311 syf.
7/10 puan verdi
Kurtuluş Savaşı yıllarında İstanbul'da toplumsal hayattan kareler sunuyor bu eser bize.İstanbul sosyetisinde işgal devletlerinin yaşam tarzına uyum sağlayan ve kokuşmuş ilişkiler içinde yer alan bir avuç İstanbullu ve İşgal devletleri (özellikle de İngiliz) subayları arasında geçen olaylar dizisi ekseninde devam ediyor.Olaylar işgalden ve ortamdan muzdarip Necdet ve nişanısı ve aynı zamanda akrabası olan Leyla çevresinde yoğunlaşıyor.Necdet'in aksine Leyla düşüncesizce davranan ve İngiliz hayranlığı taşıyan ,hatta İngiliz Subaylarının çevresine karışmakta sakınca görmeyen birisi.Necdet ise bu çevre içinde olmaktan oldukça rahatsız olmasına rağmen Leyla'ya duyduğu sevgi sebebiyle bir bocalama içinde. İşgal yılları içinde yaşanan bu karmaşa ve çürümüşlük üzerinde durulmuş ve rüzgarın esiş yönüne göre yer değiştirenlere de değinilmiş .Kurtuluş savaşı yıllarını anlatan güzel bir eser.Ancak yer yer kullanılan eski kelimelerin olması okuyuş hızını etkileyebilir.
Sodom ve Gomore
Sodom ve GomoreYakup Kadri Karaosmanoğlu · İletişim Yayınları · 20154,945 okunma
1724 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
27 günde okudu
Sefïller
Victor Hugo'nun ölümsüz eserini birkaç ay önce almıştım, ancak yeni okuma fırsatım oldu. 2021 yılını böylece Sefiller ile bitirmiş olalım. Kitaba gelince : Büyük yazar Victor Hugo, Sefil insanların dünyasını olayın baş kahramanı Jean valjean üzerinden anlatırken; dönemin yoksulluğunu, sınıf ayrımı, umutsuzluk, hırs, nefret, intikam,
Sefiller (2 Cilt Takım)
Sefiller (2 Cilt Takım)Victor Hugo · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202488,2bin okunma
Reklam
Okul sınıfları erkek ya da kadın öğretmenleri tarafından müzede dolaştırılır, bu, öğrenciler üzerinde yıkıcı bir etki yapar, çünkü öğretmenler Sanat Tarihi Müzesi'ne yapılan bu ziyaretlerde öğrencilerdeki resme ve onun yaratıcılarına karşı duyulan her duyarlılığı akıl hocalığı kısıtlılıklarıyla boğarlar. Genellikle ahmak oldukları için kendilerine
"Öğretmenler daha ilkokulda öğrencilerin sanat zevkini mahvederler, öğrencilerden sanatı henüz başlangıçta söküp atarlar, onlara sanatı ve özellikle de müziği açıklayıp müziğin yaşam sevincine dönüşmesini sağlayacakları yerde. Zaten öğretmenler yalnızca sanatla ilgili olarak engelleyici ve yok edici değildirler, öğretmenler zaten her anlamda
Başka milletlerin topraklarını işgal eden kumandanlardan niçin bu kadar saygıyla bahsedildiğini anlayamıyorum. Büyük İskender, Anibal, Scipion, Sezar, Charlemagne, Napolyon ve daha bunlar gibi binlerce kumandan, başka halkların topraklarını işgal etmekten başka ne yapmışlardır? Gerçi bu işgaller sonucunda büyük devletler kuruluyor; ama sayısız insan da zorluklardan, açlıktan ölüyor. Milyonlarca insan cahil kalıyor. Her yerde ahlaksızlık, hırsızlık, sefalet, çatışmalar, toplumsal nefret artıyor, herkes kabalaşıyor. Baba serveti veya okul diplomaları sayesinde halkın yuvarlandığı çürümüşlük, yozluk bataklığında kurutulmuş, sağlam zemine basabilmiş olanlardan hiç kimse, milyonlarca halktan birini bile karanlıktan kurtarmak amacıyla parmağını oynatmıyor. Bunlar cahil, sarhoş, aç halktan oluşan büyük devletin, bataklık üzerine taşlardan yapılmış yüksek kalelerden farksız olduğunu görmek istemiyorlar.
Sayfa 81 - JarvinenKitabı okudu
Öyle bir toplumsal duyarlılık ki, var gibi ama yok. Öyle bir toplumsal çürümüşlük ki, yok gibi ama var. Varlık ve hiçlik arasında gidip gelmiyor mu insanlar?
Sayfa 155
Reklam
44 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.