Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Öğretmenler daha ilkokulda öğrencilerin sanat zevkini mahvederler, öğrencilerden sanatı henüz başlangıçta söküp atarlar, onlara sanatı ve özellikle de müziği açıklayıp müziğin yaşam sevincine dönüşmesini sağlayacakları yerde. Zaten öğretmenler yalnızca sanatla ilgili olarak engelleyici ve yok edici değildirler, öğretmenler zaten her anlamda
Başka milletlerin topraklarını işgal eden kumandanlardan niçin bu kadar saygıyla bahsedildiğini anlayamıyorum. Büyük İskender, Anibal, Scipion, Sezar, Charlemagne, Napolyon ve daha bunlar gibi binlerce kumandan, başka halkların topraklarını işgal etmekten başka ne yapmışlardır? Gerçi bu işgaller sonucunda büyük devletler kuruluyor; ama sayısız insan da zorluklardan, açlıktan ölüyor. Milyonlarca insan cahil kalıyor. Her yerde ahlaksızlık, hırsızlık, sefalet, çatışmalar, toplumsal nefret artıyor, herkes kabalaşıyor. Baba serveti veya okul diplomaları sayesinde halkın yuvarlandığı çürümüşlük, yozluk bataklığında kurutulmuş, sağlam zemine basabilmiş olanlardan hiç kimse, milyonlarca halktan birini bile karanlıktan kurtarmak amacıyla parmağını oynatmıyor. Bunlar cahil, sarhoş, aç halktan oluşan büyük devletin, bataklık üzerine taşlardan yapılmış yüksek kalelerden farksız olduğunu görmek istemiyorlar.
Sayfa 81 - JarvinenKitabı okudu
Reklam
Öyle bir toplumsal duyarlılık ki, var gibi ama yok. Öyle bir toplumsal çürümüşlük ki, yok gibi ama var. Varlık ve hiçlik arasında gidip gelmiyor mu insanlar?
Sayfa 155
Türkiye'nin, içinde çırpındığı tuzaklarda geçen son yılların olayları, bir de bu açıdan ele alınıp incelenmelidir. Önceleri, sağcı-solcu ya da faşist-komünist ikileminin yarattığı kamplaşma, alevi- sünni çatışmalarının, 1980'lerden sonra da Kürt-Türk ayrımcılığına varan çatışmaların kaosu; günümüzde Cumhuriyetçi-Osmanlıcı, 1.Cumhuriyetçi 2.Cumhuriyetçi, laik-antilaik ikilemi ile yeni bir toplumsal parçalanmaya yöneliş... Türkiye eğer, bu geçmiş yarım yüzyılı, bir toplum ve tarih bilinciyle inceleyip nedenlerini araştırmazsa; bunalımlar çürümüşlük, bilinmelidir.
100 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
İnce bir kitap ama tam bir baş yapıt. Ikinci okumam sanırım birdaha yeniden okurum. İlk okumamda ne çok zorlanmıştım geri dönüp durmuştum kahramanları anlamak için. Gerçek mi hayal mi? Yaşayanlar mı yoksa ölüler mı konuşuyor ? bugün mü dün mü ? derken büyülü gerçekçiliğin çok iyi bir örneğini okuyorsunuz . Latin amerika edebiyatının bu yönünü
Pedro Páramo
Pedro PáramoJuan Rulfo · Yapı Kredi Yayınları · 20051,290 okunma
400 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
“İnsanın kendisi kötü iken, kötülüğü nasıl düzeltebilir?” Eser, bir mesele yüzünden vicdan azabı çeken roman kahramanının kendi varoluşunu sorgulamasını, kendiyle hesaplaşmasını ve vicdanın sesini de dinleyerek değişimini bir anlamda yeniden dirilmesini anlatıyor. Yazar, bu hesaplaşmayı ele alırken,insan,aile,Rus toplumunun
Diriliş
DirilişLev Tolstoy · İskele Yayıncılık · 200517,4bin okunma
Reklam
412 syf.
9/10 puan verdi
"Sözü eyleme dönüştürmek isteyenler vardık. Çok azdık."
Şuan bu sitede Dursun Akçam'ın okunma sayısı "44" Söz eyleme nasıl dökülür? Şair Ergin Günçe'nin bir cümlesi var: "Bildiri olup dağılmalı insan büyüyünce" evet dağıldık ama bildiri olarak değil değerlerden, mücadeleden, okuma eyleminden, gerçek yazarlardan uzaklara doğru dağıldık. Merkezde kalan bir avuç insanı da Dursun Akçam
Kanlı Derenin Kurtları
Kanlı Derenin KurtlarıDursun Akçam · May Yayınları · 197442 okunma
470 syf.
7/10 puan verdi
·
8 günde okudu
toplumun en küçük yapı taşı ailenin çürümüşlüğü ile ailenin en büyük yapısı toplumun çürümüşlüğünün aynılığını anlatan bir roman. tutunamayanların, tutunmayı istemeyenlerin romanı, ailenin riyakarlığının, çocukları çeşitli şekillerde istismarının toplumun riyakarlığına, tacizlerine, tecavüzlerine kadar nasıl uzandığının romanı. bazı kesimlerin nasıl omurgasız olduğu, şartlara göre nasıl renk değiştirdiği bir Türkiye gerçeği olarak anlatılıyor. en dinci, en ahlaklı geçinenlerin en ahlaksız olduğunu- zaten bildiğimiz bir gerçek olarak- tekrar tekrar gösteriyor Ayfer Tunç. adı olmayan "bir kadın" kahraman, bir adı yok çünkü bu herhangi biri olabilir, herhangi birimiz... bir tek Ali'ye kanım ısınmadı bir türlü. belki de ıssız / kaybeden adamı oynayanlara karşı aldığım tavırdan, belki de Ali 'nin hayatın anlamını arayıp bulamamasının, aylak adamlığının inandırıcı gelmemesinden. kitabı bitirdiğinde hiç de yabancı olmayan ailevi, siyasi, toplumsal, ahlaksal çürümüşlük hikayelerden sadece biri ile tanıştığını düşüneceksin çünkü bu çürümüşlük Türkiye'nin bir gerçeği ve hiçbirimiz yabancı değiliz bu çürümüşlüklere. maalesef.
Yeşil Peri Gecesi
Yeşil Peri GecesiAyfer Tunç · Can Yayınları · 20147,3bin okunma
Başka milletlerin topraklarını işgal eden kumandanlardan niçin bu kadar saygıyla bahsedildiğini anlayamıyorum.Büyük İskender,Anibal,Scipion,Sezar,Charlemagne,Napolyon ve daha bunlar gibi binlerce kumandan,başka halkların topraklarını işgalden başka ne yapmışlar? Gerçi bu işgaller sonucunda büyük devletler kuruluyor,ama sayısız insan da zorluklardan,açlıktan ölüyor.Milyonlarca insan cahil kalıyor.Her yerde ahlaksızlık,hırsızlık,sefalet,çatışmalar,toplumsal nefret artıyor,herkes kabalaşıyor.Baba serveti veya okul diplomaları sayesinde,halkın yuvarlandığı çürümüşlük,yozluk bataklığından kurtulmuş,sağlam zemine basabilmiş olanlardan hiç kimse,milyonlarca halkın birini bile karanlıklardan kurtarmak amacıyla parmağını oynatmıyor.Bunlar cahil,sarhoş,aç halktan oluşan büyük devletin,bataklık üzerine taşlardan yapılmış yüksek kalelerden farksız olduğunu görmek istemiyorlar.
53 öğeden 31 ile 40 arasındakiler gösteriliyor.