Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Toplumun hakkı sultanın hakkından önce gelir. Önemli olan sultanın zenginliği değil halkın tok olmasıdır. -Kutadgu Bilig
Mobbing Bank Diyor ki;
Yaşam Kalite Düzeyimiz Nasıl Artabilir? Yaşam kalite düzeyimizin artabilmesi için ilk önce ortadoğu ve batı sömürge zihniyetinden uzaklaşmamız gerekir. Yirmi yıldır dinci siyasi ideolojik bataklık ülkemizi böyle bir felakete batının ülkemiz üzerinde bir asır önce ki planlarına hazırlık amaçlı bir çabaya dönüşmesine yol açtı. Bir asırlık
Reklam
Benim âmentüm, bir nesil âmentüsüdür. Tek kişiye ait olmanın derinliği yanında, toplumun koro sesi gibi çoğul, çok yanlı bir yaygınlık özelliği de vardır. Bir orman sesidir neslimin âmentüsü. Bir orkestra zenginliği ile yüklü, anlamca ve eylemce.
Bir toplumun en büyük zenginliği şüphesiz ki o toplumu meydana getiren fertlerin ahlaki değerleridir. Bu değerler, toplumun omurgası niteliğindedir ve her birimizin hayatını doğrudan etkiler.
Kendi masasını tutabilen toplumun en zen­ginleri dışındaki herkes açık durak yerlerinde yemek zorundaydı. Çünkü gıda üretimi toplumun çoğalma hızına zor yetişmekteydi ve hammadelerdeki fiyat ar­tışı ancak yemeklerin hazırlanma masraflarının gıda kooperatifleri sayesinde asgari dereceye düşürülme­siyle dengelenebiliyordu. Yemeklerin kalitesi ve zen­ginliği bu durumdan faydalansa da mekan aşırı kala­balık sebebiyle aile bağları ve şiirsellik bakımından kaybediyordu. Bazı kötümser kişiler geleneklerin ve kültürün sonunu öngörseler de bu hep olan bir şeydi ve önyargısız kimselerin itiraf edeceği gibi belli ilginç çelişkilere rağmen insanlık henüz geleneksel özgür­lükler ve genel mutluluk konularında eşit yüksekliğe varmamıştı.
“Düşünsel zenginlik taşıyan konuşmalar ya da düşünceler, yalnızca düşünsel zenginliği olan topluma aittirler: Sıradan toplumda bunlardan âdeta nefret edilir; çünkü sıradan toplumun hoşuna gitmek için kesinlikle sığ ve bön olmak gereklidir.”
Sayfa 132 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Bugünkü modern kapitalist toplumun bütün zenginliği, ilkel sermaye ile birikim sermayesinin hem köle ve sömürge emeği üzerinden hem de işçilerin- kapsamlı bir kavram olmakla birlikte- artı emeğinden elde edilen gelire dayanır. Üst sınıflara tırmanma çabası, zengin olmak için türlü yollara başvuran, maaş alan beyaz yakalılar vb gibi tüm hiyerarşik sınıf klikleri, ilksel sermayenin köle emeğiyle gelişip bugüne kadar gelmiştir. Özcesi, tüm uygarlık köle emeğinin ekmeğini sömürerek bugüne kadar gelmiştir. Zengin olmayı “ahlaki” bir zemine dayandırmak, tastamam tarihten bihaber olmaktır. İngiltere’de ortaya çıkıp gelişen burjuva-buharlı makine çağının zenginliği ilkel birikim sermayesine dayanmakla birlikte, çocuk ve kadın işçilerin 16 saat çalıştırılıp köle gibi pazarlanmasıyla büyümüştür. Büyük bir servetin arkasında daima büyük bir hırsızlık yatar, demişti Balzac. Uygarlık, hırsızlık, sömürü ve katliam çağıdır öte taraftan. Gelişim denilen şey, mezarlarda yatan ezilmiş sınıf ve toplulukların, kölelerin emeği üzerinde gelişmiştir. Nietzsche, Yunanlıların Trajik Çağında Felsefe adlı metninde, Antik Yunan toplumunun zenginliğini- Apolloncu zenginliğini- köle emeğine dayandırır. Ne var ki o da bir sınıfın çıkarını gözeterek köleliği zorunlu bir uğrak olarak görür. Çünkü karşılığında sanat ve zengin bir kültür oluşturmuştur. Nietzsche de yalnızca bir filozof değildi, yukarıda ifade ettiğim sömürüyü gayet meşru ve yüce gayeler için eşsiz bulmuştur.
