• Amerika'da, Japon fabrikalarının büyük çoğunluğunda olduğu gibi, her çalışma alanına yalnızca tek bir görev düşüyordu: örneğin bir tornacı, yalnızca tornada çalışıyordu. Bu durumun atölyelerin "coğrafyalarına" ilişkin sonuçları da oluyordu, örneğin tesislerin yerleşiminde 1oo torna aynı alana kuruluyordu. Torna işlemleri bittiğinde, parçalar toplanıp bir sonraki işlemin yapılacağı makinaya, örneğin matkaba götürülüyordu. Bu aşama da sona erdiğinde, bir sonraki işlemi gerçekleştirmek için, çalışılan parçalar toparlanıp freze alanına taşınıyordu.
Reklam
Ben dünyaya doğru yürümekle meşhurum Kökten dallara yürüyen sular gibi Yürürüm kömür ocaklarına, çapalanan tütüne Yürürüm hüzün ve ağrılar çarelenir Dağların esmer ve yaban telaşından kurtula diye Torna tezgahlarında demir. Yürürüm çünkü ölümdür yürünülmeyen Yürürüm yürüyüşümdür yeryüzünün halleri Kanla dolar pazuları tarladakinin Hızar gürültüsü içinde türkülenir bir öteki Gökleri göğsümden aşırtarak yürürüm Yağlı kasketimin kıyısında nar çiçekleri.
Sayfa 115 - Tiyo Yayınları 36. Baskı 2017Kitabı okudu
• Amerika'da, Japon fabrikalarının büyük çoğunluğunda olduğu gibi, her çalışma alanına yalnızca tek bir görev düşüyordu: örneğin bir tornacı, yalnızca tornada çalışıyordu. Bu durumun atölyelerin "coğrafyalarına" ilişkin sonuçları da oluyordu, örneğin tesislerin yerleşiminde 1oo torna aynı alana kuru ¬luyordu. Torna işlemleri bittiğinde, parçalar toplanıp bir sonra¬ ki işlemin yapılacağı makinaya, örneğin matkaba götürülüyor¬du . Bu aşama da sona erdiğinde , bir sonraki işlemi gerçekleştirmek için, çalışılan parçalar toparlanıp freze alanına taşınıyordu.
1971'de gittik Almanya'ya. Düsseldorf'ta bir torna-freze fabrikasında çalışmaya başladım. İlk yıllar bize karşı davranışlarında anormallik yoktu. Sonra yavaş yavaş bir yabancılaşma başladı Türkler Almanlar arasında. Ülkelerindeki işsizlik arttıkça, işsizliğe bizim sepeb olduğumuzu düşünmeye başladılar. İş bulamama, kötü muamele canımıza tak dedi. Dönmekten başka bir çözüm yolu göremedim,dönüyorum. -Nazım Kurt
Öğrenme merkezleri sanat çalışmasına hazırlık yapmaya yarayan bütün becerileri geliştiriyordu: şarkı söyleme, ölçü, dans eğitimi, fırça, keski, bıçak, torna vb. kullanımı. Hepsi çok pragmatikti: çocuklar görmeyi, duymayı, hareket etmeyi, tutmayı öğreniyorlardı. Sanatlar ve zanaatlar arasında hiç bir ayrım gözetilmiyordu; sanatın yaşamda bir yeri olduğu düşünülmüyor, tıpkı konuşma gibi, yaşamın temel yöntemlerinden biri olarak görülüyordu.
Sayfa 149Kitabı okudu
Reklam
Geri116
170 öğeden 161 ile 170 arasındakiler gösteriliyor.