Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
BİR ZAMAN YOLCUSU: SELİM PUSAT (RUH ADAM ROMANI) Ruh Adam, Atsız'ın tarihî romanlarına göre hayli değişiktir; bir tür post modern romandır. Bu sebeple romanı incelerken biz de farklı bir yol izlemeyi tercih ettik. Selim Pusat'ın ve Romanın Hikâyesi: Selim Pusat adını ilk defa 08 Haziran 1951 tarihinde, Orkun dergisinin 36. sayısında
..."Güzel yaşamak isteyenleri ömürleri boyunca nedir güzel yaşatan? Akrabaları mı? Hayır. Şanlar şerefler mi? Hayır. Zenginlik mi?Hayır.Ne şu ne bu, hiçbir şey insanı sevgi kadar güzel yaşatmaz. Seven bir insan kötü bir iş yaparken yakalanırsa yahut kötü bir şeye uğrayıp da pısırıklığı yüzünden kendini koruyamazsa, ne babasının, ne arkadaşlarının ne de kimsenin onu bu halde görmesi sevgilisinin görmesi kadar üzmez. Diyelim ki sevenler ve sevilenlerle bir devlet veya bir ordu kurmanın yolu bulunsun, böyle bir devleti en iyi yürütecek düzen, onların çirkin bir şey yapmaktan kaçınmaları, birbirinden daha çok ün kazanmaya çalışmalarıdır. Bu duygularla yan yana savaşan insanlar ne kadar az da olsalar, bütün dünyayı yenerler elbet, yenmez olurlar mı? Neden? Çünkü seven insan sevdiğinin gözü önünde silahlarını bırakıp kaçmaktansa, bütün orduya rezil olmayı, hatta ölmeyi bile hoş görür. Çünkü sevgi öyle bir şişirir ki yüreğini, doğuştan yiğitmiş gibi olur. Homeros der ya, 'yiğitlere Tanrı yürek üflemiş, işte budur sevgi'nin sevenlere verdiği güç.'..."
Sayfa 13 - PhaidrosKitabı okudu
Reklam
“İnsanların toplumunu dost ve düşman, yandaş ve hasım, kahramanlar ve caniler, inananlar ve dine karşı gelenler diye bölen şey, düşüncenin ve zorbalığın birleşmesinden doğma bir piç olan bağnazlıktır; bu bağnazlık, tek bir kişinin düşüncesinin diktatörlüğünü, egemen olmasına izin verilen tek inanç ve yaşama biçimi niteliğiyle tüm dünyaya benimsetmek ister. Yalnızca kendi sistemini tanıdığından ve yalnızca kendi doğru bildiğini gerçekleştirmek peşinde olduğundan, Tanrı'nın bir çeşitlikler dünyası olmasını istediği dünyada başka herkesi susturabilmek için kaba güce başvurmak zorundadır. İnanç ve düşünce özgürlüğünün tüm kısıtlamalarını, Engizisyon'u ve sansürü, insanların yakıldığı odun yığınlarını ve idam sehpalarını dünyanın başına saran, gözü kör zorbalık değil, ama bir tek-yanlılık dehası, evrenselliğin düşmanı, tek bir düşüncenin tutsağı olan, bütün dünyayı da kendi hapishanesine çekmek ve kapatmak uğruna sürekli çaba harcayan bağnazlıktır.
DİN VE PARA BELASI İNSANLIĞIN SON İBRETİNİ YAŞATTI Sömürgecilerin iki temel araçları var; Biri din, diğeri para! Din ile beyin yıkar, uyuşturur görünmeyeni satar, para ile görünen madde gücü kimin elinde ise satın alır.
Işığın savaşçısının gözü her zaman açıktır. Kılıcını kullanmak için kimseden izin istemez; kılıcını kuşanır. Yaptıklarını açıklamak için de zaman harcamaz; Tanrı'nın isteklerine uyar, yanıtını yaptıklarıyla verir. İki yanına bakıp kimin kendisine dost olduğunu anlar. Arkasına bakıp düşmanlarını tanır. İhanet karşısında acımasızdır ama intikam aramaz; düşmanlarını hayatından çıkarmakla yetinir, onlarla gereğinden uzun dövüşmez. Bir savaşçı rol yapmaz, olduğu gibidir.
TOZLU SAHİFELERDEN ÇIKIP YÜREKLERE YERLEŞEN KAHRAMAN: KÜR ŞAD (BOZKURTLARIN ÖLÜMÜ) Olay Örgüsü İncelemeye geçmeden önce romanın genişçe bir özetini vermek faydalı olacaktır. Olay 621 yılında, bir yaz gecesi başlar. Yüzbaşı Işbara Alp'ın buyruğundaki Gök Türk erleri bozkırda uyumaya çalışmaktadırlar. Ertesi gün Çin'e akın
Reklam
Güçlü bir el silkeledi beni sonra Sanırım Tanrı'nın eliydi. Sayamadım kaç ah döküldü dallarımdan. Binlerce yeşil gözü olan bir zeytin ağacı gibi, Çok şey görmüşüm gibi, Ve çok şey geçmiş gibi başımdan, Ah... dedim sonra Ah!
Güçlü bir el silkeledi beni sonra Sanırım Tanrı'nın eliydi. Sayamadım kaç ah döküldü dallarımdan. Binlerce yeşil gözü olan bir zeytin ağacı gibi, Çok şey görmüşüm gibi , Ve çok şey geçmiş gibi başımdan , Ah.. dedim sonra Ah!
Sayfa 14 - Ah'lar Ağacı, 1.Kitabı okudu
''Güçlü bir el silkeledi beni sonra Sanırım Tanrı'nın eliydi. Sayamadım kaç ah döküldü dallarımdan. Binlerce yeşil gözü olan bir zeytin ağacı gibi, Çok şey görmüşüm gibi, Ve çok şey geçmiş gibi başımdan, Ah..dedim sonra Ah!
Güçlü bir el silkeledi beni sonra Sanırım Tanrı'nın eliydi. Sayamadım kaç ah döküldü dallarımdan. Binlerce yeşil gözü olan bir zeytin ağacı gibi, Çok şey görmüşüm gibi, Ve çok şey geçmiş gibi başımdan, Ah.. dedim sonra Ah!
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.