Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
“Dünün içinde biraz yarın vardı,yarının içinde de biraz dün…Ardı arkası gelmeyen,cümlelerin önünü kesmeyen,noktalar vardı—altlı üstlü ve de arka arkaya.Bir de kahkahalar!Bir de kahkahalar vardı,tıpkı ağıtlar gibi aynı sessizlikle biten.Sonra ölüm,ölümün de doğumun da sonunda aynı geceydi yine bekleyen.Nerede ne kadar beklediğinle,bekleyebildiğinle,alakalıydı çoğu şey.Her kalabalığın sonu ıssızlıktı mesela;her heyecanın sonu bıkkınlık,her bulutun sonu çamur,her denizin sonu kum,her taşın sonu toz,her yıldızın sonu karanlık,her doğumun sonu mezar,her mezarın sonu bahar,her baharın sonu kış,her kışın sonu binlerce kuş,solucan,kelebek,tomar tomar adı unutulmuş çiçek…”
Sayfa 388Kitabı okudu
İç dünyamdaki görünüm kırıyordu kolumu kanadımı. Bütün geçmişim geçiyordu gözümün önünden, bir ruh perişanlığı görünümü, vahasız bir çöl. Soğuğa dayanamayan bir çöl demek daha doğru olur. Bir ufuktan ötekine, kapağın şu kenarları, hiçbir şey yok, bir çiçek bile, kimi yerde kupkuru toprak, kimi yerde toz, kimi yerde çamur. Benim suçum mu bu? Yalnız
Sayfa 83 - Yapı Kredi Yayınları, Çevirmen: Bertan Onaran, 2. Baskı, Nisan 2022
Reklam
Dostoyevski, Puşkin, Çehov, Gorki
_Lev Tolstoy_ _Öyle horozlar vardır ki, öttükleri için, güneşin doğduğunu sanırlar. _İnsanları yalan söylеdiklеrindе dinlеmеyi sеvеrim. Çünkü, olmak istеdiklеri ama olamadıkları insanları anlatırlar. _Hayat bizi dört işlеmlе sınar. Gеrçеklеrlе çarpar, ayrılıklarla bölеr, insanlıktan çıkarır vе sonunda topla kеndini dеr. _Bozuk para, insanın
Pollyanna’ya Mektuplar I. Sevgili Pollyanna, Sen bu mektubu okurken Soğuk bir doğu sokağında, Acılarla yüklü bir faytonla dolaşıyor olacağım Atların boynunda ziller ve pembe orlondan püsküller Şaklayan kırbaç ve gıcırdayan tekerlekler. Kömürümüz bitti tam kışın ortasında Toz hatıra ve talaş bastık sobaya Üşüse böyle yapardı mutlaka hazreti İsa
"Dünün içinde biraz yarın vardı, yarının içinde de biraz dün.. Ardı arkası gelmeyen, cümlelerin önünü kesmeyen noktalar vardı, -altlı üstlü ve de arka arkaya. Bir de kahkahalar! Bir de kahkahalar vardı, tıpkı ağıtlar gibi aynı sessizlikle biten. Sonra ölüm, ölümün de doğumun da sonunda aynı geceydi yine bekleyen. Nerede ne kadar beklediğinle, bekleyebildiğinle alakalıydı çoğu şey. Her kalabalığın sonu ıssızlıktı mesela; her heyecanın sonu bıkkınlık, her bulutun sonu çamur, her denizin sonu kum, her taşın sonu toz, her yıldızın sonu karanlık, her doğumun sonu mezar, her mezarın sonu bahar, her baharın sonu kış, her kışın sonu binlerce kuş, solucan, kelebek, tomar tomar adı unutulmuş çiçek..."
