Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Tecelliyat-ı Hudâ iledir kamû dü-cihân Cemâl-i Hakk’a nazar kıl, pây-i veche kân
Sadettin Ökten
Sadettin Ökten
: Her yeni doğan gün bir lütuftur ve yeni doğan gündeki varlığınız da bir lütuftur bir tecelliyat silsilesi oluşturur.
Sayfa 17
Reklam
Sana ma’lum imanımın ince ayarı; Sırr-ı tecelliyât her cevâhir bendedir...
“MUHAKKAK Kİ BİZ O EMANETİ (Esmâ şuuruyla yaşamayı), SEMÂLARA (benlik bilincine), ARZA (bedene) VE DAĞLARA (organlara) ÖNERDİK DE, ONU YÜKLENMEKTEN KAÇINDILAR (Esmâ bileşimleri onu açığa çıkarmaya elvermedi); VE ONDAN KORKTULAR! ONU, İNSAN (hilâfeti oluşturan Esmâ mânâlarını açığa çıkarma şuuru) YÜKLENDİ.” (33.Ahzâb: 72)
Yaratılmışların çoğu, belirli bir idrak seviyesini aşamadığı için, göremeyecekleri sayısız varlıkların mevcut olduğunu düşünemez de, hemen görünüşe göre hüküm verir. Böylece, o hükümle, işin gerçeğine karşı kendi kendini aldatmış olur.
Onlar birer ayna olmuşlardır. Kim baksa, onda kendinden başkasını göremez olur... Onda gördükleri hata ve kusurlar, görenlerin kendi hata ve kusurlarından başkası değildir.
Reklam
Ne hayrettir, ve ne hikmettir, ki daha “nefs”lerini tanımamış; sigarayı bile terk edememiş nefsinin esiri kişiler, GERÇEK MÜRŞİD KURÂN’ın, vasfını üzerlerine alıyor, kendilerini O’nun yerine koyuyorlar!..
Gerçek anlamıyla cehennem, günümüz pozitif ilminin tasdik ettiği şekilde Güneş’tir!.. Ancak Güneş’in cehennem olması, gözümüzle gördüğümüz atomüstü boyutuyla değil, onun ikizi olan atomaltı ışınsal boyutu itibarıyladır. Dünya, tüm içindekilerle birlikte gelecekte Mars’ı da içine alacak şekilde büyüyecek olan Güneş’in içine gidecek ve orada buharlaşacaktır!.. Dünya’dan, cennetler diye anlatılan yıldızların bir alt boyutundaki dalga âlemde yer alan sonsuz zevk ortamına gidemeyenler, burada ebedî olarak Güneş’in içinde hapis kalacaklardır. “Semûm” yani “zehirleyici radyasyon” olarak tarif edilen güçlü Güneş ışınımı, insanların holografik-dalga bedenlerini sürekli rahatsız edip, büyük azaplar çektirecektir.
Muhterem kişi, bil ki... Cehennem, şuurun ve bedenin azap duyacağı; cennet ise huzur bulacağı yerdir!.. Fakat orada ne odun vardır, ne de kömür!..
“...HİÇBİR ŞEY YOK Kİ, O’NUN HAMDI OLARAK, TESPİH ETMESİN! FAKAT SİZ ONLARIN İŞLEVİNİ ANLAMIYORSUNUZ!..” (17.İsra’: 44)
Reklam
"Mukaddes ve lahûti olan itikadat ve vicdani yatımızı muğlak ve mütelevvin olan ve her türlü menfaat ve ihtirasata sahne-i tecelliyât olan siyasiyattan ve siyasetin bütün uzviyatindan bir an evvel ve katiyyen tahlîs etmek milletin dünyevî ve uhrevî saadetin emrettiği bir zarurettir. Ancak bu suretle diyanet-i İslâmiyyenin maaliyatı tecellî eder." Mustafa Kemal Atatürk
Yine yıllarca sonra, süfi düşüncesi konusunda İbn Arabi konusunda çalışmaya başladığımda,
Kemal Tahir
Kemal Tahir
'in "gerçek" konusunda, "gerçeğin değişkenliği" konusunda söyledikleriyle İbn Arabînin ilahî tecelliyat (realite) konusunda, hakikatin temaşası konusunda söyledikleri arasında da ne kadar çağrışımsal bir yakınlık olduğunu görecek; Kemal Tahir'i tasavvuf düşüncesine, âlem konusundaki tasavvufî tavra yakın kılan eğilimleri daha iyi fark edecektim.
Akıl tek başına bir işe yaramaz. Akıl cüzi durumdan külli duruma ancak ilahi tecelliyat ile erişir. Aklı yararlı hale getirmek için çaba sarf etmeliyiz. İyi şeylerle meşgul etmeliyiz. Hak akıldan düşmemeli, unutmamalı.
Sayfa 232Kitabı okudu
Allahu zü'l Celal, tek bir millet, tek bir devlet, tek bir dil yaratabilirdi; ama öyle yapmamış. Muhtelif renklerde, ırklarda, dillerde insanlar yaratmış ki birbirimizi bilelim, birbirimizi sevelim, yardım edelim, iyiliği ve güzelliği yayalım, kardeşliği çoğaltalım. Dünyadaki farklılıklar aslında tanışıp bilişmemiz içindir; çünkü her yaratılışta farklı bir tecelliyat vardır. Mizaç, renk, gelenek ve görenekler, diller, coğrafyalar hepsi farklı farklı. Bunlar hilkatin tecellisidir, tanış olmak içindir, savaş- mak için değil. Allah indinde en hayırlı kişi takva ehli olandır, ırk olarak üstünlük yoktur.
Sayfa 152Kitabı okudu
590 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.