Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Trabzon'a geldiğinizde mümkünse Rize'ye yakın tarafa gelmeyin, geldiğinize bin pişman olursunuz.
Kampanya: Atsız Affedilmelidir! Atsız'ın hapse atılmasıyla ilgili ilk protesto bir Alman bilim adamından gelmiştir: Dr. Heinrich Georg Baum. 20 Kasım 1973'te Bon'daki Türkiye Büyükelçisi Vahit Halefoğlu'na yazdığı bir dilekçede olayı protesto ettiğini ifade ediyor, Cumhurbaşkanı'na da bir dilekçe yazdığını belirtiyor ve
Reklam
13.01.1974 tarihli Yeni Ortam'da Oya Baydar'ın yazdığı "Aaaa... Siz de vardınız sahi" başlıklı yazısı, af kampanyasına farklı bir açıdan bakar. "Karadeniz Teknik Üniversitesi'nde, başta rektör ve dekanlar olmak üzere birçok öğretim üyesi" ile “Erzurum Atatürk Üniversitesi'nden 150 öğretim üyesi"nin Nihâl Atsız'ın affı için Cumhurbaşkanı'na müracaat etmesini geç ve taraflı bir uyanış olarak değerlendirir: "Aaaa... Demek Trabzon ve Erzurum Üniversitelerinde, Türkiye'nin sorunlarıyla, af sorunuyla, yazarların, düşünürlerin düşünce ve ifade özgürlüğüyle ilgili, yani demokrasiden, yani insan hak ve özgürlüklerinden yana öğretim üyeleri varmış... Bizler sizi ölü sanıyorduk, demek hâlâ yaşıyormuşsunuz! Kim olursa olsun, hangi eğilimde olursa olsun, bir yazarın, hem de 70 yaşında olduğu bildirilen bir yazarın, yazdığı bir yazıdan dolayı hapishane köşelerinde süründürülmesine kesinlikle karşıyız. Tabii affedilmelidir Nihal Adsız. Ama Trabzon ve Erzurum Üniversitelerinin sayın öğretim üyeleri, ne geç bir uyanış bu böyle. Ne kadar zavallı, ne kadar taraflı, ne kadar utanç verici bir uyanış." Oya Baydar'ın bu öfkesinin sebebi, imza kampanyasına katılan öğretim üyelerinin, üç yıldır hapiste bulunan sosyalist yazarlar için herhangi bir harekette bulunmamış olmalarıdır. Oya Baydar, sosyalist yazar ve aydınların, milliyetçi sanatçı ve aydınları yıllar boyu yok saydıklarını unutmuş görünmektedir.
03 Haziran 1972: Türkçüler Derneği Kurultayı MHP ile İlişkiler Kopuyor Türkçüler Derneği ile MHP arasındaki ilişki, 03 Haziran 1972 Cumartesi günü yapılan Türkçüler Derneği Kurultayı'nda kopmuştur. Kurultayda Muzaffer Eriş başkan, Orhan Tuncer ikinci başkan, Abdülhalûk Çay genel yazman, Erdoğan Saruhanlıoğlu genel yazman seçilmişlerdir.
Atsız ve Mustafa Kayabek Mahkûm Oluyor: "Konuşmalar" yazısı dolayısıyla yıllardan beri devam eden dava da 05 Temmuz 1972'de İstanbul Toplu Basın Mahkemesi'nde sonuçlanmış ve mahkeme oy çokluğuyla eski kararında ısrar etmiştir. Karar, Nihal Atsız ve Mustafa Kayabek'in 15 aya mahkûm olmasıdır. Avukat Enver Yakuboğlu
Reklam
Tiksindiğim insanların affı bana hapisten daha çok dokunur.
Rapor almak için Trabzon'a gidecek kadar istek ve imkânım olsa öyle bir kayıplara karışırdım ki bu herifler beni asla bulamazlardı. Böyle bir heves duymuyorum. Bildiklerini yapsınlar. Ben infazın dört ay geciktirilmesi için dilekçe vereceğim. İhtiyaten bir muayene olundum: Tansiyon 19 çıktı ve taşikardi bulundu. Hoş alâmetler değil." (Hacaloğlu 2013: 219-220). 11 Ocak 1973 tarihinde Hacaloğlu'na yazdığı mektupta da Atsız mahkûmiyet işinden bahseder: "Ben af falan beklemiyorum. Şu iş bir an önce nasıl olacaksa olsun diyorum. Tiksindiğim insanların affı bana şu haksız hapisten daha çok tesir eder."
