Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Şeyda

Şeyda
@turkmenseyda
14 okur puanı
Mayıs 2020 tarihinde katıldı
Yoksa her şey ben olmadığım zaman, benim olmadığım yerlerde mi oluyordu?
Sayfa 11
Reklam
İnsan sevilmekten çok anlaşılmayı istiyordu belki de.
Sayfa 272
Gerçekler, ne yaparsanız yapın, gizlenemezdi. Araştırıp kovuşturarak ortaya çıkarılabilir, işkence yaparak sizden sökülüp alınabilirdi. Ama amacınız hayatta kalmak değil de insan kalmaksa, sonuçta ne fark ederdi ki? Duygularınızı değiştirmeleri olanaksızdı; siz kendiniz bile değiştiremezdiniz duygularınızı, isteseniz bile. Yaptığınız, söylediğiniz ya da düşündüğünüz her şeyi en küçük ayrıntısına kadar açığa çıkarabilirlerdi; ama nasıl işlediğini sizin bile bilmediğiniz, yüreğinizin içi, sırrını korurdu.
Sayfa 183

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Ne yazık! Ölüm ruhumuzu ne hale getirecek? Onu nasıl şekillendirecek? Ondan ne alıp ne verecek? Onu nereye yerleştirecek? Bazen dünyaya bakıp ağlaması için etten gözler bahşedecek mi?
Sayfa 64
Mucize havada ve suda yürümekte değil, yeryüzünde yürümektedir. Yeryüzü ve gökyüzünün güzelliğini fark edebilecek bir bilinç ve kalp açıklığındadır. "Her kim ki Allah'ı yaratıcısı olarak bildiğini iddia ediyor da hayret içinde kalmıyorsa bu onun cehaletine delildir" diyor İbn Arabi. Güzellik karşısında hayrete düşmüyorsak ruhumuz hayret vadilerinde dolaşmıyorsa uyuşmuşuz demektir. "Sen uçuşu hatırla, kuş ölümlüdür" demiş şair Füruğ; ölüp gideni değil, hiç solamayacak olanı, ölmeyecek olanı, güzelliği hatırla. Ruhuna onu nakşet.
Sayfa 261
Reklam
Merhametin Ötesinde Köy Yok
Tasavvufu tarif etmesi istenen birisi şöyle diyor: "Kainattaki her şeye nezaketle ve güzellikle davranmaktır, böceklere bile!" Bir başkası da sufilikteki hedefi şöyle tarif ediyor: “incinmemek ve incitmemek.” Ne incineceksin başkasının kem sözünden, kem hareketinden ne de inciteceksin öyle bir kemal seviyesine çıkarak. İşte merhamet, özet olarak söylersem incinmemek ve incitmemektir.
Sayfa 149
“Sonbahar bu... artık bu kadar güzellik ve sıcak verdikten sonra! Eylülden daha ne beklenir? Eylül, malum ya, hüzün ve matem ayıdır."
Sayfa 210
Evet, her şey çürüyor, her şey... İnsanlar da çürümeyecekler mi? Eylülde, sanki baharı özleyen hüzünlü bir tazelik, sanki üzerine çöken kışın, kendini mahvetmek isteyen hazanın inadına kalıcı olmak, tekrar bahar olmak mücadelesi vardır; fakat bunun için muhtaç olduğu şeylerden mahrum olduktan başka kendisinde de dayanma gücü kalmamış ve doğa bunu anlamış gibi aç bir üzüntü ve derin derin düşüncelerle, üzerine çöken yalnızlığın, yasın acı mührüyle düşünüyor, sanki ne kadar uğraşırsa uğraşsın, ne kadar karşı koyarsa koysun, kışın galip gelecegini, artık her şeyin, her ümidin bittiğini, buna katlanmak lazım geldiğini anlamaktan gelen bir ümitsizlikle ağlamaktadır. Ne renk, ne koku... İşte yapraklar ölüyor...
Sayfa 211
Demek herkesin başkasına şikayet ettiği şey kendinde bulunabiliyor ve bunu fark etmeyerek başkalarında suçladığı şeyi kendinde mazur görüyordu? Lakin niçin bunu onun yüzüne haykırmıyorlardı? İşte kendisi bunu haykıramayacak mıydı?
Sayfa 246
…orada bir ağaca dayanarak bakarken dün düşünmediği bir şeyi bugün düşündü: Bir gün kendinin de ölmek ihtimali... Dünyada ne üç saniyelik bir misafir olduğunu, bu misafirliğin böyle derin ve acı şeylerle berbat edilmesinin ne kadar yazık ve zahmete değmez sıkıntılar olduğunu düşünerek acı acı, "Bu şimdi artık toprak, çamur olanlar ömürlerinde benim gibi böyle bir mutluluk ihtimali olup da onu birtakım dayanaklı dayanaksız kuruntularla reddettilerse ne kazandılar?" diye söylendi.
Sayfa 228
52 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.