Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Türk-İslâm medeniyeti bütüncüdür, hidayetten mahrum kavimleri bile himaye eder. Bu kadar civanmert bir medeniyetin Avrupa karşısında mağlup olması mukadderdi. İgnace de Loyola ve Machiavelli'nin çocuğudur Avrupa. Kapitalizm, Protestan ahlâkının çocuğudur Weber'e göre. İkinci bir ahlâk, Yahudi ahlâkıdır, tefeci ahlâkıdır.
Ergenekon
Gerçi biz evvelce de Türk'tük. Fakat kendimize Türk diyemezdik. Türk sözü, birçok ırkları, kavimleri birleştiren bir imparatorlukta, bir kavmin diğerleri üstünde tahakkümünü hatırlatır ve onları gücendirir diye düşünülüyordu. Halbuki bu imparatorlukta yaşayan diğer ırkların, diğer milletlerin hepsi kendilerini, kendi milletlerinin adıyla tanır ve öyle anarlardı. Benim okuduğum asker mektebine Yemen'den, Kürdistan'dan veya sarayla hısım akraba olan Çerkes köylerinden getirilen imtiyazlı çocuklar, hep milliyetleriyle öğünürlerdi. Bize yukardan bakarlardı. Fakat biz Türkler, kendimizi anlatmak için ırk hüviyetimizi hiçbir zaman dile getiremezdik. Irkımızı da bilmez, ya inkâr ederdik. Milletimizin adı geçmek lazım geldiği zaman kendimize sadece: -Osmanlı! der, geçerdik. Hatta dilimizin adı bile Türkçe değil, Osmanlıca'ydı. Tarihimizin de Osmanlı tarihi olduğu gibi. Reddedilen, inkâr edilen Türk adına kimsenin sahip çıkmaması için her tedbir alınmıştı. Umumi kanaate göre Türk, kaba, görgüsüz ve kabiliyetsiz bir varlıktı.
Reklam
Osmanlı İmparatorluğu yoktur, Devlet-i Aliyye vardır. Türk-İslâm medeniyeti bütüncüdür, hidayetten mahrum kavimleri bile himâye eder. Bu kadar civanmert bir medeniyetin Avrupa karşısında mağlup olması mukadderdi. Ignace de Loyola ve Machiavelli'nin çocuğudur Avrupa. Kapitalizm, Protestan ahlâkının çocuğudur Weber'e göre. İkinci bir ahlâk, Yahudi ahlâkıdır, tefeci ahlâkıdır.
Sayfa 290 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Gerçi biz evvelce de Türk'tük. Fakat kendimize Türk diyemezdik. Türk sözü, birçok ırkları, kavimleri birleştiren bir imparatorlukta, bir kavmin diğerleri üstünde tahakkümünü hatırlatır ve onları gücendirir diye düşünülüyordu.
Belki ilk Türk-Ermeni savaşı budur
Bunlar, Hazarların eski çağ dönemini oluşturmak için oldukça dikkate değer iddialardır. Zeki Velidi’nin başvurduğu temel İslamî kaynak Gardizi’dir (1050 civarı) ve anonim olan Mucmel et-tevarih ve’l-kısas daha geç dönemlidir (yine de VIII. Yüzyıl İbn el-Mukaffa’ya ve İslam öncesi Fars kaynaklarına kadar). Fakat görünüşe göre Hazarların Hunlardan daha önce var oldukları görüşü destek kazanmaktadır. Horeneli Moses’in (V Yüzyıl) Ermeni Tarihi’nde 197-217 yılları arasında kalan 20 yıllık sürede Hazarlardan bahsedilmektedir. Buna göre Kuzeyli halk olan Kazir ve Basil kralları Venasep Surhap’ın yönetiminde, Doğu Kafkas sınırında Çor [Derbent] Geçidi’ni geçmek için bir anlaşma yaptılar. Onlar Kür nehrini geçtikten sonra Ermeni Valarş’ın büyük ordusu ile karşılaşmış ve kuzeye doğru sürülmüşlerdir. Daha sonraları Kuzey Kafkas kavimleri bir yenilgi daha almıştır. Valarş bu ikinci muharebede öldürülmüştür. Onun yerine geçen oğlu, Ermeni ordularını tekrar muzaffer kılarak Hazarlar ve Basillere boyun eğdirmiştir. Her yüz kişiden birisi esir alınmış ve bu halkların Roma’nın yargılama yetkisi altında olduğunu gösteren bir anıt dikilmiştir.
Türk ilieri aleyhine yayılış hareketi mahiyetindedir. Korkunç ivan'ın 1552'de Kazan Hanlığı'nı ortadan kaldırınasından son-ra Ruslar durmadan yayılmışlardır. Son 350 yıl içinde hiçbir devlet ve millet Ruslar gibi devamlı harplerle, komşuları aleyhi-ne genişlemiş değildir. Bu hareketin icabı olarak Rusların siyasi faaliyetlerinin en karakteristik vasıfları, yayılma ve komşuların­dan toprak kazanmadır. Bu durumdan en çok zarar görenler, Türk kavimleri ve devletleridir.
Geri143
655 öğeden 646 ile 655 arasındakiler gösteriliyor.