Dünyada birbiriyle hiç iletişimi olmayan birçok kültürün, çareyi ve umudu havaya, gücü ve kederi toprağa, saflığı ve şifayı suya yöneltmesi tesadüf olamaz elbette. Ayrıca bir de ateş var ki tutku ve cehennem, ışık ve güneş de onda gizli...
Beyaz Ölüm Kuşları
Sonra bir gün anneler de ölür
Böcekler ve kertenkeleler ölür
Boşalır suyu havuzun kum seddi yıkılınca
Sivrisinekler ve kağıttan kayıklar ölür
Sonra o gün çocuklar da ölür
Biz hepimiz önce küçük bir çocuktuk
Dünya da birbiriyle hiç bir iletişimi olmayan kültürün, çareyi ve umudu havaya, gücü ve kederi toprağa, saflığı ve şifayı suya yöneltmesi tesadüf olamaz elbette. Ayrıca bir de ateş var ki tutku ve cehennem, ışık ve güneş de onda gizli.
Baştan söyleyeyim, uzun bir inceleme olacak. Zaten böyle bir kitaba da kısası yaraşmazdı. Zira incelenecek o kadar nokta, söylenecek o kadar şey var ki...
Totaliter: Hak ve özgürlüklerin baskı altında olduğu demokratik olmayan devlet düzeni. Bu kelimeyi ilk olarak ilkokuldaki Sosyal Bilgiler kitabında Atatürk'ün
bir konuşmasında okumuştum.
I
O zamanlar gökyüzü biçilmiş buğday kokardı
Çiğnenmiş üzüm, mısır püskülü, bostan yaprağı
Toprak kokardı insan emeğiyle yoğrulmuş.
Rüzgâr serin sesli konuğuydu evlerin
Bulutlardan ağaçlardan saçlardan süzülen
Bir dirim duygusuyla doldururdu odaları
Yağmur ikinci adıydı akşamların
Günün yorgunluğu üzerine dökülen
Bir düş inceliğinde