Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.38
Kırk üç yaşında aldığı bir telefonla hayatı temelinden sarsılan Süreyya’nın öyküsü anlatılıyor bu romanda. Romanın ana kahramanı Süreyya, bir “hayalet yazar”dır; yani kendi metinleri başkası tarafından kitap olarak basılır, kimse gerçek yazarın Süreyya olduğunu bilmez. Onun kitaplarının yeni sahibi ise yeteneksiz, edebiyatı sadece bir heves olarak
·
Puan vermedi
#OkudumBitti
#WendyWalker
#SakınPeşimdenGelme 334 sy
#YabanciYayinlari
“Sevdiğin birini kaybettiğinde, tıpkı onun gibi birini istiyorsun. Çünkü o kişinin kalbinin arzuladığı türden biri olduğunu ve başka hiçbir şeyin bu arzuyu tatmin etmeyeceğini biliyorsun.”
"Çocukların yetişkinlere güvenmesi gerekir. Yalancı olduğumuzu anladıkları an,
Asperger sendromunun ne olduğunu çok severek izlediğim Mary and Max adlı filmde öğrenmiştim. Bu kitabın ana karakteri de 10 yaşında Asperger sendromlu bir çocuk.
Psikolojik rahatsızlık tanımız olmasa bile birçok psikolojik sorunun nasıl bir şey olduğunu zaman zaman deneyimliyoruz diye düşünüyorum. Örneğin yabancı bir dili öğrenirken telefonda konuşmak zor gelir. Telefondayken konuşmayı ve anlamayı kolaylaştıran jest ve mimiklerden yoksunuzdur ve imaları, metaforları ve esprileri anlayacak kadar o dile hâkim değilizdir. Telefondaki kendi esprisine ya da sizin telaffuzunuza gülerken siz niye güldüğünü anlayamayabilirsiniz ama “Neler oluyor? Komik olan ne?” dediğiniz bu durum, Asperger sendromlu birinin neler hissettiğini anlamanızı sağlar.
Hayattaki duruşumuz, yaşarken hissettiğimiz birçok duyguyla şekilleniyor. Her birimizin üzerine “sünger çekmek” istediği anıları var ama her ne yaşarsak yaşayalım içimizdeki iyiliği, umudu diri tutmaya devam etmeliyiz. İşte, bu kitapta en çok beğendiğim, okurda herkese ve her şeye daha anlayışlı, daha duyarlı, daha incelikli davranma isteği uyandırması oldu.
Bilincin İhtişamlı Gizemi
Descartes’ın şüphe metodunu kullanarak oluşturduğu felsefesinin temelinde refleksif bilinç yer alır. Sırayla her şeyin doğruluğunu ve kesinliğini sınayan Descartes, son raddede açık seçikliğinden ve kesinliğinden emin olduğu bir şey bulur nihayet: düşünen ben. Ünlü “cogito ergo sum” (düşünüyorum, o halde varım) onun felsefesinin temel dayanağıdır.
Dario ve kız arkadaşı Mary'nin eğlenmek için aldıkları uyuşturucunun sonuçları ağır olur ve Mary ölür. Bu durum karşısında ne yapacağını bilemeyen Dario ağabeyini arar. Zaten kimsesi olmayan kızın arayacak kimsesi de olmadığını düşünürler ve evlerinin bahçesine gömerler. Olaydan sonra hayatına devam eden Dario özel numaradan gelen sessiz telefonlarla şoka girer çünkü telefondaki ölen sevgilisi Mary'den başkası değildir.
Sonrasında neler oldu? Mary gerçekten ölmüş müydü? Mary öldüyse telefonlar kimden gelmekteydi?
Akıcı anlatımı, heyecan dolu kurgusuyla elinizden bırakamadan okuyacağınız bir dedektif hikayesiydi. Yazarımızın ilk kitabı olmasına rağmen yabancı yazarlara taş çıkaracak bir iş çıkarmış ortaya. Kendisini gerçekten tebrik ediyorum.
“Tüm muhteşem hikayeler iki şekilde başlar: ya bir insan bir yolculuğa çıkar, ya da şehre bir yabancı gelir ..” der Tolstoy
Kitabın hikayesi bu iki durumuda içinde barındırıyor. Kitabın baş karakteri yazarın kendisi. Amerikalı bir hekim olan Morgan, 50 yaşına gelmiş 'ununu elemiş eleğini asmış' birisi iken bir telefon gelir. Telefondaki kişi 'bir kaç yıl Avustralya'da yaşamaya ne dersin? Diye sorar yazar da kabul ederek Avustralya’da yaşamaya başlar...
Bu sırada hayatın dışına itilen adanın yerlisi olan Aborijin bir gencin ölümünü aklından çıkaramyınca Aborjinlerle ilgilenmeye onların deymi yerindeyse elinden tutmaya karar verir. Başarılı da olur.
Bundan haberdar olan ve çölde yaşayan Aborjin kabilesinin daveti ile bu kabilenin kendisi şerefine verilen bir yemekli toplantıya gitmek için yola çıkar. Aslında olan kendisi bu şekilde düşünmüştür.
Kabile çölde yaşayan ve Gerçek İnsanlardan izole şekilde yaşayan Kabile ile 4 aylık bir çöl yolculuğuna çıkar...
Kitabın tam ortasında kitapla ilgile yaptığım araştırma biraz okuma hevesimi kaçırsa da kitabın okunması gerektiği tarafım...
İyi okumalar...
Gurbet hasrettir.
Gurbet nedir diye sorsam, herkesten farklı yanıtlar alacağıma eminim. Belki bir anlamı var ama yürekte saklı olan anlamı herkeste farklı. Bu öyle nesnel bir tabir değil, dile nesnel olabilir ama yüreğe öznel...
Nihat behramla tanışmam "Gurbet " ile başladı, iyiki başladı. Kendiside gurbetlik çekmiş bir yazarın böyle bir eseri olması
Yine severek okuduğum bir kitap ile karşınızdayım. Pusu kitabını çok gördüm ve beni merakta bırakan bir kitaptı açıkçası.
Konusu: bir gün sabaha karşı gelen bir telefon ile uyanan Nora, yabancı bir numaranın araması, ki reddetmesine rağmen tekrar arayınca açmak zorunda kalır, telefondaki kişinin on beş yıl önce evlatlık verdiği kızının üvey
Paris Düşerken kitabına dair Pablo Neruda Yaşadığımı İtiraf ediyorum 'da bir anekdot aktarır... İlya Gregoriyeviç'in bir sabah ev telefonu çalar. Telefonu yazarın eşi Luba açar... Kulağına hiç de yabancı gelmeyen bir ses sormuş:
'' İlya Gregoriyeviç orada mı?'
''Olabilir '' yanıtını verir Luba.''Siz kimsiniz?''
''Stalin'' demiş telefondaki ses .
''İlya,şakacının biri seni istiyor,'' diye Luba telefonu Ehrenburg'a uzatır....
Yazar telefonu kulağına götürür götürmez Stalin'in sesini hemen tanır...
''Dün bütün gece sizin Paris Düşerken eserinizi okumakla geçirdim. Şimdi telefon etmenin nedeni de böyle ilginç kitaplar yazmaya devam etmenizi istemem, sevgili İlya Gregoriyeviç .''
