"Çelişkiler Mecmuası: Kuran Müslümanlığı..."
- Kilise, tarih boyu Kur’an-ı Kerîm’le Allah Rasûlü üzerinden hesaplaştı; O’nun şahsına dair yalanlar uydurdu; sonra da o yalanları “hakikat” niyetine asırlarca ders kitaplarında okuttu. Efendimiz’e “hasta”, “yalancı peygamber”, “deccal” gibi atılan iftiralar hiç sorgulanmadan Kilise koridorlarında tekrar edildi. İslâm, doğrularıyla mahkum; Batı
Belkide daha önceki iki karısını öldürdüğünü, hapis yattığını söyleyerek televizyondaki evlenme programına çıkıp yeniden evlenmek istediğini söyleyen yaşlı adam gibi davranacaktı. Adet böyleydi; onlara kader kurbanı deniyor, anlayış gösteriliyordu. Duvara “kahrolsun hükümet“ yazdığı ya da okulda Deniz Gezmiş şiiri okuduğu için anti terör yasasına göre örgüt elemanı gibi gösterilip otuz yıla mahkum edilen gençler, öğrenciler gibi tehlikeli değildi toplum için.
Sayfa 290 - DkKitabı okudu
Reklam
400 syf.
10/10 puan verdi
"Para, ün ve iktidar hırsının gözleri bürüdüğü, üç kuruş gasp ederiz diye gencecik bir flütçünün acımasız ellerle boğulduğu, ortaçağ karanlığının her gün biraz daha koyulaştığı, köylerin, kasabaların, kentlerin etnik boğuşmalarla kan gölüne döndürüldüğü, gerçeğin mafya liderlerinden sorulduğu, hapishanelerde yazarların, bilim adamlarının
Lanetlenmiş Ağustosböcekleri
Lanetlenmiş AğustosböcekleriAhmet Cemal · Can Yayınları · 201763 okunma
Bir Ateistin İslam Diniyle İlgili Yorumuna Hitaben.
Hayattaki en büyük terör yargısız infazdır! Kadınlara şiddet uygulayan veya tecavüz eden erkekler olurken eğer "bütün erkekler pisliktir" [demiyorsak ve o tecavüzcüleri erkeklerden canavar diye ayırıyorsak] sizin de duyup gördüğünüz bir rivayeti direk o dine kalıplaştırmanız doğru değildir. Bir dine düşman birileri veyahut o dini doğru yaşamayan birileri çıkıp saçma sapan tezler savunup zira bu bizim dinimizde var diyerek o dini temenni öldürme girişiminde bulunur. Ve ne yazık ki bahaneye sığınan insanlar onların bu girişimlerinin kurbanı olur, demem o ki içindeki inancı ölür. Ünlü kişisel gelişim yazarı Gun FİNLEY'in dediği gibi, "inancımız görülene değil, görülmeyene olmalıdır; çünkü (zaten) görülmüş olanlar için kimin umudu vardır ki."
Rıza Şah ve Atatürk
Bazı tarihçiler Rıza Şah’ın yaşamını ve İran’da yapmak istediklerini Atatürk’ünkine benzetmektedirler. O da kendisini önce askerlik alanında göstermiş, Batı uygarlığının meyvelerini ülkesine getirmeye çalışmıştır. İran’ın İslamiyet öncesi görkemini vurgulayarak birleşik bir ulusal duygu yaratmaya çalıştı. Ahamenid ve Sasani imparatorluklarının aslan ve güneşi İran bayrağı üzerine çizildi ve dini etkinin sınırlandırılması için Müslümanlıktan önceki Zerdüşt inancı da devlet dini olarak kabul edildi. Eski Sasanice’den esinlenilerek yeni hanedanlığa “Pehlevi” adı verildi. Rıza Şah İran’ı modern bir devlet ve İranlıları da modern bir toplum haline getirmek için çeşitli reform hareketlerine girişti. Ancak diktatör olarak acımasız taktikleri programının başarısını etkiledi. Her şeyden önce, Atatürk’ün Türk halkında uyandırdığı saygı ve sevgiyi İran’da kendisi için yaratamadı. Ayrıca 1930’ların ortalarına gelindiğinde, birçok yönleriyle örnek almak istediği Atatürk’ün aksine, kişisel iktidar ve zenginlik hırsıyla siyasal rakiplerinin çoğunu, bazen apaçık öldürterek, ortadan kaldırmaya başlamıştı. İran aristokrasisi de Şah’ın bu terör yönetiminin kurbanı oldu ve servetleri ellerinden alınarak Şah’ınkine eklendi. Dolayısıyla Rıza Şah’ın girişimleri, Türkiye’de Atatürk’ün reformlarının yaygınlığına, köklülüğüne ve başarısına yaklaşamadı.
115 syf.
·
Puan vermedi
·
12 saatte okudu
Madem siyasi bir kitap okuduk..
Yazar, başlarda genel olarak, siyasi rejimlerin, antik çağ düşünürlerinin demokrasi ile ilgili önermelerini bir alternatif yöntem olarak alıp, daha sonra 'yeterli' güce ulaşma hedeflerinde birer 'araç' haline getirmelerini, Toplumların, hedeflenen kitlesel sosyal dönüşümlerle bir 'silah'a evrilmesini nasıl
Tiranlık Üzerine
Tiranlık ÜzerineTimothy Snyder · Olvido Kitap · 2020717 okunma
Reklam
117 öğeden 91 ile 100 arasındakiler gösteriliyor.