Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
280 syf.
9/10 puan verdi
Peyami Safa'nın Attila'sı
Attila’nın adını ilk duyduğumda ortaokul birinci sınıfta idim. Avrupa Hunları’nın hakanı olduğunu ve barbar kavimleri sürerek Roma’ya kadar girdiğini biliyordum. Bir de ‘gerdek gecesinde burun kanamasından öldüğünü!’ Sonrasında epeyce bilgi sahibi olduysak da elbette bunların çoğu tevatürlere dayalı şeylerdi. Attila, ilk defa 1930’larda
Attila
AttilaPeyami Safa · Ötüken Neşriyat · 2019903 okunma
- Ben de şimdi gençlere onu anlatıyordum. Yemek kitabı deyip geçmeyelim. Ünlü Alman bilgini Hehn kavimleri "soğan seven veya sevmeyen milletler" diye ikiye ayırıyor. Türkler başlangıçtan beri soğan seven milletler arasında yer alıyorlar. Türk kültürünün hazinesi olan Kaşgarlı Mahmud'un eserinde pek çok soğan çeşitlerinin yazılı olması da bunu gösteriyor.
Reklam
280 syf.
9/10 puan verdi
Attila’nın adını ilk duyduğumda ortaokul birinci sınıfta idim. Avrupa Hunları’nın hakanı olduğunu ve barbar kavimleri sürerek Roma’ya kadar girdiğini biliyordum. Bir de ‘gerdek gecesinde burun kanamasından öldüğünü!’ Sonrasında epeyce bilgi sahibi olduysak da elbette bunların çoğu tevatürlere dayalı şeylerdi. Attila, ilk defa 1930’larda
Attila
AttilaPeyami Safa · Ötüken Neşriyat · 2019903 okunma
366 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
15 günde okudu
Romanın bence en iyi yanı milattan önceki Türk (ya da Türklükle ilişkilendirilen) kavimleri konu alması. Yaşayışları, örf ve adetleri üzerinde detaylıca bir inceleme yapılmış. Doğru tahmin ediyorsam ünlü tarihçi Heredot’un kitaplarından faydalanılmış. Oba yaşantısı, bozkır savaş taktikleri, komşu kavimler, hatta hiçbir Türkçe kaynakta bulunmayan Androphagi’ler, Oir-pata’lar çok iyi işlenmiş. İskit’lerin Uti boyuna mensup hikayeci Od, hayatını akranları gibi öldürmeye, avlanmaya değil de hikaye dinlemeye ve anlatmaya adamıştır. Ancak bir gece kabilesi Sarmat’ların saldırısına uğrar. Korkaklığı ile canını kurtaran Od, yine bir İskit kabilesi olan Passian’ların yanına sığınır. Ancak Passian’lar, avlanmayı, dövüşmeyi, öldürmeyi bilmeyen, işe yaramaz hikayeler anlatmaktan başka hiçbir zanaati olmayan bu miskin adamı hiç de hoş karşılamayacaklardır. Od içindeki hikayeciyi doyurmak için İskit yanını uyandırmak zorundadır. Kitap boyunca düzene uymakla, doğasına uymak arasında seçim yapmak zorunda kalan Od’un ikilemlerini görüyoruz. Kitap boyu gerçek ile yalanın, et ile hikayenin kavgası sürüp gidiyor. ucalisan.blogspot.com.tr/2016/02/iskit-m...
İskit
İskitMurat Başekim · Hyperion Kitap · 201446 okunma
Aytekin Ataay
Altay Türklerinde doğumdan sonra ilk telâffuz olunan kelime veya ilk müşahade edilen olayı belirten cümle veya kelime çocuğa özad olarak verilmektedir. Bu usul diğer birçok Orta Asya Türk Kavimleri arasında da yaygındır. Bunun örneği "Ay Toğdu” adında görülmektedir*. Fakat diğer bazı hukuk sistemlerinde ise, tamamen aksi kabul edilmiştir. Yâni, bu hukuklarda kullanılabilecek olan özadlar sınırlandırılmıştır. Meselâ Fransız hukukunda ancak çeşitli takvimlerde mevcut adlarla, tarihte ün almış bulunan şahsiyetlerin adları özad olarak kullanılabilmektedir.** Keza Roma hukukunda kullanılabilecek olan özadlann sayısı otuz tane idi. Hatta daha sonraları —bazı adların kullanılmaması yüzünden— bu sayı daha da azalmıştı***
Türk ; Kuvvet, güç
Türkçede cins ismi olarak eskiden beri mevcut olduğu bilinen Türk kelimesinin Altaylı (Seyhun Nehri kuzeyi ve doğusu) kavimleri ifade etmek üzere 420 tarihli bir Pers metninde ve daha sonra yine 515 hadiseleri dolayısıyla Türk-Hun (kuvvetli Hun) tabirinde kullanıldığı bilinmektedir. Türk adına kaynaklarda çeşitli anlamlar verilmesine rağmen, neticede 191 1 'de yayınlanan Uygurca bir belgeden, kuvvet ve güç manasına geldiği anlaşılmıştır. Daha sonraki araştırmalarla da bu durumun doğruluğu pekişmiştir.
Reklam
Ergenekon
Bunun üzerine, bazı kültür hareketleri başladı. Bir şeyler arayan ve bir şeylere muhtaç olan genç ruhlar için bu hareketler büyük bir değer taşıyordu. Benim içimde de bu genç ruhlardan biri yaşıyordu.. Gerçi biz evvelce de Türktük. Fakat kendimize Türk diyemezdik. Türk sözü, birçok ırkları, kavimleri birleştiren bir imparatorlukta, bir kavmin diğerleri üstünde tahakkümünü hatırlatır ve onları gücendirir diye düşünülüyordu. Halbuki bu imparatorlukta yaşayan diğer ırkların, diğer milletlerin hepsi kendilerini, kendi milletlerinin adiyle tanır ve öyle anarlardı. Benim okuduğum asker mektebine Yemen" den, Kürdistan dan, veya sarayla hısım akraba olan Çerkeş köylerinden getirilen imtiyazlı çocuklar, hep milliyetleriyle öğünürlerdi. Bize yukardan bakarlardı. Fakat biz Türkler, kendimizi anlatmak için ırk hüviyetimizi hiç bir zaman dile getiremezdik. Irkımızı da bilmez, ya inkâr ederdik. Milletimizin adı geçmek lâzım geldiği zaman kendimize sadece: - Osmanlı! der, geçerdik. Hatta dilimizin adı bile Türkçe değil, Osmanlıcaydı. Tarihimizin de Osmanlı tarihi olduğu gibi. Reddedilen, inkâr edilen Türk adına kimsenin sahip çıkmaması için her tedbir alınmıştı. Umumî kanaate göre Türk, kaba, görgüsüz ve kabiliyetsiz bir varlıktı.
912 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Ahmet Cevdet Paşa'nın yazdığı kitabı yayınlarken Ahmet Cevdet Paşa'nın kim olduğu bilgisini de -derin bir şekilde- veren bu kaynak kitabının başlangıcıyda oldukça güzeldi. Ahmet Cevdet kendi deyimiyle 27 Mart 1823'te dünyaya gelmiş, ismi Ahmet olup Cevdet mahlasını İstanbul'da eğitim görürken Şair Süleyman Fehim Efendi'den almıştır. Devrin en
Osmanlı İmparatorluğu Tarihi (2 Cilt)
Osmanlı İmparatorluğu Tarihi (2 Cilt)Ahmed Cevdet Paşa · İlgi Kültür Yayınları · 201163 okunma
664 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.