Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
“MUHARREM 10”
AŞURE GÜNÜ “10 MUHARREM” TARİHTE NELER OLDU? • Hz.ADEM (a.s.)’ın -Tevbesinin kabul edildiği -Ona “Safiyullah” sıfatının verildiği gündür. DEMEK Kİ BUGÜN: Tevbe-istiğfar ikliminde yaşama günüdür.
Değerli 1K Okurları! Yaklaşık 1 ay önce bir etkinlik düzenlemiştik; İslam Düşüncesi Üzerine Kitap İncelemelerİ. Bu bağlamda İnceleme yapan arkadaşların iletilerini ayrı zaman dilimlerinde paylaştım. Şu an hepsini bir araya getirdim ve sizlerle paylaşmak istiyorum tekrardan:))) Öncelikle; İnceleme zahmetinde bulunup da değerli vakitlerini
Reklam
EN UZAK MESAFE: YALNIZLIK...
‘En uzak mesafe ne Afrika'dır, ne Çin, ne Hindistan, ne seyyareler, ne de yıldızlar geceleri ışıldayan... En uzak mesafe iki kafa arasındaki mesafedir birbirini anlamayan.....’ Herman Amato’ya ait olan ve Can Yücel’in Türkçeye çevirdiği bu dizeler bir öğüt gibidir aslında. Mesafelerin değil, bakış açılarının insanı yalnızlaştırdığını
"Mü'min bir insanın kalbinde şu başlıklar bir iman gereği olarak bulunmalıdır: Allah’ı sevmek, O'ndan korkmak, ihlas, tevekkül, tevbe, takva, sabır, şükür, umut, kendini muhasebe etme, nefsini kınama, şeytanın vesvesesine karşı direnç, zühd, imanda yakîn, Allah’a muhtaçlık hissi, tevazu, huşu, Allah’tan yardım umma, Allah’a sığınma, Allah’ı ve mahlukâtını tefekkür, hayâ, Allah için sevgi, Allah için buğz, rıza ve teslimiyet."
Gönlümüzü icraat-ı sübhaniyene karşı teslimiyet ve rıza hisleri ile doldur Allahım! Bizi olacakların zararlarından lütfunla muhafaza buyur Allahım!
İnancım budur !
Olan olmuştur, olacak olan da olmuştur. Beni ilgilendiren olandan öğrenmem, olacak olana da teslimiyet ve rıza göstermem.
Reklam
“Bağış denizi ve vefa hazinesidir bizim gönlümüz Teslimiyet ve rıza hazinesidir gönlümüz Feleğin çarkı değirmen gibi dönse de Gam yok, o değirmene çividir gönlümüz” | Ferîdüddin Attâr
Abdullah ibn-i Abbas radıyallahu anhüma Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: «Bir kulda beş haslet bulunmadıkça imanını kemâle erdirmiş olmaz: 1- Allah'a tevekkül. 2- Allah'a tevfîzi umur. 3- Allah'ın emrine teslimiyet. 4- Allah'ın kazasına rıza. 5- Allah'ın imtihanına sabır.»
Gönlümüzü icraat-ı sübhaniyene karşı teslimiyet ve rıza hisleri ile doldur Allahım! Bizi olacakların zararlarından lütfunla muhafaza buyur Allahım!
YAŞANANLAR VE BAKIŞ AÇISI
Realiteler, çoğu zaman insanoğlunun talep ve beklentilerine aykırı gelişir. İsteriz ve bekleriz ki işlerimiz her zaman yolunda gitsin, sağlıklı ve dinç kalabilelim, sevdiklerimizden hiç ayrılmayalım, huzur ve mutluluğumuz her daim devam etsin. Kısaca, dünyada cenneti yaşamayı arzularız. Ne var ki dünya zıtlıklar diyarıdır. İyi ile kötü, güzel ile
Reklam
Mü’minler, sadece Allah’ın kendileri için takdir ettiği şeylerin başlarına geleceğini bilirler ve O’na güvenip dayanırlar (Tevbe, 9/51). Dolayısıyla tevekkül, Müslümanların kadere olan inançlarının tabii bir sonucudur. Sebeplere sarılıp tedbirlere başvurarak tevekkül eden kimse, Allah’a kayıtsız şartsız teslim olmuş, kaderine razı olmuş kimsedir. Bu yönüyle tevekkülle teslimiyet arasında yakın bir bağ vardır. Kişinin üzerine düşeni yapmadan kadere rıza gösterdiğini ve teslimiyet içerisinde olduğunu söylemesi tevekkül değildir. Bundan dolayı kadere inanmak; tembellik, gerilik ve miskinlik demek olmadığı gibi, çalışma ve ilerlemeye mani de değildir. Çünkü her Müslüman olayların, ilahî düzenin ve kanunların çerçevesinde sebep sonuç ilişkisi içerisinde olup bittiğinin bilincindedir. Yani tohum ekilmeden ürün elde edilemez. İlaç kullanılmadan tedavi olunmaz. Salih ameller işlenmedikçe Allah’ın rızası kazanılmaz ve dolayısıyla cennete girilmez. Mü’minin yapması gereken şey; bütün işlerinde Allah’a teslim olmak, O’nun vekilliğini kabul etmek, işlerinin sonucu hakkında hiçbir endişeye kapılmadan O’na sınırsız bir şekilde güvenmek ve dayanmaktır. Alıntıdır..
Resûlullah Efendimiz (s.a.v.) buyurdular: “Muhakkak mükafâtın büyüklüğü, belânın büyüklüğü ile mütenâsiptir. Allâhü Teâlâ, bir topluluğu sevdiği zaman, onları (belâ ve musîbetle) imtihan eder. Kim rıza ve teslimiyet gösterirse Allâhü Teâlâ ondan razı olur; kim de razı olmazsa Allâhü Teâlâ da ondan râzı olmaz.” (Sünen-i Tirmizî)
“İmanın zirvesine, şu dört huyla yücelinir. Nefsi üzerine ağır gelen ilâhî hükümlere sabretmek; rıza göstererek, itiraz etmemek; her ne hâlde olursa olsun, insanların övgü ve sövgülerine kulak asmayarak, kâmil ahlâk ile Allah aşkı için fiil ve amellerini yerine getirmek; daima teslîmiyette durarak zuhûrata itaat etmektir.” Hazreti
"Zahmet Olmadan Rahmet Olmaz"
İlâhî bir imtihan âleminde yaşıyoruz. Cenâb-ı Hak biz kullarını kimi zaman hayırla kimi zaman şerle, bazen varlıkla bazen yoklukla deniyor, îman ve kulluktaki sadâkatimizi test ediyor. Âyet-i kerîmede de; “Şüphesiz Biz ona (insana, doğru) yolu gösterdik. İster şükredici olsun ister nankör!” (el-İnsân, 3) buyuruyor. Yani dünya hayatı; kimin Rabbine hamd, şükür, rızâ, itaat ve teslîmiyet göstereceğinin, kimin de şikâyet, isyan ve nankörlükte bulunacağının tespit edildiği bir imtihan faslından ibârettir. osmannuritopbas.com/14-temmuz-2023....
127 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.