160 syf.
7/10 puan verdi
·
6 günde okudu
Kitabımızda bir Osmanlı gencinin, bir Türk’ün İngiliz bir kıza olan sevdasını anlatıyor. O zamanın lüks yaşamını, muhabbetleri, dolup taşan sofraları, aydın kesimi, Avrupa zihniyetine yaklaşımı, Avrupalıların Türklere yaklaşımı.. Kitabımızda yok yok. Tek taraflı aşkın anlatımın baskın geldiği kitapta aslında detaylarda, ayrıntılarda çok fazla eleştiri var. Kitabımızın son kısmında zaten bu eleştiriyi ve aşık genç Türk’ün vatanına bakış açısını, perişanlığını görüyoruz. Bir haykırış kitabı bu. Zaten şu alıntı bana kalırsa bir özet: Ve o zaman bütün acılığıyla anladım ve hissettim ki ben bir “hiç”im… (sayfa:142) Sevdim, okuması çok keyifliydi.
Salon Köşelerinde
Salon KöşelerindeSafveti Ziya · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20191,184 okunma
Türk Ocakları, Çarlık Rusyası’nın yıkılmasından da kuvvet alan tek ve son ümit halinde, “Büyük Türk Birliği” hayaline daha kuvvetle sarıldılar. Rus ihtilâli üzerine İstanbul’a gelen Kırımlıları İstanbul Türkocağında selamlayan Hamdullah Suphi bu hülyayı böyle hülâsa ediyordu: “Harpten evvel hiçbir içtima günümüz yoktu ki Kafkasya’dan, Kırım’dan, Kazan’dan, Türkistan’dan, kendi âlemimizin muhtelif köşelerinden gelmiş kardeşler burada bizimle beraber aynı düşüncenin ufkuna, heyecanına dalmasınlar. Ocağın bir çok meşhur günleri oldu. Onlar arasında, biri İsmail Gasprenski’nin günüdür. Şimal topraklarında yaşayan milyonlarca Türk’ü kendi benliğine vâsıl eden, kurtaran bu aziz ve kutsî babamız, ayrılmadan evvel kulaklarımıza asla unutmayacağımız bir söz fısıldamıştı: “Bazı düşünceler vardır ki o bize yasaktır, demişti, onları bizden sonraki nesillere bırakalım. Biz manevî birliği yapalım, dilleri birleştirdim, siyasî birliği başkaları düşünsünler.” Bu söz Ocağın eskiden beri akide olarak kabul ettiği bir düsturdur
Reklam
Çok zengin diyorlardı Turan Bey için. Değildi oysa. Babası Kore’de savaşmış, esir düşmüş bir gaziydi. Oradayken, İstanbul’da gümrük, navlun işleri yapan zengin bir adamın oğluyla can arkadaşmış diye anlatılırdı. İki sefer kılı kılına hayatını kurtarıp, tüm esaretleri boyunca neredeyse bir an bile ayrılmayınca asker arkadaşlıkları kan
Sayfa 14 - İletişim Yayınları 2140 • Çağdaş Türkçe Edebiyat 345
Mektubunda solcu fikirlerin "bazen sinsi, bazen açık yürümekte, büyümekte, propagandasını yapmakta" olduğunu söyleyen Atsız, dönemin milliyetçi-mukaddesatçı isimlerinden İsmail Hakkı Baltacıoğlu'nun Eminönü Halkevi'nde verdiği konferansta bir grup gencin yaptığı "nümayiş"ten söz eder ve Başbakan'a şöyle seslenir: "Devlet bilmeden koynunda yılan besliyor. Kızıl gözlü, sinsi ve zehirli yılanlar. .. Bu yılanlar yarın birer doktor olup yurt köşelerinde vazife aldıkları zaman ilk işleri baltalama işlerine girmek olacak, vatanı arkadan vuracaklar, bekledikleri kızıl sabahı Türkiye'ye getirecek olan yabancı ordulara ajanlık edeceklerdir. Zaten toplu ve teşkilatlı bir halde daha şimdiden konferanslarda nümayiş yapmaları da bu günden ajanlık etmeğe başladıklarının delilidir."
Târihimizde hem şanlı, hem de acı olaylarla dolu ve halk arasında (93 Harbi) denmekle mâruf bir TÜRK - RUS savaşı vardır. 1877 - 1878 yıllarında vâki olan ve cihan târihinde bir eşi daha bulunmayan bu korkunç boğuşma, yüzbinlerce Türk’ün şahadet, muhâceret ve sefaletine sebep olmuş.. Ezeli ve ebedî düşmanımız Moskoſların gerek bu, gerekse bundan
LENIN (1870-1924) Vladimir İlyiç Ulyanov ya da daha iyi bilinen ismiyle Lenin, Rusya' da komünizmin kurulmasını sağlayan belli başlı siyasi lider­ di. Karl Marx'ın coşkulu havarisi Lenin, Marx tarafından yalnızca sözü edilmiş olan siyasayı hayata geçirdi. Lenin tarzı komünizmin dünyanın birçok bölgesine hızla yayılması nedeniyle,
Reklam
52 öğeden 41 ile 50 arasındakiler gösteriliyor.