Hatice Gül yazdı...
EFELYA'YI BEN DE OKUDUM...
Kitapta büyük bir kusur var hocam, 1'i 3'e bölememişsiniz. Gönül koymayın lütfen, bu konuya aşağıda değinmeden edemeyeceğim.
"Adamın biri bir gün..." diye başlayan cümleler, buradan Artvin'e yol olur. Adam'ın biri her gün, her saat, her dakika eliyle, eliyle
Bir yanım balkonda durmaya devam etmemi meltemin saç-lanmı okşayıp geçmesini ayaklarımın altındaki
okyanusun sesini dinlememi söylüyor ama bir tarafım odaya bakmam için beni dürtüyor. İçeri geçip yatağın
kenarında duruyorum. Yatak şeffaf duvara karşı belli bir açıda yerleştirilmiş ve tek parça bir perde tavandan
aşağı sarkıtılmış içeri giren
1979&1989 yılları arasında on yıö duren davasın anlatıldığı acı dolu bır yasamdan yazarın kalemınden okura aktarılmış halı..
Bu dördüncü buluşmamız yazarla dilinin gücünü olaylardakı tarafsz gözlemin ilgiyle okuyorum
",
Svetlana Aleksiyeviç SSCB-Afganistan “Savaş”ı sırasında “kahraman” ilan edilen fakat aslında birer insan olan askerler ve sağlık
Zandra'yı uyandıran, Remy'nin dokunuşunun sıcaklığı oldu.
Gözlerini yavaşça açarak Remy'nin kocaman elinin
kalçasına yaslandığını, uykusunun arasında elbisesinin
eteğinin toplandığını fark etti. Remy'nin teninin sıcaklığı
kumaştan tenine nüfuz ederek bacaklarının arasına bir
kıpırtı yayıyordu.
Titrek bir nefes alarak
Merhaba kitap dostlarım, bugün sizlere Fahrenheit 451 kitabının yorumuyla gelmek istedim.Kitabın başlarında anlatılan ütopyaya çok hakim olamadığımı düşünürken birdenbire kendimi sorgulamaya geçmemle birlikte aslında elimin altında duran kitapları ateşe verdiğimi hissettim.Evet bende bir itfaiyeciydim.Tanrım reva mı bu ?
İlla o ateşin parlaklığını görmeye çıkardığı sesi duymama gerek yoktu.Bende onları okumayarak yakıyormuşum kalbimde küle çeviriyormuşumda farketmemişim.Geç farkettim tozlu rafların da zamanla alevlenebileceğini.Şimdi anladım ki okumadan geçen her gün kalbim bir itfaiyeci.Hayır durdurmalıyım bu döngüyü.Ya kitaplar beni yakıp küle çevirecek ya da ben onları seçim benim.
“Seni istiyorum.”
Başım salladı ve daha hızlı sürmeye başladı.
Yol boyunca veya otele vardığımızda başka bir şey konuşmadık. Jax arabayı park etti, bir anahtar-kart vasıtasıyla binanın
yan tarafından bir merkez avluya girdik. Yukarı çıkmak için bindiğimiz asansörde karşılıklı durduk ve saniyeler geçerken
gözlerimiz birbirine
Nefesimi ve parmaklarımı ona hissettirirken karnını öperek teninin tadına baktım. Tanrım, çok güzel, diye düşündüm. Kollarını başının üzerinde iki yana açmıştı, elleri hissetmediği vücudunun yarısını arıyor gibiydi. Kalçası önümde öne arkaya gidiyor, beni arıyordu. Nihayet bu çekiciliğe, sıcaklığa ve tatlılığa dayanamadım. Onu narince
Trendeki Yabancılar
PATRICIA HIGHSMITH
Seviye 4
Michael Nation tarafından yeniden anlatıldı
Seri Editörleri: Andy Hopkins ve Jocelyn Potter
Pearson Education Limited
Edinburgh Gate, Harlow,
Essex CM20 2JE, İngiltere
ve dünya çapında Bağlı Şirketler.
ISBN 0 582 41812 7
Trendeki Yabancılar telif hakkı 1950 Patricia Highsmith Bu
uyarlama ilk olarak
Nabzım hızlanmaya başlamıştı ve avuçlarım sadece flört etmekten bahsederken
terlemişti bile. Evet ama nasıl flört edebilirim?’
Sanırım sesimdeki titremeyi duydu çünkü sırıtmayı bıraktı ve bana küçük, güven
verici bir gülümseme verdi. ‘Bebeğim, yavaşça hareket edeceğiz. Bana yakın
otur. Benimle ilgilendiğini söyleyecek şekilde konuşmaya
Önce sen aldattın. Şimdi sen işe git. Ben evimde uyuyabileyim.
Merhaba sevgilim geldin mi işe. Sana kolay gelsin. İznin olursa sen işini yap ben de uyuyabileyim.
Tanrım ne olursun bana yol göster. On dört yaşında bir erkek çocuğu gibiyim. Aklım fikrim başka yerlerde. Başka yerler bayağı güzel görünüyor gözüme. Ben öyle diyorsam senin yarattığından ötürü. Sonuçta ben açılışta böyle geldim. Sonradan bir şeyler kazanmadım.
Merhaba sevgilim sen mi aradın. Uyuyordum duymadım hemen açamadım. Molaya mı çıktın çayını iç kahvaltını yap sen ben biraz daha kestirebileyim. Kulağıma çok hoş geliyor . uyku gerçekten güzel bir sözcük. Uykuluk da öyle. Uykuculuk da.. uyuklamak da.. uyku sağlık açısından bence on saatten az olmamalı. Bütün kötülüklerin arkasında uyku problemi yatmaktadır bence.
Ben mutsuz ve uykusuz bir adam olmak istemiyorum.
Ben mutsuz ve çoook uyuyan bir adam olmak istiyorum.
Tanrım bir rüya daha göster.
Belki bir tanesinde düşer bayılırım.
Kırmızı Başlıklı Kız
Kırmızı Şapkalı Kızın annesi yemekleri hazırlamış sepete yerleştirmişti. Ormanın sonunda ki bir evde oturan cadoloz kaynanasını aslında hiç sevmese de merhametli bir kadın olduğu için her gün ona yemek yapıp götürürdü. O gün çok işi olduğundan bu işi kızından yapmasını rica etti. Kızı gitmek