Kuvayı Milliye
İşgalciler ve onlara boyun eğen iş birlikçiler Türk vatanını çiğneyip bölmek için harekete geçerken onların karşısına Anadolu'da hiç de beklenmedik bir sürpriz filizleniyordu. Devletin bu zalim gidişata dur diyemediği noktada devreye millet giriyor ve pek çok direniş grubu aynı anda birbirinden bağlantısız şekilde harekete geçiyordu. İzmir'de, Trakya'da, Adana'da, Urfa'da direniş dernekleri kuruluyor; Doğu illerinin kurtarılması için İstanbul merkezli önemli bir dernek faaliyete geçiyor; Trabzon'da işgal karşıtı ''İstiklâl'', Adana'da ''Yeni Adana'' gazeteleri yayın hayatına başlıyor ve İstanbul'da işgalin gidişatından endişe duyan bazı devlet adamları tarafından Milli Kongre isimli bir oluşum meydana getiriliyordu.
536 syf.
·
Puan vermedi
Nazan bekiroğlu'nu bu kitapla tanımak çok güzel oldu sanırım. Son olmayacak. Hep balkanların kaybediliş hikayelerini ,romanlarını okumuş biri olarak bu eser ile doğuya kapı açmak güzeldi. Tebrik, bakü, taht-ı Süleyman ,Trabzon.... Her sehir bir hikaye bir kahraman. Acılar, sürgünler .... teşhir edilenler , yerini yurdunu kaybedenler ve acı çekenler. Dağların ardında daha nice aşk, daha nice sürgün daha nice hikaye vardır kim bilir ama bu eser beni bir masal diyarına sürükledi. Yazarla birlikte İranı Azerbaycani Batumu Trabzonu gezerken ,bu yerlerdeki insanların acı ve kaderlerini paylaştım. Bitti....
Nar Ağacı
Nar AğacıNazan Bekiroğlu · Timaş Yayınları · 202127,3bin okunma
İdare gitti, maslahat elimizde kaldı
KELEBEK OK YAY ALMIŞ DAĞΑ ÇIKMIŞ ASLANLAR ÜRKÜTMÜŞ!.... 1889-1909 arasındaki on yılda, Ermeniler, büyük bölümü Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da: yirmi altısı 1895 yılında olmak üzere, 32 isyan ve olay çıkardılar. 1895 Ekim'indeki Trabzon isyanında hadiseler aşama aşama çığrından çıktı. Zamanın Trabzon Valisi, tedbirsizlik ve bölgedeki devlet güçlerinin zayıflığı sebebiyle, bir türlü önü alınamayan olayları defalarca İstanbul'daki hûkümete bildirdi: yardım talep etti. İstanbul'dan her defasında, "Durumu idare-i maslahat ediniz" telgrafını aldı. Hareket kontrol edilemez duruma gelince de. bunalmış olan vali gözünü karartıp, şu telgrafı İstanbul'a çekti: "İdare gitti, maslahat elimizde kaldı."
Reklam
Farklılık büyük bir zenginliktir...
Örneğin, Rize'de mıhlama, Kayseri'de pastırma, Edirne'de ciğer, Adana'da kebap, Bitlis'te büryan yemek yeme zenginliğidir... 🍽️ Farklılık yine Ankara'da misket, Trakya'da hora havası, Diyarbakır'da delilo, Trabzon'da horon havasını tepmek gibidir. 💃 Farklı olmak suçlu olmak anlamına gelmez, farklılık birliktelikten doğan büyük bir zenginliktir. 🌟
"ATATÜRKÇÜ DEĞİL ATATÜRK" OLMAYI BİLMEK!
Ben olayım, olmayayım, Türk Milleti bâkidir. Görevinizi bana karşı değil, millete karşı yapacaksınız. Başbuğ ATATÜRK. (11 Haziran 1937 Trabzon)
Trabzon ve dolayları, tıpkı, Sivas, Kastamonu, Bursa ve İzmir gibi Türk kültürü altında yüz yıllardan beri yoğurulmuş, dil, gelenek, ülkü ve zevk bakımından bir Türk memleketidir. ... Bu halk, tarihen Türk’tür ve şimdiye kadar bir defa olsun bu havalide, ayrı bir milliyet endişesi görülmemiştir,
E biraz gülelim :))
Temel o vakitler Trabzon dışındaydı ve yeni evliydi. Ba­basına yazdığı mektupta, yeni bulduğu sevişme tekniğini anlatmıştı. Buna göre, Temel yüklüğün tepesine çıkıyor ve yataktaki karısının üstüne atlıyordu, müthiş zevkli oluyor­du. Kısa süre sonra babasından bir telgraf aldı: “Tekniğini s.keyim Temel! (stop) Anan öldü! (stop)”
Sayfa 13 - Destek Yayınları: Haziran 2013Kitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.