Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.25
Uğur Çay
Uğur Çay
@ufufuf
öğrenci
Çanakkale İbrahim Bodur Anadolu lisesi
Çanakkale
Çanakkale, 21 Temmuz 2007
70 okur puanı
Şubat 2021 tarihinde katıldı
MUHTEŞEM BİR ESER
Bu eser Vedat Türkali'nin okuduğum ilk eseriydi. Öncelikle biraz Vedat Türkali'den bahsedelim:
Vedat Türkali 1919 yılında Samsun'da doğdu. Edebiyat öğretmenliği yaptı.
1951 yılında siyasal eylemlerde bulunmakla suçlanarak tutuklandı. Askeri mahkeme tarafından dokuz yıl hapis cezasına çarptırıldı. Yedi yıl sonra
Herkese merhabalar
Bugün İslam felsefesi ve sosyolojisi üzerine yazılmış mükemmel bir eseri incelemeye çalışacağım. Kitaba geçmeden önce kitabın yazarı olan merhum Ali Şeriati'den bahsedelim:,
Ali Şeriati, 1933 yılında İran'ın Horasan bölgesinde doğmuştur. Babası eğitimli bir aileye mensup olan din öğretmenidir. Babası ile beraber dönemin siyasi tartışmalarına etkin bir şekilde katılmıştır.
Şeriati, din sosyolojisi ve çağdaş İslam düşüncesi üzerine eserler vermiştir.
"dine karşı din" eseri de bu konu üzerine yoğunlaşmıştır.
Her başkaldıran, devrimci aydın gibi Şeriati de birçok kez hapis yatmıştır.
Ama hiçbir zaman inandıkları adına yaşamaktan vazgeçmemiştir. Ali Şeriati İran'da polisler tarafından arandığı için İngiltere'ye gitmiştir. 1977 yılında (44 yaşında) İngiltere'de şehit olmuştur...
ALİ ŞERİATİ' Yİ RAHMETLE ANIYORUZ.
Şimdi kitap ile ilgili konuşalım:
kitap, "sizi rahatsız etmeye geldim" cümlesi ile başlar. gerçekten de kitabı okurken doğru sandığımız şeylerin ne kadar yanlış olduğunu görebiliyoruz.
Kitabın asıl anlatmak istediği dinin yüzyıllardır hep bir din ile savaştığıdır.
Materyalizm ve ateizmin son 2,3 asırdır var olduğunu açıklamaktır.
İslam dünyası ile önemli birçok bilgiye ulaşabileceğiniz bu eseri her dine mensup kişilerin okuması gerektiği kanısındayım. Kitap, 70 sayfa olmasına rağmen yukarıda anlattığım konuları detaylıca, derinlere inerek mükemmel bir üslupla anlatmıştır. Kitap, tabiri caizse benim ufkumu genişletti.
Kitabın konusu ilginizi çekti ise ertelememenizi düşünüyorum.
İYİ OKUMALAR.
BİR BAŞYAPIT
Biraz sonra buraya uzun bir inceleme yazacağım. Ama emin olun ki bu kitabı açıklamaya yetmez.
Öncelikle kitabın yazarından bahsedelim:
Engin Geçtan; Türk psikiyatri profesörü, psikoterapist ve yazardır. Bu mesleklerin yanı sıra çok iyi bir toplum bilimcidir. 40'lı yaşlarından sonra eserler vermiştir.
yazdığı kitaplar son 1 yıl
Okur Takip Önerileri
BU KİTAP DAHA ÇOK OKUNMALI
Öncelikle bu eser okuduğum ikinci Fakir Baykurt kitabı. Yazarın çok sade, akıcı ve yalın bir dili var. Bu kitap da oldukça akıcı ve sade bir dille yazılmıştır.
Kitapta karakterlerin ruhsal durumları iç monolog tekniği ile yazılmıştır. İç monolog tekniği ile yazılan yerler kitapta en sevdiğim kısımlardı. Fakir Baykurt karakterleri ruhsal portrelerini gerçekten çok iyi betimlemiştir.
Kitabın bazı sayfaları sizi sıksa da geneli yukarıda da belirttiğim gibi akıcıdır.
Kitabın yazım dili ile ilgili konuştuk. Şimdi kitabın konusu ve karakter incelemelerine geçelim.
Kitap, para kazanmak amacıyla Anadolu'dan Almanya'ya giden bir grup işçinin yaşamını anlatır. Karakterlerin gurbette nasıl yaşadıkları Fakir Baykurt şu cümle ile açıklamıştır:
Dünya aldı başını aya vardı. Biz gerilerde, acılarda kaldık. Tabanımız çamura yapışık; ne kadar çırpınsak çıkamıyoruz...
Kitapta o zamanlardaki namus anlayış ile ilgili bölümler de bulacaksınız.
Kitap, geleneksel aile yaşantısını da çok iyi anlatmıştır.
Kitap, İbrahim Mutlu karakteri üzerinden mutluluk arayışını da konu alır.
Kitap, Elif mutlu karakteri üzerinden de Anadolu kadınının çektiği sıkıntıları anlatmıştır
Biz genelde Fakir Baykurt'u "yılanların öcü" ve
"Eşekli Kütüphaneci" gibi eserleriyle tanısak da
"Yüksek Fırınlar" isimli eserini de okumalıyız.