Samle Çağla yazdı... MEHMET BİNBOĞA’NIN, “ŞİİRKENT'İN NARÇİÇEĞİ” ADLI ROMANI HAKKINDA BİR İNCELEME DENEMESİ...Samle Çağla Mehmet Binboğa'nın geçen yıl birinci cildi yayımlanan "Efelya" seri romanının ikinci cildi, "Şiirkent'in Narçiçeği" adıyla İzan Yayınlarından çıktı. Kitabın kapak dizaynı, Efelya'da
.... LİBERAL AHLAKIN ELEŞTİRİSİ Liberalizm, en genel tanımıyla: bireyselliği, kişisel özgürlükleri, serbest alım-satımı destekleyen, devlet otoritesini olabildiğince azaltan, bireysel tatmin ve karı olabildiğince arttırmayı hedefleyen felsefi düşünce akımıdır. Sadece felsefi görüş demekten hoşlanmıyorum aslında. Liberal düşünce siyasi ve ekonomi
Kazanırken neyi kaybettin?
Yalnızca, ilerdeki bir hedef için yaşamak, sığ bir şeydir. Yaşamı dağın tepesi değil, eğimleri ayakta tutar. Her şeyin büyüdüğü yerdir burası. Zen ve Motosiklet Bakım Sanatı, Robert M. Pirsig Sosyal medya paylaşımlarında denk geldiğim bir şaka var: Antik felsefe “Ben kimim?” sorusuyla başladı, insanların yaygın kişilik sorunu yaşadığı
Reklam
Benim âmentüm, bir nesil âmentüsüdür. Tek kişiye ait olmanın derinliği yanında, toplumun koro sesi gibi çoğul, çok yanlı bir yaygınlık özelliği de vardır. Bir orman sesidir neslimin âmentüsü. Bir orkestra zenginliği ile yüklü, anlamca ve eylemce. Sadece bir mutlu inanç metni değil, bir iş, eser, tarih örme, coğrafyaya hakikat rölyeflerini verme kavgasıdır da. Âmentüm, kana işleyen, kana kırmızı rengini veren demir gibi kanın içinde ışıldayan bir tomurcuklanmadır.
Seçkin diye adlandırılan toplum övemeyeceğimiz yada sevemeyeceğimiz insanları bize sunma zararının yanı sıra; doğamıza uygun, kendimiz gibi olmamıza da izin vermez; daha çok ötekilere uyum sağlama uğruna, büzülmeye ya da hatta kendimizi deforme etmeye zorlar.Düşünsel zenginlik taşıyan konuşmalar ya da düşünceler yalnızca düşünsel zenginliği olan topluma aittirler. Sıradan toplumda bunlardan adeta nefret edilir; çünkü sıradan toplumun hoşuna gitmek için kesinlikle sığ ve bön olmak gereklidir. Bu yüzden böylesi toplumlarda kendi kendimizi ağır bir biçimde yadsıyarak, kendimizi ötekilere benzetmek için benliğimizin dörtte üçünden vazgeçmemiz gerekir.
İnsanoğlunun Yaptığı Siyaset = Şeytan Oyuncağı
Hep derim, kusurlu bir varlık olan insanın yaptığı siyasette kusurlu olur. Haberlere her baktığımda siyasete olan nefretim artıyor. Siyasiler için birbirini öldürenden tutunda boşanan çiflere kadar bir kaos hakim. Eminim ki siyasiler toplumdaki bu kaosu gördüklerinde üzüleceklerine daha da keyif alıyorlardır. Kendilerine sorsan toplumun refahı, zenginliği için çalışıyoruz derler. Yalan efendim yalan. Velhasılıkelam beni ay tenlimden ayıran da siyasetten başkası değildi. :(
456 syf.
·
Puan vermedi
2017 yılında yayımlanan Arafta, Georges Saunders'ın ilk ve tek romanıymış. Yazardan daha önce, Aralığın Onu, Phil'in Dehşet Verici Kısa Saltanatı adlı öykü kitaplarını okumuştum. Phil'in Dehşet Verici Kısa Saltanatı'nı çok sevmiş, Aralığın Onu'nu sevmemiştim. Kısacası Saunders deneyimim olmuştu daha önce de. Romanın
Arafta
AraftaGeorge Saunders · DeliDolu Yayınları · 2017367 okunma
136 syf.
·
Puan vermedi
·
4 saatte okudu
İmam osurursa cemaat s.çar.
Herkes bir gün celladına dönüşür. Görkemli kıyafetlerle çıkılan sahne, boş bir tiyatro; parıltılı sözlerle doldurulan kelimeler, içi boş bir kitap; görkemli yapılar, içi karanlık bir kafes. Adı dünya. Nam-ı diğer ölüm gemisi. Kral Agustus'un yönetimi, halkı sömürme ve baskı altında tutma üzerine kurulmuş bir iktidar rejimidir. Kendi
Lazarus
LazarusLeonid Andreyev · Sesle Kitap · 2012105 okunma
789 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.