Larry Shiner Sanatın İcadı başlıklı kitabında; “... Rönesans resimleri neredeyse her zaman öyle bir havada sunuluyor ki, bizler, aslında bu resimlerin neredeyse tümünün özel bir amaca ve mekâna göre —altarları ya da çeyiz sandıklarını süsleyen öğeler olarak, yatak odalarının duvarlarının ya da toplantı salonlarının tavanlarının parçası olarak- yapıldıklarını çok az aklımıza getiriyoruz.” diye yazar. Sonraki satırlarda ise şu önemli saptamayı yapar; “Rönesans resimlerini yalıtılmış olarak seyretmek, Shakespare'in oyunlarını edebiyat antolojilerinden okumak ya da Bach'ın müziğini bir senfoni salonunda dinlemek, eski insanların da sanat kavramını, tıpkı bizler gidi, esteki derin düşüncelerin karşılığı olan özerk eserler alanı olarak gördükleri şeklindeki yanlış izlenimi pekiştiriyor. Bundan dolayıdır &i, kültürümüzün yarattığı bu trans halinden kurtularak güzel sanatlar kategorisinin, vadesi dolduğunda ortadan kalkabilecek yakın zamana ait tarihsel bir inşa olduğunu görebilmemiz için üzerinde etraflıca düşünme ve tartişma yönünde çaba göstermemiz gerekiyor...” (s. 2223” İşte bu çabayı gösterirken yapılabilecek en iyi şey başka zaman dilimlerinin o zaman dilimlerinde ya da günümüzde var olan başka kültürlerin bu konuda ne yaptıklarını ve ne düşündüklerini bilmek ve tartışmaya dâhil etmektir.
Sayfa 1637Kitabı okudu
trans bireyin beden algısı
Bedenimi üç parçaya böldüm Başım, sevdiğim yer; alt tarafım, az sevdiğim yer;göğüslerim, hiç sevmediğim yer.
Reklam
En büyük nehirler Moğolistan’ın kuzeyinden ve Trans-Baykal’dan geçer.(...)
***Bonjour * "(...)New York kentini ele alalım. Bir gün önce öyle enerji harcanmıştır ki her şeyin ertesi gün yeniden başlaması bir mucizedir. Bu, akılcı bir enerji yitimi ilkesi olmadığının, New York gibi bir megapolün işleyişinin termodinamiğin ikinci yasasına ters düştüğünün, kendi gürültüsünden, kendi artıklarından, kendi karbon
Sayfa 97 - AyrıntıKitabı okudu
Eşcinsellik bir hastalık değildir
Mevcut muhafazakar iktidar partisinin üye ve yöneticileri her fırsatta LGBTİ bireyleri hedef gösteriyor, ötekileştiriyor, ayrımcılığa maruz bırakıyor. Dönemin Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı, Selma Aliye Kavaf’ın 7 Mart 2010 tarihinde yaptığı açıklama, iktidar partisinin LGBTİ bireylere ve onların insan haklarına dair bakışın en hafif ve en özet halidir. Bakan Kavaf eşcinselliği açıkça hastalık olarak gördüğünü belirterek şu ifadeleri kullanmıştı; “Ben eşcinselliğin biyolojik bir bozukluk, bir hastalık olduğuna inanıyorum. Tedavi edilmesi gereken bir şey bence. Dolayısıyla eşcinsel evliliklere de olumlu bakmıyorum. Bakanlığımızda onlarla ilgili bir çalışma yok. Zaten bize iletilmiş bir talep de yok. Türkiye’de eşcinseller yok demiyoruz, bu vaka var.”
Kitlelerin etkileşimi, ideolojik propaganda, ürün reklamı, karalama, algı yönetimi gibi mevzular için baş adres medyadır. Gelişen teknoloji sayesinde bir anda milyarlara ulaşma imkânı doğuran günümüz medyası sadece fikrin yayılmasını değil, hedef kitlenin örgütlenmesini de kolaylaştırmaktadır. LBGTIQ+ üzerinden geliştirilen proje de medya
Reklam
1.000 öğeden 981 ile 990 arasındakiler gösteriliyor.