Bir insanı ancak ne zaman affedebiliyorsun biliyor musun ? Onun pişmanlık bile duymadığını gördüğün an .Önce sinirleniyorsun,sonra kendine kızıyorsun senelerce içimde onca öfkeyi bu teneke için mi verdim diye.
''Ayrılmış olmamıza rağmen ülkeyi tamamen terk etmesi kalbimde kocaman bir boşluğun açılmasına sebep olmuştu. Teneke adam gibiydim. Ama artık bir kalbim olmasını istemiyordum.''
Filmini seyrettiğim halde kitabını okumadığım Öz büyücü kitabını kızımın tavsiyesiyle okumaya başladım. .Öğretmenlerinın kitapta yer alan canlı ve cansız varlıkların simgeleştirildiğini anlattığını söyledi.Bunun üzerine yaptığım araştırmada Simgelerin Dünyası adlı blogtaki yazılar dikkatimini çekti.
Blogta 'Bu klasik kitaptan ya da filmden
Kıtada , motorlu birliğe düşmüştü. Büyük teftişte tesadüfen benzin deposunda bulunuyordu. General sordu:
- Teğmen!Bütün akaryakıt mevcudunuz bu mu?
-İki teneke daha var generalim.
-Nerede? Neden iki teneke ayrılmış?
-Birlik komutanının hususi otomobili için...Şuraya,üstübülerin altına saklıyoruz da bayan,otomobille geçip alıyor.
Kıyamet koptu. Birlik komutani intihara teşebbüs etmiş,dediler. General,hayretlere gark oldu. Biçare birlik komutanı derhal şark'a sürüldü. Üç aylik karısı bu hale tahammül edemedi. Ankara'da kalıp boşanma davası açtı.
- Neden canım ? Adama ne garezin vardı?
-Garaz mevzubahis değil. Doğruyu söyledim.
- Bu nasıl doğru? Madem ki garezin yokmuş....Allah Allah!
- Bütün akaryakıt mevcudunu sprmadı mı?
- İyi vallaha...Sorsun!
-Ben yalan söylemem...
-Devletin benzinine mi acıdın?
-Hayır!
-E!
-Sordular, söyledim.
-İnsan yalanı da , dpğruyu da bir maksat için söyler. Binbaşı fena adam değildi.
- Bilakis iyi adamdı. Kendisine de hürmetim vardı.
-Herifi mahvettin...Buna ne diyelim?
Mektepteki macerayı bilen diğer yedeksubay,muvazzaf zabitlere meseleyi anlattı. Tezkere alıncaya kadar Naci'den hem biraz çekindiler,hem de acayip bir hayvanmış gibi,uzaktan uzağa tetkike giriştiler.
Ben, bir zamanlar yine bir Bulgar köyüne girmiştim.
Namussuz bir Yunanlı köy ihtiyar kurulu üyesi beni ihbar etti,
kaldığım evde sarıldım. Dama fırladım, damdan dama atladım.
Ayışıklı bir geceydi. Kaçmak için kedi gibi taraçadan taraçaya atlıyordum.
Ama gölgemi görüp damlara çıktılar, beni yaylım ateşe tuttular. Ne yapabilirdim?
Bir
İYİMSER ADAM
Çocukken sineklerin kanadını koparmadı
teneke bağlamadı kedilerin kuyruğuna
kibrit kutularına hapsetmedi hamamböceklerini
karınca yuvalarını bozmadı
büyüdü
bütün bu işleri ona ettiler
ölürken başucundaydım
bir şiir oku dedi
güneş üstüne deniz üstüne
atom kazanlarıyla yapma aylar üstüne
yüceliği üstüne insanlığın
Bakü, 6 Aralık 1958
Kalabalık bir topluluk içindeydi. Başarısızdı. Parası yoktu. Dileniyordu.
Caminin önündeydi. Büyük bir camiydi bu.
Minareleri, kubbeleri, kemerleri ve parmaklıklı pencereleri filân hepsi tamamdı. Özellikle avlusu: dilenenler için en önemli yer. Bir kenarda duruyordu.
Hiçbir hüner göstermediği için ya da acındırıcı bir garipliği olmadığı için
Roboski hâlâ kanıyor
Yenigün gazetesi, 28 Aralık 2013
İki yıl önce, 28 Aralık 2011'de Şırnak’a bağlı Uludere (Roboski) kırsalında
Türk Hava Kuvvetleri’ne ait F-16’ların bombalaması sonucunda 34
yurttaşımızı yitirmiştik. Olayın ikinci yıl dönümü çeşitli etkinliklerle anılırken,
gerçeğin hâlâ ortaya çıkmamış olmasına duyulan tepkiler