Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Aslında kâinattaki en büyük sır "AŞK" tır. Sev der, çok sev ama en çok beni sev.. Sevdirir birleştirmez, Gösterir yaklaştırmaz, Özletir hasret bırakır, Âşık eder kavuşturmaz. Zaten kavuşsa adı ÂŞK olmaz. Yan der, çıra gibi yan ama tutuşma der...
Bu gece çocuk düzenleme gecesi  Çocuklarla sofrada yanıp tutuşma gecesi  Yemeği dökeni somunu hırsla kapanı  Kardeşinin gözüne parmak atanı bağışlama gecesi
Reklam
“Elele yürümek — bunu yapabilecek miyiz?” diye sormak istemiştim sana:- […] Elele tutuşma edimini düşün — bunu, en başından başlayarak, kendiliğinden, doğallıkla, hiç yadırgamadan yapmıştık : benim sağ elim, senin sol elin; tıpatıp, içiçe, sımsıkı… Öyle olurdu ki, sokağa, yürümeğe çıktığımızda, ellerimiz sanki kendiliklerinden bilirlerdi tutuşmaları gerektiğini; aynı anda da, karşılıklı, birbirlerini bulup, kavuşurlardı. Bu birbirimize iletmekte olduğumuz anlam(lar)ın bir tür odak noktasıydı — sanki, ilişkimizin, somut, fiziksel, hatta ‘duyumsal’ temeli… Ve tabiî ‘yürümek’ — bu konuda kafamı nasıl bozmuş olduğumu biliyorsun : y ü r ü m e — b i r l i k t e yürüme… — Daha ulu bir şey bilmiyorum. — Sevişmek bile, bütün yakınlığıyla, yüceliğiyle, güzelliğiyle; ama patlayan ve sönen tutkusuyla, heyecanıyla, doyumuyla, birlikte yürümekten daha üstün değil — hele, bir de, birlikte gidilecek bir yer (bir amaç, bir erek) varsa… Yürüyüş — Ne kavram ama!…
Sayfa 55 - metisKitabı okudu
Stendhal bir gün “Ama benim ruhum alevlenmedi mi acı çeken bir ateştir,” diye haykırmıştı. Bu noktada ona benzeyenler yalnız bu tutuşma içinde yaratmalıydı. Haykırış alevin tepesinden dimdik çıkar, sözcüklerini yaratır, onlar da kendisini yansıtırlar. Burada hepimizin, sanatçı olduklarından kuşku duyan, ama başka şey olmadıklarından kuşkuları bulunmayan sanatçıların, en sonunda yaşamaya razı olmak için, gün gün üstüne beklediğimiz şeyden söz ediyorum.
Üstünden deneyim geçen her şey paslanır Günahlar, vicdanın izin günlerinde Sokaklarda palazlanır Bir tutuşma varsa ortada Parmakların izi kalır...
... bütün temiz yiğit ruhlara, asi düşüncelere "sebepleri delen bakışlara" ve içinde Allah'ın ruhunun hâlâ nefes aldığı, sıcak ve diri durduğu ve her an tutuşma ümidi olan masum ve genç insanlık fıtratlarına ümidim var.
Reklam
Elele tutuşma edimini düşün — bunu, en başından başlayarak, kendiliğinden, doğallıkla, hiç yadırgamadan yapmıştık: benim sağ elim, senin sol elin; tıpatıp, içiçe, sımsıkı... Öyle olurdu ki, sokağa, yürümeğe çıktığımızda, ellerimiz sanki kendiliklerinden bilirlerdi tutuşmaları gerektiğini; aynı anda da, karşılıklı, birbirlerini bulup, kavuşurlardı. Bu, birbirimize iletmekte olduğumuz anlam(lar)ın bir tür odak noktasıydı —- sanki, ilişkimizin, somut, fiziksel, hatta ‘duyumsal’ temeli.
canımın yangını İnsan susturamaz kalbini Esirdir aşka çoğu zaman Bir anlık olan o tutuşma Gel gör ki bir ömrü yakar mı? Ne yaptın bana söyle Gecedeyim çoktan unuttum günü Kalbimin kirası gözlerim hep yaşlı Güneşim olsaydın kalmazdı ağrısı Ne çok sevdim ne çok yandım Farkında olmadım geçip giden zamanın Ne çok sevdim ne çok yandım Bir an unutmadım tadını seninle her anın Sarılmadan uyunmuyor böyle severken Neyin hasreti bu göçüp gidecekken Üstümde değil başım dağlara küstüm Canımın yangınını yokluğunda gördüm söz & müzik : İsmail KARAYÜN youtu.be/uUFM6lku4U0
"Şeytanla Asla Başın Üzerine Bahse Tutuşma" Öyküsünden
"Bir romancının, sözgelimi, vereceği ahlak dersini düşünmesi gerekmez. O zaten orada, yani oralarda bir yerdedir; ahlak dersi ve eleştirmenler kendi başlarının çaresine bakabilirler. Yazarın aklından geçen ve geçmeyen her şey zamanı geldiğinde aklından geçmesi gerekenlerle ve açıkça dile getirmek istediği her şeyle birlikte *Dial'de ya da *Down-Easter'de, gün ışığına çıkacak, her şey eninde sonunda bir hal yoluna girecektir." *O dönemin dergi ve gazetesi.
Sayfa 34 - Dorlion YayınlarıKitabı okudu
Geri136
549 öğeden 541 ile 549 arasındakiler gösteriliyor.