Ben hep şimdiki zamanda yaşarım. Geleceği bilmem. Artık geçmişim de yok. Biri, her şeyin mümkün olmasıyla çöküyor üzerime, öteki, barındırdığı hiçbir şeyin gerçek olmamasıyla. Ne umutlarım var, ne de pişmanlıklarım. Hayatımın bugüne kadarki halini –yani çoğunlukla, istediğimin tam tersi şekilde aktığını– bildikten sonra ne söyleyebilirim ki geleceğim hakkında, beklemediğim, dilemediğim bir şey olacağından, benim dışımdan bir yerden, hatta bazen kendi irademin bir oyunu olarak başıma geleceğinden başka?
Sayfa 114Kitabı okudu
Ben hep şimdiki zamanda yaşarım. Geleceği bilmem. Artık geçmişim de yok. Biri, her şeyin mümkün olmasıyla çöküyor üzerime, öteki, barındırdığı hiçbir şeyin gerçek olmamasıyla. Ne umutlarım var, ne de pişmanlıklarım. Hayatımın bugüne kadarki halini yani çoğunlukla, istediğimin tam tersi şekilde aktığını– bildikten sonra ne söyleyebilirim ki geleceğim hakkında, beklemediğim, dilemediğim bir şey olacağından, benim dışımdan bir yerden, hatta bazen kendi irademin bir oyunu olarak başıma geleceğinden başka?
Sayfa 100Kitabı okudu
Reklam
İlk baştan itibaren kafamıza sokulmak istenen şuydu: Henüz bir baltaya sap olamadığımızdan, yaşam deneyiminden yoksun olduğumuzdan bize sunulan her şey için minnettar olmalı, soru sormaya ya da bir şeyler talep etmeye kalkışmamalıydık. Bu budalaca sindirme yöntemi benim zamanımda çocuk daha çok küçükken uygulanmaya başlanırdı. Gençlere bıkıp usanmadan daha büyümedikleri, henüz anlayamayacakları, tek yapmaları gerekenin gıklarını çıkarmadan, karşı gelmeden söz dinlemek olduğu telkin ediliyordu. Bu nedenle okulda da kürsünün tepesinde oturan öğretmen denen o zavallı yaratık don yağı gibi durup bizim tüm duygu, çaba ve arzularımızı "müfredat" sınırlarına sıkıştırmak zorunda kalırdı. Esas misyonları bizi ileriye götürmek değil de geride tutmak, bize şekil vermek değil de mümkün olduğu ölçüde direnç göstermeden var olan yapıya uyarlamak, enerjimizi yükseltmek değil de tam tersi onu bastırıp yok etmekti sanki.
Sayfa 55 - İletişim yayınlarıKitabı okudu
13 Haziran 1930 Ben hep şimdiki zamanda yaşarım. Geleceği bilmem. Artık geçmişim de yok. Biri, her şeyin mümkün olmasıyla çöküyor üzerime, öteki, barındırdığı hiçbir şeyin gerçek olmamasıyla. Ne umutlarım var, ne de pişmanlıklarım. Hayatımın bugüne kadarki halini –yani çoğunlukla, istediğimin tam tersi şekilde aktığını– bildikten sonra ne söyleyebilirim ki geleceğim hakkında, beklemediğim, dilemediğim bir şey olacağından, benim dışımdan bir yerden, hatta bazen kendi irademin bir oyunu olarak başıma geleceğinden başka? Geçmişimde ise, hatırlayıp da gereksiz yere yeniden yaşamayı arzulayabileceğim hiçbir şey yok. Kendi benliğimin izinden, onun bir benzerinden başka bir şey değildim ben. Geçmişim, olmayı başaramadığım her ne varsa onlarla dolu. Uçup gitmiş anlardaki duyguları bile özlediğim yok: Duygu şimdiki zamana muhtaçtır; o an geçtikten sonra sayfa kapanır ve hikâye sürer, öykü ise biter. Şehirli bir ağacın bir görünüp bir kaybolan kopkoyu gölgesi, üzgün bir havuza damlayan suyun hafif şıpırtısı, muntazam çimenlerin yeşili –alacakaranlıkta bir park–, şu an benim için tüm evrensiniz, çünkü bendeki şu bilinçli hissetme yetisinin içi tamamen, tıka basa sizinle dolu. Hayattan, böylesi beklenmedik akşamlarda, bahçelerde oynayan yabancı, gürültücü çocukların arasında kaybolduğunu hissetmekten başka dileğim yok, etraftaki sokakların melankolisine komşudur o bahçeler, ağaç dallarından ötede, yıldız faslının tekrar başladığı ihtiyar gök kubbe örter üzerlerini.
Almanya’ya Türk Dersleri Önemli Bir Medya Olayı Olarak Türk Bağımsızlık Savaşı, 1919-1923 Alman milliyetçiler için I. Dünya Savaşı ve Alman-Osmanlı ittifakı, kıyamet ölçeğinde bir felaketle sonuçlandı -gerçek anlamda bir kıyamet, çünkü zamanın yergi dergilerindeki görseller Almanya’nın üzerinde mahşerin atlıları tasvirleriyle, Almanya’yı
İnsanın aşkından ölmesinin dilde hoş görülebilir şiirsel bir abartı olduğunu düşünmüşümdür hep. O akşam, bir kez daha kedisiz ve onsuz olarak eve döndüğümde, yalnızca insanın ölmesinin mümkün olduğunu değil, benim de böyle yaşlı ve kimsesiz bir halde aşkımdan ölmekte olduğumu anladım. Ama aynı zamanda bunun tam tersi bir gerçeğin de geçerli olduğunun farkına varmıştım: Yaşadığım kâbusun verdiği zevki dünyada hiçbir şeye değişmezdim.
Reklam
373 öğeden 231 ile 240 arasındakiler gösteriliyor.