Üç bölüme ayrılmış, her bölümde farklı bir kişinin odağında aynı hikâyeyi anlatan çarpıcı bir roman. Yazar bu üç bölümü ayrı ayrı öyküler olarak yazmış. Tek başına okunabileceğini düşünüyor özellikle ilk ikisinin ama bu roman bir bütün. Bu hali daha doğru yani.
Kitap, Uluslararası Booker ödülünün bugünkü halini aldığı, her yıl verilmeye
Rıza Kıraç'ın kaleminden çıkan Kifayetsiz Pastoral, Türkiye sineması ile politika arasındaki çetrefil ilişkiyi derinlemesine inceliyor. Kıraç, yönetmenlerin sinema dilini etkileyen politik faktörler ve olaylar ne? Sinemanın kendisi konjonktürü etkileyebilir mi? Türkiye gibi bir ülkede apolitik sinema mümkün mü? Gibi birçok soruyu Türkiye ve dünya ekseninde cevaplıyor. Ayrıca, Türkiye sinemasında özellikle Nuri bilge Ceylan, Zeki Demirkubuz Semih Kaplanoğlu, Reha Erdem ve Tayfun Pirselimoğlu gibi birçok yönetmenin filmleriyle taşraya dönmesinin ya da taşra estetiğinin filmleri taşınmasının nedenlerinin peşine düşüyor.
Sinema alnında hiç bir fikir sahibi olmadığımı ve eksik olduğumu düşünerek okuduğum bu kitap beni sinema alanında geliştirdiğini söyleyebilirim. Birbirinden farklı dönemlerde çekilen, yönetmelerin tarzına ideayı ele alışını görüyoruz. Filmlerin analiz edilmesi ve anlatılmak istenen ana fikri Rıza Kıraç'ın cümleleri ile görüyoruz. İçerisinde bir çok film ve dönemlerde düşünce yapısına, edebi ve sinema alanlarında ilgilimi çeken bir çok alanı not aldım ve post-itledim.
Sinema alanını merak eden film analizleri yapmayı ve yönleriyle incelemek isteyenlerin başucu kitabınız olabilir.
Sinema alanında ilk okuduğum kitaplardan biri oldu. iyi ki okumuşumm.
2006 Nobel Edebiyat Ödülü sahibi yazar Orhan Pamuk’un yaklaşık yedi yıldır üzerinde çalıştığı son romanı “Masumiyet Müzesi”, 29 Ağustos itibariyle kitapevi vitrinlerindeki yerini aldı. Yazarın, 2001 yılında “Kar” romanını bitirdikten sonra yazmaya başladığı ve aralıklarla devam ettiği roman, 2003 yılında, “İstanbul” adlı kitabının yayımlanmasından
Türk ders kitaplarına Ermeni düşmanlığı yerleştirildi. Siyasetin literatürü, günlük konuşmanın dili, milliyetçi ve şöven motiflerle donatıldı. Türkiye'de yaşayan Ermeniler sindirildi, bastırıldı. Türk edebiyatı, sineması aynı şöven ve düşmanlık duygularıyla kirletildi. Bunları da açığa çıkarmak, mahkum etmek, Türk halkının bilincinden ve duygusundan ayıklamak gerekiyor. Bir dönüştürme, degiştirme sürecine başlamalıyız ve resmi ideolojiyi karşımıza alıp ona saldırmadan sonuç almamız mümkün değil.
2020'nin en iyi 20 filmi
20. apples
christos nikou'nun ilk uzun metrajı 2020 sinema yılını çeşnilendiren sürpriz filmlerden biri olarak karşımıza çıktı. yorgos lanthimos ile dogtooth (2009) filminde yardımcı yönetmen olarak da çalışmış olan yönetmen nikou, yunan yeni dalga sineması (greek weird wave) geleneğini takip ediyor ve yine bu