Namık Kemal'i lise yıllarımda okumuşumdur elbet ama yıllar içinde hiçbir iz kalmamıştı bende yazara dair. Kitapta yazı dilinde sevdiğim, anlatımda özlediğim bir şeyler buldum. Eski Türkçe'yi okumak huzur verici geliyor bana. Dilini çok sevdim ancak anlatılan konu itibariyle tanıdık bir çok nüansla karşılaştım, yeni bir şey bulamadım.
Kitaba başlangıçta Al Bey ailesinde aldığı terbiye ile yüksek bir ahlakla işlenmiş olarak gösterildi. ileriki aşamada toyluğunda verdiği heyecanlarla ilk gördüğü kadına aşık oldu. Onu bir melek olarak görüyor, sadece evlenip yuva kurma hayalleri ile mutlu oluyordu. buraya kadar bir problem yok, aksine hoş bir macera idi. Ancak aşık olduğu kadının, yazarın tabiri ile 'hafifmeşrep' bir kadın olduğunu öğrendikten sonra hemen akşamına kadının evine gidip aşkını tensellik boyutuna taşıması beni rahatsız etti. Aşk kavramının böylesine basite indirgenmesi, Ali Bey'in yarım saat içerisinde sağlam duruşundan vazgeçip değişmesi hoşuma gitmedi. karakteri benim gözümde oldukça basitleştirdi.
Birde genel olarak kadına bakış açısı, cariye kavramının işlenmesi, Ali Bey'in gözü dışarıya kaymasın diye annesinin eve hemen gönül eğlendirsin diye bir cariye alması başlı başına ayrı bir konu.
Velhasıl eskiler şöyle iyiydi, böyle iyiydi demeden önce sosyolojik yapıyı öğrenmek ona göre yorum yapmak gerekir diye düşünüyorum. kadına olan bakışın her devirde, her dönemde kirli olduğunu görüyoruz.