“Benden uzak olduğunda sana kendini nasıl hissettirdiğimi
hatırlamanı istiyorum.” Yeniden sertçe içime girmişti. Tırnaklarımı omzuna sapladım. “Hareket ettiğinde beni tam burada hissetmeni istiyorum.” Biraz geri çekildi ve kalçama attığı şaplağın sesi havada gürültüyle yankılandı. “Sen bana aitsin. Ona değil. Başka kimseye değil.”
Liam beni cezalandırırcasına becerirken konuşamı-
yordum. Bir yandan sertleştikçe sertleşiyor, bir yandan da
inliyordu. Daha derine girdiği her seferinde çığlığı basmamak için dudağımı ısırıyordum. Bu çok sertti ama tam olarak ihtiyacım olan şeydi. Tatlı tatlı sevişme kısmını halletmiştik. Şimdiyse düzüşüyorduk. İncelik, sevgi, hiçbir şey yoktu. Yalnızca içgüdü ve zorunluluk. Vücutlarımız birbirine o kadar derinden karışmıştı ki ben nerede bitiyordum
ve o nerede başlıyordu bilmiyorduk.
“Anlıyor musun?” diye sordu ve içime o kadar sert
girdi ki çığlığıma engel olamadım. Onun teninden gelen
acıyı memnuniyetle karşılıyordum. İçine düştüğüm diğer
tüm acılardansa onun canımı yakmasını tercih ederdim.
"Biliyorum, Sen bazen kullarına oyunlar oynayıp onları deniyorsun.
Hoşlanmadıklarına da tuzaklar kurup onları iyice yoldan saptırıyor, içlerindeki ikiyüzlülüğü, kefereliği açığa çıkartıyorsun.
Kafaları karıştırmak da hoşuna gidiyor. Bazen benzeşen ayetler indirip bizleri ortada bırakıyorsun. Biz saftirik kullar da tartışıp duruyoruz, o mu
Takip bildirimini gördüğüm an engellemek için girdiğim hesapların askıya alındığını görüyorum bir süredir. Arka arkaya takip edip mesaj attıkları için mi askıya alınıyorlar ki öyleyse güzel bir şey bu, ama öyle değilse ve askıya alındıkları hâlde takip edebiliyorlarsa o zaman ne anladım ben bu işten? Yani tam olarak neleri kısıtlanıyor acaba,, mesaj atamıyor olabilirler belki bilemiyorum... Yine de engellemek en iyisi sevgili okurlar, geceniz iyi olsun 🎀✨
Epiktetos'u hep önemli bir düşünür olarak bulmuşumdur. Kitap çok ince, bir oturuşta bitirilebilir. Okurken okuduğunuz her cümle çok anlamlı ve unutulmaması gereken nasihatler gibi geliyor fakat son yaprağı çevirip kitabı kapadığınızda okuduğunuz çoğu şeyi kuvvetle muhtemel hatırlamıyor olacaksınız. Roman tipi bir kitap gibi değil dolayısıyla pek akılda kalamıyor.
Fuat Sezgin, Gençlerle Başbaşa kitabındaki son 4-5 sayfada nasihat veriyo da zaman zaman açıp okuyunca ‘ah bu da kulağıma küpe olsun’ diye düşündürüyor ya tam da o cinsten bi eser.
Okunur yani ben beğendim
“ Nedense hayatta bir müddet beraber yürüdüğümüz insanların başına bir felaket geldiğini, herhangi bir sıkıntıya düştüklerini görünce bu belaları kendi başımızdan savmış gibi ferahlık duyar ve o zavallılara, sanki bize de gelebilecek belaları kendilerine çektikleri için, alaka ve merhamet göstermek isteriz. “
“ İnsanları, kendi cinslerinden biri