Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
22 Aralık 1915
Ordunun iaşesi sağlanamadı, konaklamayı düzenlemek konusunda beceriksiz kalındı. Bir milyon askere uygun organizasyon, kışla, sevk edecek demiryolu yoktu ve bu orduyla harbe girip, kışta da bu askerleri Sarıkamış' a sevk etmek zorunda kalındı. Dona dona gittiler, kışlık kıyafeti bile hazırlanamadı. Bu hususta hepsi dondu diye uyduruk bir tarih yazımı da var ki amatörler abartmayı severler. Elbette orada bütün ordu donmuş değildir. 18-19 bin kadar Rus kaybı vardı. Donan ordu bunları yapabilir mi? Ama çok sayıda askerin şehid olduğu da doğrudur. Deyim yerindeyse, o orduyu "General Kış" götürdü.
Sayfa 107Kitabı okudu
3. Milliyetçi tarih yazımı, hem biçimde (içindekiler tablosunun kendine özgü şablonunun yaratılmasında bile) hem veri toplama ve bilgileri bir araya getirmede, on yıllar boyunca şaşırtıcı bir devamlılık sunsa da, işlevi hâlâ politik aktörlerin -ve bazen ‘kitlelerin’- onu nereye koyacağına veya ondan ne çıkaracağına bağlıdır.8 Milliyetçi tarih yazımı -sürekli yeni sosyal aktörler ve onların özenle işlediği stratejiler ile, yanı sıra daha önce ortaya çıkamamış yeni anlamların üretilmesi ve meşru kılınması ihtiyacı ile şekil verilen- geniş politik uygulamalara ortak olur ve hizmet ederMilliyetçi tarih yazımının devamlılığını garanti eden ve bazı durumlarda hayli ileri ve iyi belgelerle desteklenen yayınlara yöneltebilen, toplanmış kanıtlar milliyetçi tarih yazımının önemli bir yeniden üretim aracıdır. Ama onun rolü yeni belgelerin sunumuyla sınırlandırılamaz: O geçmişte yeni dönüm noktaları kurmayı da amaçlar. Amacı yalnız (hiç kuşkusuz yaptığı) toplam bilgiyi genişletmek değildir, (Kürt konusunda ve diğer birçoğunda) neden önceki faillerin ve mücadelelerin başarısız olduğunu ve buna rağmen milliyetçiliğin -veya başka bir doktrinin- neden hâlâ anlamlı olduğunu göstermektir, ı Geçmişin analizi bugünkü aktörler ve onların projesini meşru / kılar ve ‘kitlelerin’ geleceğe inanmasını sağlar. Bu yüzden, Kürt milliyetçiliği -veya başka bir doktrin- tarihe gömülen ancak (‘kitleleri’ ikna edebileceği tasarlanan) öznel koşullar değişirse, filiz verecek bir anlama sahiptir: ‘Davamıza’ daha güçlü inanç ve güven daha yetenekli bir liderlik, daha az bozulmuş bir aydın kesimi, köleliği reddetmeye hazır bir halk olursa.
avesta yayınlarıKitabı okudu
Reklam
Destanlar düşsel anlatımlarla geçmişin gerçeklerini günü­müze taşırlar. Gururlandığı, ilham aldığı ve kimliğini bulduğu geçmişine duyduğu hayranlık ve köklerinden kopmama arzusu, halkı destan yapmaya zorlar. Destanlar bir bakıma, yapma ta­rihe karşı halkın lirik ve masalsı çıkışlarıdırlar. Resmi tarih güdümlüdür. Gerçekleri değil, uygun olanı, zorlama bir kurgu ile ortaya koyar. Halk, geçmişini karartan ve istila eden uydurma senaryolara, yarattığı destanlar aracılı­ğı ile karşı çıkar. Bu yüzden halkın hafızasında şiirsel anlatım­larla ve soylu bir vefa duygusu içinde yaşayan destanları, muteber bir tarih yazımı olarak kabul etmek daha akılcıdır. Destanlar çoğu kez resmi tarihten çok daha ileri bir tarih görüşü barındırırlar.
Sayfa 38 - KalkedonKitabı okudu
Tarihçi hálá kendi kay naklarıyla sınırlıdır ve bunlara yaklaşırken kullandığı eleştirel aygibpek çok yönden aynı kalmıştır. Bununla birlikte, artık bu kaynaklara daha ihtiyatlı bakıyoruz. Bunların gerçekliği doğrudan doğruya ortaya koymadığını, bizzat onların da bu gerçeklikleri ister istemez değil, fakat bilimsel bulgular ve bilimsel bir söylemin kılavuzluğunda yeniden kuran birer anlatısal yapıntı olduklarının daha çok farkındayız.
Sayfa 148
Dolayısıyla tarihin odağı yalnız iktidar merkezlerini de- ğil, aynı zamanda mikro-tarih ile birçok tarihler kavramını doğuracak şe- kilde, toplumun "marjinlerini de içermek üzere genişletildi. Bununla birlikte, tarihe yönünü veren bir büyük anlatı bulmanın artık olanaksız ol duğunun kabulü, çok sık olarak esef edildiği gibi, tarihin bütün anlamını yitirdiği anlamına gelmemektedir. Tarih, grupların ve kişilerin kimliklerini belirlediği güçlü bir araç olmaya devam ediyor. Tek bir anlamli sürecin yerini, şimdi birçok farklı grupların varoluşsal deneyimlerine temas eden bir anlatılar çokluğu alıyor.
Sayfa 147
İnsan, dili düşüncelerini aktarmak için kullanmaz, fakat insanın düşündüğü şeyi dil belirler. Burada, yapısalcı toplum ve tarih kavrayışının temel düşüncesini buluyoruz: Insan, kendisinin belirlemediği, ama onu belirleyen yapılar çerçevesi içinde hareket eder.
Sayfa 123
Reklam
Medick'e göre, küçük güzeldir" anlayışı, kesinlikle daha büyük bağ lamlardan koparılmış, anekdotlarla dolu bir tarih anlamına gelmez. Aslına bakilirsa, Medick tarihin ilgisinin, yerleşik kurallara uymayan bireylerin yer alamayacağı "merkezi" kurumlardan kenarlara ("marjinlere") kaydınılması konusunda ısrarlıdır. Bununla birlikte birey, ancak daha büyük kültürel bütünün bir parçası olarak kavranabilir. Dolayısıyla onun mikro-tarih anlayis makro-toplumsal bir bağlam olmaksızın ayakta duramaz.
Sayfa 106
Geniş toplumsal dönüşümleri ele alan bir tarih ile bireysel var oluşlar yoğunlaşan bir tarihin bir arada bulunmaması ve birbirini tamamlanaması için hiçbir neden yoktur. Tarihçinin görevi, tarihsel deneyimin bi düzeyi arasındaki bağlantıları keşfetmek olmalıdır.
Sayfa 106
5. Emperyalist Çağrışım
Orta Çağ kavramının son derece Avrupa odaklı olduğunu söylemeye bile gerek yok. Neticede bu kavram, Avrupa’da, özellikle Avrupa koşulları için icat edildi ve burada tarih yazımı konusunda Çin'in değil, Avrupa'nın çağlarının evrensel olarak geçerli ve önemli sayılmasına karar verildi. Ancak terime siyasi anlamda da kışkırtıcılık veren bir
Sayfa 28 - Runik KitapKitabı okudu
687 öğeden 451 ile 460 arasındakiler gösteriliyor.