Sayfa 388 - Yapı Kredi Yayınları
Pollyanna’ya Son Mektup
I. Sevgili Pollyanna, Sen bu mektubu okurken Soğuk bir doğu sokağında, Acılarla yüklü bir faytonla dolaşıyor olacağım Atların boynunda ziller ve pembe orlondan püsküller Şaklayan kırbaç ve gıcırdayan tekerlekler. Kömürümüz bitti tam kışın ortasında Toz hatıra ve talaş bastık sobaya Üşüse böyle yapardı mutlaka hazreti İsa da. Aşkın yüzünden düşen
Reklam
«Bütün geçmişim geçiyordu gözümün önünden; bir ruh perişanlığı görünümü, vahasız bir çöl. Ürpertici bir çöl demek daha doğru olur. Ufkun bir yanından öbürüne, tencere kapağının bir ucundan öbürüne dek hiçbir şey yok, bir çiçek bile; kimi yerde kupkuru toprak, kimi yerde toz, kimi yerde çamur. Benim suçum mu bu? Yalnız benim suçum mu? ............... O ne acı, ne ıstırap, ne üzüntü, ne boşa gidiş öyle! Pekâlâ neşe de olabilirdi içinde; neşe olabilir miydi acaba? Şu kirli kurşun rengi, şu donuk aydınlık yerine göz kamaştıran bir ışık da olabilirdi. Sevgi de olabilir miydi? Olabilirdi. Ne çok kaçırılmış fırsat! Ama içimde sevgi vardı. Ruhumun mağaralarında, kodeslerinde, kuyulu zindanlarında... Kilitli... Kapılar kapalıydı ve anahtar bende değildi.»
Yalnız Adam
Yalnız Adam
136 syf.
9/10 puan verdi
·
1 saatte okudu
Öykü kitaplarını sever misiniz? Ben çok severim. Çünkü bazı kitapların sayfalar dolusu anlatmaya çalıştığını, öykü kitapları sadece bir ya da birkaç sayfada anlatabilme özelliğine sahiptir. İşte “Etini Acıtmak” kitabı bu özelliğe çokça uygun olup, az kelime ile çok şey anlatıyordu. Yazar, gündelik ve toplumsal meseleler, değişim, sevgi, ölüm,
Etini Acıtmak
Etini AcıtmakOrhan Murat Bahtiyar · Doğan Kitap · 2022206 okunma
İhsan Oktay Anar - Puslu Kıtalar Atlası sözlüğü
Abıru: 1.Yüz suyu. 2.Irz, namus, şeref, haysiyet. Acuze: Huysuz, yaşlı kadın Adülkahır: (Ödül kahır) Pembe çiçekli, çok yıllık otsu bir bitki Agâh: 1.Bilen, bilgili 2.Haberli Akarca: Sürekli işleyen çıban, fistül Altar: Adak adanan ve kurban kesilen dini yapı, sunak. Arkebüz: XV. yüzyılda Fransa'da kullanılmaya başlanan, taşınabilir ateşli
"Dünün içinde biraz yarın vardı, yarının içinde de biraz dün... Ardı arkası gelmeyen, cümlelerin önünü kesmeyen, noktalar vardı - altlı üstlü ve de arka arkaya. Bir de kahkahalar! Bir de kahkahalar vardı, tıpkı ağıtlar gibi aynı sessizlikle biten. Sonra ölüm, ölümün de doğumun da sonunda aynı geceydi yine bekleyen. Nerede ne kadar beklediğinle, bekleyebildiğinle, alakalıydı çoğu şey. Her kalabalığın sonu ıssızlıktı mesela; her heyecanın sonu bıkkınlık, her bulutun sonu çamur, her denizin sonu kum, her taşın sonu toz, her yıldızın sonu karanlık, her doğumun sonu mezar, her mezarın sonu bahar, her baharın sonu kış, her kışın sonu binlerce kuş, solucan, kelebek, tomar tomar adı unutulmuş çiçek..."
Reklam
Değişikliği önce kuşlar fark etti. Göç yollarını değiştirdiler. Ama başka yöne gitmenin de faydası olmadığını anladıklarında, oldukları yerde kaldılar. Sonra kaplumbağalar anladı bir şeylerin ters gittiğini. Kabuklarından daha az çıkar oldular. Kaplumbağalardan sonra arılar farkına vardı durumun. Peteklerini bir an önce dokudular. Balıkların dünyadan haberi olmadığını mı düşünüyorsunuz? Onlar da çabucak kavradılar olan biteni, daha derinlere yüzdüler. Yere en yakın ve en bağlı canlılar, böcekler bile gecikmedi felaketi kavramakta. Yuvalarını genişlettiler. Neler olduğunu anlamayan hiçbir hayvan kalmadığında, vakit artık çok geçti. Gök kızıllaşmış, havalar aşırı ısınmış, mevsimler değişmişti. Toz fırtınaları ve çamur yağmurları her geçen gün artıyordu. Ağaçlar yapraklarını döküyor fakat çiçek açmıyordu. Ekilen buğdaylar boy vermiyordu. Kazılan topraktan patates çıkmıyor, besin bulamayan yer altı canlıları sürüler hâlinde dışarı çıkıp yiyecek arıyordu. Diğer hayvanlar da onları avlıyordu...
Sayfa 7
38 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.