Kendi hayatımız çok defa herhangi bir romandan daha yabancı bize. Farkına varmadan yaşıyoruz,tırmalanınca gözlerimiz açılıyor. Sonra tekrar ağaç gibi, köstebek gibi,tarihsiz yaşıyoruz.
Jurnal kitabı, Cemil Meriç'in fikir dünyasının doğumunu, okuduğu ve eleştirdiği yazar/filozofları, fikri muhasebelerini, insânı konumlandırışını, kendini kendisine ayna olarak anlattığı ..günlüklerden oluşuyor. Okurken zorlanacağınızı ama bu zorlanışın sizi asıl ileriye götürecek şey olduğunun bilincinde olarak okuyunuz.
Psikolojinin ,edebiyatın, sanatın, sosyolojinin, felsefenin ve teolojinin içinde dolaşan bu adamı, bu eserinde diğer eserlerinden farklı olarak tanıyacağımız ' aşk mektupları' ile yer alıyor. Meriç'in sevgi kelimeleri içerisinde dolaşmış olması,
okurken afallamama sebep oldu.
Kendisinin de tarif ettiği gibi " ben susuzum.bütün etim,bütün varlığım susuz.hiçbir çöl böylesine alev alev değil."
Ne kadar bedbahtım. Ben yazacağım,sen susacaksın.
...
istifâdeli okumalar
İnsânlar birer gölge, konuşan,gülen,inleyen ve eriyen birer gölge. Toprak nasıl emerse suları,zamanda gölgeleri öyle yutuyor.
İnsanları sevmek için onlardan kaçmak gerek. Ben kütüphanedeki insanları seviyorum. Onları sevdiğim için dışardakilere de muhabbet besleyeceğimi vehmediyorum. Ama her temas yaralayıcı.
Sana rastladığım zaman uçurumun kenarındaydım. Yine uçurumun kenarındayım. Bilemezsin, çektiklerimi bilemezsin. Sen ıstırabı kitaplarda gören kadınsın!