Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İslâm hukukunun insanlar arasında, adalet ve eşitliği emreden prensiplerine dayanılarak kanunlaştırılmıştır ki, o günkü Avrupa, bu teläkkinin çok gerisindeydi. Bizde, bunun Tanzimat'tan sonra vukûa geldiğini iddia edenler, sâdece zavallı siyaset hokkabazlarıdır.
Sayfa 709
Çok doğru bir tespit.
DP, AP, DYP, ANAP (yeni liberaller) iktidar oldular mı, kültürel düzeyde 'alaturkalık' ve 'gericilik'; piyasada tüccar ve sanayici egemenliği görülmüş; CHP, DSP vb. kısacası Bürokrasi iktidar oldu mu, İnönü tipi 'Tanzimat Alafrangalığı', memurların egemenliği öne çıkmıştır.
Reklam
Edebiyatımızın ilk Endülüs konulu kitabı
“Endülüs hakkında yazılan kitapların sayısı bir kütüphaneyi dolduracak kadar çoktur. Bizde ise Endülüs konusu ne yazık ki uzun yıllar nisyan perdesi altında kalmış, ihmal edilmiştir. Osmanlı İmparatorluğu zeval yıllarını yaşarken, Tanzimat edebiyatçılarından Ziya Paşa’nın Fransız yazar Viardot’tan tercüme ettiği ‘Târih-i Endülüs’ kitabıyla bu konu ilk defa edebiyatımıza ve düşünce dünyamıza girmiştir…”
Sayfa 11 - Önsöz’denKitabı okudu
Ahmet Hamdi Tanpınar, Türkiye'nin Batılılaşma sürecinde modernleşme kavramı yerine "medeniyet değiştirmesi" ifadesini kullanır. Ona göre Türk toplumu Tanzimat'tan bu yana bir medeniyetten diğerine geçmeye çalışmaktadır. Türkiye'nin siyasi ve toplumsal meselelerine genellikle bu "medeniyet değiştirmesi" penceresinden bakmayı tercih etmiş, Türkiye'de yaşanan sorunların çoğunun kaynağı olarak Batılılaşma sürecindeki eksiklikleri, yanlışlıkları görmüştür.
Sayfa 38
Osmanlı Devleti bir İslâm devleti idi. Bütün nizamını İslâm esasları dairesinde tanzim etmişti. Bütün Müslümanların topluluk, cins, ırk vb. bağlılıklarına bakılmaksızın eşitliği esastı. Yani, devletin aslî unsuru Müslümanlardı. İslâmî otoriteyi halife-padişah temsil ederdi. Fetihle ele geçirilmiş olan İslâm ülkesinde başka dinlerden olanlar, yani zımmîler, devletin himayesinde iş, inanç ve yaşayışlarında serbesttiler. Tanzimat fermanı, Müslümanlarla, Müslüman olmayan tebaayı eşit ilan etmekle, Müslümanları devletin aslî unsuru olmaktan çıkarıyor, Osmanlı Devleti'nin İslâmî vasfını aşındırmış oluyordu. Böylece devletin sahibi ve hâkimi Müslümanlar olmaktan çıkıyor, bulanık ve karışık bir Osmanlı milleti kavramı ortaya atılıyordu. Bu sebeplerden Tanzimat, kendi medeniyetimize (baştaki şeriat övgülerine rağmen) karşı idi. Bu yüzden, Müslümanlar Tanzimat'ın karşısında oldular. Buna mukabil batılılar kendi medeniyet ve inanışlarına uyduğu ve menfaatlerine yaradığı için sempati ile karşıladılar.
Namık Kemal ve Hürriyet Fikri - Gülay SARIÇOBAN
Hürriyet düşüncesi, insanlığın evrimleşmesinde, sosyal bağlılıklar açısından, siyasal bir anlam taşımıştır. Önce bir şeyler yapan, sonra düşünen bir varlık olarak insan, ilk aşamalarda eşitliğini yitirmiş, köleleşmiş, sonra köleliğin bilincine vararak, hürriyetini düşünmüştür; yüzyıllardan beri de faziletini, mutluluğunu, tek sözle yaşamasını,
Reklam
166 syf.
8/10 puan verdi
Kamu Spotu: Bu inceleme spoiler içerebilir. Namık Kemal’in sürgündeyken yazmış olduğu ilk adıyla ‘Son Pişmanlık’ olan İntibah, Tanzimat dönemi Türk edebiyatının ilk edebi romanıdır. Genel olarak Tanzimat döneminde yazılan eserlerin anlatımı biraz ağır ve süslü olsa da kitap, -belki de ilgi çekici konusu sebebiyle- benim için akıcıydı. Yazarımız
İntibah
İntibahNamık Kemal · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202139,6bin okunma
1800'lerin başından itibaren imparator­luk topraklarında izlerine rastlanan ABD'li Protestan misyonerler, Anadolu dışında özellikle Lübnan, Suriye gibi bölgelerde sabırlı bir çalışma yürütmekteydi. Bu çalışmaları yönlendiren ve yöne­ten ise, American Board of Commissioners for Foreign Missions (ABCFM) adlı kuruluştu. Misyonerlik faaliyetleri, Müslümanları din değiştirmeye ikna etmekten ziyade Hıristiyan Osmanlıları hedef kitle olarak belirlemişti; özellikle Ermenilerle yoğun bi­çimde ilgilenilmekteydi. Tanzimat döneminde misyonerlerin faaliyetinden rahatsız olan Osmanlı'daki Hıristiyan kiliselerinin şikayetleri konuyu bir soruna dönüştürdü. Ancak bu tür yakın­malarla devletin kapısını çalanlar olmasa Osmanlı idarecilerinin bu faaliyetleri büyük bir sorun olarak algıladıkları söylenemez.
Ah benim güzel Anadolu'm, kökü göklerden beslenen nice töreler oluşturmuşsun da eşi görülmemiş bir uygarlık olarak insanlığa sunmuşsun. Ama bizler, Tanzimat artığı batılılaşmış cüceler olarak hiçbir zaman senin bu yüce değerini göremediğimiz gibi bir de sana Arabistan çöllerinde ölüm oyunu oynatıyoruz.
Sayfa 111Kitabı okudu
Tanzimat sonrası Türk aydınına en çok yakışan sıfat müstağrip. Edebiyatımız bir gölge-edebiyat; düşüncemiz bir gölge-düşünce. Üç edebî nevi itibardadır: Taklit, intihal, tercüme.
Sayfa 139Kitabı okudu
1.000 öğeden 981 ile 990 arasındakiler gösteriliyor.