ama geçmişe dönmemi, o günleri hatırlamamı sağladı. O günü bir kez daha yaşattı bana... Beden büyüdü, fikirler değişti, dolaştığım caddeler ve sokaklar gelişti; Iğdır, o lise, o yurt,
Az
Az
'ı ödünç aldığım İl Halk Kütüphanesi... Hepsi şimdi çok uzakta... 2017 Nisan'ında beni ıslatan yağmur, yedi yılda anca Münih'e ulaşabildi. Islatması gereken kişiyi buldu ve geri gitti. Şimdilik benden Iğdır'a selamlar götürecek. Belki bir yedi yıl sonra yine buluşuruz, kim bilir...
Seni sevmeme izin verdiğin için teşekkür ederim...
Merhaba sevgilim :). Bugün çok özel bir gün ve dahası yarın çok çok daha özel bir gün. Nasıl başlayacağımı bilmiyorum. Seninle bize ait günlerin konuşmasını çok çok erken yapmıştık aslında. Sen takvimine not almıştın, bense birkaç kez unutup 17 Mart tarihinde sonsuza kadar aklıma kazımıştım. Senden saklı bir şeyim olmadığı için bunları anlatmamda
Reklam
Detaylar ve aşk
Nasılsın sevgili? Yine sana bir şey anlatmak istiyorum. Burada seni aradığımı hep söylemiştim. Bir sonsuzlukta seni karşılamayı istedim hep. Aradım, aradım, aradım ama bulamadım seni hiç. Hesabını araştırdım, bulamadım. Niye kapattın hesabını sevgili? Daha henüz hiçbir şey başlamamışken, birbirimize çok güzel mesajlar yazardık. O günlerde
"Caddede sağlam adımlarla yavaş yavaş yürüyordu. Bugün onun için güzel bir gündü. Oteline dönecekti ki yürümeye başladı.Yürürken düşünmek olan bitenin tahlilini yapmak her zaman onun için iyi geliyordu. Mesai çıkışı saatleriydi, insanlar hızlı hızlı evlerine dönmek için ilerliyordu. Yürürken herkes onu geçiyordu. Yürümeyi sevdiği bir ritim
bugün ihtiyar, tonton, ak pamuk gibi bir hastaya baktım, tam bir nineydi, hatta içimizden herhangi birinin ninesi bile olabilir:) yoğun bakımda çalışmasam fotoğrafını da çekerdim ama bizde yasak ne yazık ki. hacıymış, sabah odasına tanışma ve muayene için gittiğimde bana televizyondan hoca aç sohbet dinleyeyim dedi. dedi diyorsam da, trakeostomisi var, sesi çıkmıyor, işaretle anlaşıyoruz:) sonraki saatlerde müsait bir vaktimiz oldu, abdest aldırdık, uçları boncuk işlemeli beyaz yemenisini taktı, oturduğu yerden namazını kıldı:) yanında tesbihi yokmuş, benim de bileğimde hastanedeyken kullandığım tesbihim vardı otuzüçlü, onu verdim, bana da dua et demeyi ihmal etmedim tabii:) ev arkadaşıma da tembihledim çıkışa tesbih getir diye. akşam çıkarken onun tesbihini verdim, kendiminkini aldım, annene selam söyle diyor:) bir sürü de dua etti. yani o an benim bütün yorgunluk morgunluk geçti gitti tabi.. on numara bi gündü:) elhamdülillah
200
200. gün... Hayatımın en kötü 200 günü. Bunun böyle olması çok olağan dışı bir şey değil. Bana eğer bu ayrılıktan önce "ayrılık olursa nasıl olur" diye sorsaydılar, hemen hemen şu anki gibi bir durumu tarif ederdim. Yani beklenti dışı bir şey yok. Bu süreç ne kadar sürerse, bu günler de 201, 202... diye devam eder. Tabii ki de umut
88 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.