Farklı okullara ve edebi geleneklere mensup Sünni yazarların çok büyük bölümü, Şii İslam ve iç bölünmeleriyle ilgili doğru bilgi toplamakla hiç ilgilenmedi; çünkü İslama ilişkin bütün Şii yorumlarını doğru yorumdan sapma olarak ve bu yüzden kâfirlikle bir gördüler. Sünni Abbasi düzeninin meşruiyetine ve otoritesine meydan okuyan devrimci bir hareket şeklinde örgütlenen İsmaili Şiilere ilişkin değerlendirmelerinde özellikle haşindiler. Gerçekten de İsmaililer, Şiiliğin siyasal bakımdan en aktif kanadını temsil ediyorlardı; Abbasilerin kökünü kazımayı ve halifeliği, Şii cemaatin kabul ettiği Ali soyundan imamlara geri vermeyi amaçlayan dinsel-siyasal bir gündemleri vardı. Devrimci mesajları özellikle 3./9. yüzyıldan itibaren bütün İslam topraklarına yayıldı.
Şam'daki en ünlü muvelleh Yusuf el-Kaminî hakkında Zehebî (ö. 748/1348) şunları söylemektedir: "Dımaşk'ta meşhur bir şeyhtir. İnsanların onun hakkında hüsnü itikatları vardı. Şeytanların sığınakları olan kamînlerde (külhan) ve mezbeleliklerde barınırdı. Yerlerde sürünen elbiseler giyer, idrarı üzerine bulaştırır, yalın ayak
Sayfa 79 - Kitap Yayınevi, İnsan ve Toplum Dizisi - 70, 2. Basım, Birinci Bölüm, Şam ve Anadolu Dolaylarında 7./13. Yüzyılda Tasavvuf ve Muvelleh Dervişlik, MUVELLEH KAVRAMI VE TARİKATLAR, Muvelleh Kavramı: Veli mi, Deli mi?
Reklam
Osmanlı coğrafyasında 1840 yılından itibaren yabancılara kazı izni verilmeye başlanmış, batılıların tarihi eserleri imparatorluk Toprakları dışına çıkarmasının hızlandığı döneme girilmişti. Tophane müşiri Rodosizade Ahmet Fethi Paşa sayesinde müzecilik ve tarihi eserleri koruma fikri gelişmeye başlamıştı. Ahmet Fethipaşa Viyana, Paris, Moskova elçiliklerinde bulunmuş, bu ülkelerdeki müzeleri gezmiş, Sultan Abdülmecid‘i imparatorluğu’ndabesi olması gerektiğini ikna etmiş, yenilikçiliğe karşı olanların direncine karşın 15 Şubat 1846 tarihli iradeyle aya İrini de müze çalışmalarını başlatmıştı. Fethi Paşa döneminde koleksiyonda bulunan doğu Roma Bizans dönemi ile daha eski dönemlere ait tarihi eserlerİn düzenlenmesi ile günümüzdeki arkeoloji müzeleri ile askeri müzelerin başlangıcı oluşmuştu. İlk Türk müzesi 1846 tarihinde Ayasofya Camii’nin arka tarafında bulunan ve o zaman Harbiye ambarı olarak kullanılan aya İrini Anıtı’nda kurulmuştur. bu kuruluşta önayak olan Tophane müşiri damat Ahmet fethi Paşa’dır. Bu bakımdan Ahmet Fethi Paşa, Türk Müzesi’nin kurucusu ünvanını kazanmıştır.
Selçuklular
11. yüzyılın ortalarında Selçuklular adıyla bilinen bir grup göçebe Türk, Orta Asya'dan geldiler (Muhtemelen bu durum Çin'deki Tang Hanedanlığı'nın çöküşü ile ilişkiliydi). Pers Ülkesi'ne doğru ilerlediler ve süreç içerisinde Gaznelileri yerlerinden ettiler. Daha sonra Abbasi Halifesi tarafından karşılandıkları Bağdat'a ilerlediler. Halife, liderleri Tuğrul Bey'i kendi vekili yaptı ve ona Sultan ünvanını verdi.
Sayfa 75
1258 yılında önlerine çıkan her şeyi yakıp yıkan Moğol istilacılar Bağdat'ı ele geçirip son Abbasi halifesini infaz edince, tarihi bir kurum olan hilafetin de sonu gelmiş.oldu. Bundan sonra fiili siyasal iktidar kuramsal olarak da, uygulamada da sultanlara geçti. Halifeler ise, gölgeleri dünyaya vuran hayaletler olarak yaşamaya devam etti. 1261 yılında Mısır'daki Memlük Sultanı Baybars, Bağdat'tan kaçıp Mısır'a göçen Abbasi hanedanından bir prensi, Kahiredeki kendi sarayında halifeye yaraşır bir tarzda yeni halife ilan etti, ama filen hiçbir iktidarı olmayan bir halifelikti bu. Hilafetin çöküşü ve bitişinden sonra bile Sünni Müslüman hükümdarlar iktidarlarına meşruiyet kazandıracak, İslam'ın önceliğini ve islam aleminin birliğini resmen ifade edecek bir otorite arayışını sürdürmüşlerdir. Abbasi halifelerinin soyundan bir sülale iki üz elli yıl süreyle Mısır'daki Memlüklerin himayesinde Kahire'de iktidarsız halifeliklerini sürdürmüşlerdir. Hatta Osmanlılar ve Hindistan Müslümanları gibi bazı toplumlar Memlüklerin bu halifeliklerini bir ölçüde tanımışlardır da. Fakat 1517de Osmanlnlar Memlük sultanlığını fethedip Kahire'deki gölge Abbasi halifesini makamımdan indirince bu gölge halifelik de sona ermişti.
Dalkavuklar Gecesi'nde Şahıs Kadrosu: Dalkavuklar Gecesi'nde olaylar M. Ö. 14. yüzyılda, Hitit başkenti Hattuşaş'ta geçer. Eserin ana kahramanlarından biri, bugünkü tarih literatüründe I. Şuppiluliuma olarak geçen kral Subbiluliyuma'dır. Eserde zaman ve mekân konusunda ayrıntılar yoktur. Romanda kralın zamaro
Reklam
1.000 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.