Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Devlet okullarında verilen eğitim, insanları şekillendirerek kuklalara çevirmeye yarayan bir silahtır. Devletin verdiği eğitimde, insanlar iktidardakilere (iktidarda ister soylular ister kral, ister papazlar, isterse toplum olsun)benzetilmeye çalışılır, alınan eğitim ne kadar güçlüyse, kişi iktidardakilere fikirsel ve bedensel olarak o kadar benzer.
Sayfa 111 - Kapra Yayıncılık
Demokrasisini Cinsiyeti
Batılı sosyalistlerin;öcü saydıkları arasında sermaye iktidarının yerini otoriter devlet aldı.John Keane sos yalizmi “sivil toplum ile devlet arasın daki ayrımın demokratik bir şekilde korunması olarak tanımlıyor.Radikal ve sosyalist gelenekler için çok büyük bir değişimdir.Ama demokra rasiye ilişkin düşüncelerimi daha ileri götüremez.
Sayfa 27 - MetisKitabı okuyor
Reklam
Hz. Ali, gittikçe ateşli tepkiler veren isyancıların hilafete zarar vermelerinden çekinerek, oğullarını Hz. Osman'a gönderdi. Ancak başkaldırı esnasında kendilerine direnen ve Evlâd-ı Resül'ü bile yaralayan isyancılar, sonunda halifeyi şehit ettiler. Devlet ve toplum adım adım kargaşaya sürükleniyorken Hz. Ali öne çıktı ve halife seçildi. İlk iş olarak merkezin yardım emrine uymayan ve haklarında zaten birçok şikâyet bulunan valileri azletti. Muaviye bu kararı tanımadığını bildirdi. Alenen hilafete talip olmayı erken bulduğundan, Şehit Halife Affan oğlu Osman'ın kanını talep etmekle yetindi. Ona göre Hz. Ali suçlu suçsuz ayırt etmeden Medine'deki herkesi tutuklayıp sabık halifenin katillerini ortaya çıkarmalı ve infaz için kendisine teslim etmeliydi. Ancak meşru ve mevcut halife Hz. İmam Ali, masum insanların mağdur edilmemesi için adil yargılama sürecinden taviz vermeyecekti. Bu ilkeli duruşu bile, "Ali katilleri koruyor" propagandasına çeviren Muaviye ve diğer valiler, merkeze karşı ordu toplamaya başladılar.
Devlet ve birey dediğimiz zaman, bu sözcüklerin soyut anlamı değil; tek gerçek olan “toplumsal insan"ı, yani toplum içinde yaşayan bireyleri dilemek istiyoruz. İşte bu insanın, iki türlü çıkarları vardır. Bu çıkarlardan bir bölümü kişiseldir, diğer bölümü ise ortaktır. Toplumun yaşamını koruyan bu ortak çıkarlardır.
Sayfa 120Kitabı okudu
"Henüz milliyet duygusunu duymayarak, sadece ümmet vicdanına, ümmet şuuruna malik bir toplum ancak ortaçağlı bir varlıktır. Böyle bir varlık içinde serbest düşüncenin yeri yoktur ki arada çağdaş anlamda bilim var olabilsin... Birkaç yıl öncesine gelinceye kadar şeyhülislamlık teşkilatı karşısında serbest düşünmeye ve serbest düşünceleri açıklamaya imkan var mıydı?.. Türk milleti ancak kendi milliyetini idrak ettikten sonradır ki egemenliğini kendi eline aldı ve milliyet esaslarına dayanan bir milli devlet kurmayı başardı. Memlekette çağdaş bilimin gelişmesi ve ilerlemesi ancak bundan sonra mümkün olabilecektir. ''
Sayfa 290 - 8 Kasım 1927 Hayat Dergisi, Fuat KöprülüKitabı okuyor
İnsanlık Tarihinin En Büyük Suçu
Toplum ve sorunlarından kopmuş toplumdan gizli saklı niyetleri peşinde devlet yönettiklerini sananlar ipin ucununun kaçtığının farkında bile değiller. Bu ülke sadece saraydan ibaret değildir. Üç beş siyasi parti liderinin bir kaç sermaye sahibinin kararları ile yok edilebilecek bir devlet ve ulus değildir. Herkes şapkasını önüne koyacak. Anayasaya uymuyor ise Anayasa uymayana Anayasa uydurulur insanlık tarihinin en büyük suçudur. Önder Karaçay
Reklam
Dolayısıyla Platon'a göre demokratik kitle çocuksudur, onu temsil eden yöneticiler de demogogtur ve ahlaksızdır, iktidarlarının onayını "halk"tan almak için onu sözleri ile pohpohlarlar.
Küçük burjuva; uzun yıllar sürecinde oluşmuş düşünce ve alışkanlıkların dar çemberi içinde sıkışıp kalmış, bu çemberlerin dışına çıkamayıp, kurulu makine gibi düşünen bir varlıktır. Ailenin, okulun, kilisenin, "insaniyetçi" edebiyatın etkisi, "kanunların ruhu", burjuva "gelenekleri" denilen bütün şeylerin etkisi küçük burjuvaların kafalarında bir saatin çarklarına benzer. Küçük burjuva düşüncelerinin küçük çarklarını, küçük burjuvanın rahatına düşkünlüğünü harekete getiren bir zemberek, pek karmaşık olmayan bir cihaz yaratır. Küçük burjuvaların bütün duaları belagat niteliklerini hiç kaybetmeyen şu kelimelerden ibarettir: "Tanrım, bize acı!" Bu dua biraz daha yetiştirilip, devlet ve toplum karşısında bir hak ve istek olarak ifade edilecek olursa, şu şekli alır : "Beni rahat bırakın, dilediğim gibi yaşayayım."
YEREL DİKTATÖRLÜĞÜN, KÜRESEL EGEMENLİĞE TESLİM OLUŞU...
27 Mayıs, Kemalizm'in NATO ile bütünleşme hareketidir. Bundan önce Kemalizm, açık ve gizli bir diktatörlüktü. Özellikle II. Dünya Savaşından sonraki modern Batı ile bütünleşme, ona teslim olma fırsatını bulamamıştı. Bu bütünleşme hareketine Kemalizm adına Demokratlar girişmiş, ama onlar da tam başarılı olamamış, Washington'dan yüz geri
Bürokrasi ve sürekli ordu, burjuva toplumunun gövdesinden 'asalak'lardir; bunlar, burjuva toplumun iç celiskilerinin yarattığı, ama bu toplumun tüm yaşamsal gözeneklerini "tıkayan" asalaklardir.
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.