İlk başta da dediğim gibi "BU ESER DAHA ÇOK OKUNMALI"
AYDINLIK YOLUNDAKİ MÜCADELE
Aydın bir ülke olmak istenilmiyor mu? Yoksa insanlar mı aydın olmak istemiyor?
Kitap, 1950'li yıllarda eşekle köylere kitap götüren bir adamın hikayesini anlatıyor.
Kitabın yazım dili çok sade ve yalın. bir çırpıda kitabı okuyabilirsiniz.
Türkiye'nin aydınlığa karşı gösterdiği mücadele kitapta çok iyi anlatılmıştır.
Bu kitabın türk edebiyatında daha okunması gereken kitaplar arasında olduğunu düşünüyorum.
Türk edebiyatından keyifli ve acıklı bir kitap okumak istiyorsanız bu kitabı okumadan geçmeyin.
Kitap aynı zamanda 1950' li yıllardaki Türkiye'nin durumunu çok iyi bir şekilde özetlemiştir.
Keyifli okumalar
Savaş karşıtlığı daha iyi anlatılamazdı.
Savaşın iç yüzü ve savaş sonrası insanların durumu bu kitapta mükemmel bir şekilde anlatılmıştır
Wolfgang Borchert 2. Dünya Savaşı'nda savaşıp 27 yaşında ölmüş bir insan
Yazar; Savaş Sonrası her şeyin değiştiğini, hiçbir şeyin eskisi gibi olmadığını anlatmıştır.
Kitap bir insanın yaşamak için tutunacak bir dal aramasını anlatır.
Lütfen bu kitabı okumadan bu dünyadan göçmeyin.
ZÜBÜKLÜK KANIMIZDA VAR
sadece 1 zübük değil, zübüklerle dolu bir kasaba...
Bu halk akıllanmaz...
Bu kitapta küçük bir kasabada yaşayan Zübükzade İbraam beyin hikayesi anlatılıyor.
Ama Zübükzade İbraam bey sadece görünen zübük. Çünkü yaşayan herkes bir zübük...
Kitap mizahi bir dille yazıldığı için bazen birçok yerde kahkahalara boğulacaksınız ama bu kahkaha sizi bir zamandan sonra rahatsız edecek.
Halkın cahilliği kitapta çok iyi anlatılmıştır.
BÜYÜK YAZAR CENGİZ AYTMATOV
öncelikle Aytmatov'dan okuduğum 4. Eserdi.
Aytmatov'un Her kitabında olduğu gibi bu kitabında da olağanüstü, şiirsel bir dili var. Okurken içiniz kıpır kıpır ediyor.
Doğa betimlemeri üst düzeyde yazılmıştır.
Karakter psikolojileri harika bir biçimde yansıtılmıştır.
Kitabın baş karakteri ismi verilmeyen bir çocuktur. Çocuk yetimdir. Aytmatov çocuğa isim vermeyerek aslında sembolik olarak tüm yetimlere hitap eder.
Bir de mümin dede vardır. Mümin dede, herkese yardım eder, çok iyi yürekli bir insandır. Ama etrafındaki kötülükleri düzeltmeye hiç yeltenmez. Aytmatov Mümin dede karakteriyle kötülüklere sessiz kalmamalıyız, mesajı verir.
Bir de Orozkul karakteri vardır. Orozkul'un çocuğu olmaz, karısı kısırdır. Hep sarhoş olup karısını döver.
Kitap, Kırgız masallarından etkilenerek yazılmıştır. Çok akıcı bir dili vardır.
Keyifli okumalar.
MUHTEŞEM KALEM John Ronald Reuel Tolkien !!!!
Öncelikle herkese merhabalar. İncelememde ilk olarak kitabın ne anlattığı sonra nasıl okunulması gerektiğini en sonunda kitap hakkında genel düşüncemi yazacağım.
Kitap; Orta Dünya'nın yaratılması, Güneş ve Ay'ın yaratılması ve ilk çağdaki olayları geniş bir şekilde, ikinci çağı ve üçüncü çağı çok derinlemesine inilmeden anlatır.
Elf beyi Feanor 3 tane silmaril adlı mücevher yapar. Sonra karanlıklar efendisi Melkor silmarilleri çalar. Bunun üzerine ilk çağ gelişir
Spoiler olmasın diye diğer Çağları anlatmayacağım.
Kitabın dili oldukça ağırdır. İçinde yüzlerce karakter ve bölge ismi vardır.
Silmarillion yüzüklerin efendisi ve hobbit'in öncesini anlatır fakat bence ilk baş hobbit sonra yüzüklerin efendisi üçlemesi en sonunda Silmarillion okunmalıdır. Çünkü dediğim gibi kitabın Dili oldukça ağırdır. Kitap sizi içine almayabilir. Bu yüzden bunu öneriyorum.
Kitap bir tarih kitabı gibi orta dünyanın tarihini anlatır. Benim için yüzüklerin efendisi ile eşdeğer bir kitaptır. Hala düşünüyorum Tolkien sen nasıl bir kitap yazdın, diye. Kitabı tümüyle yüzüklerin efendisi ve hobbit'i de dahil edersem benim okuduğum en iyi eserdir.
Kitapta en sevdiğim bölümler ise: Beren ile Luthien ve Turambar Turin'in hikayesidir.
İyi okumalar.
Öncelikle, bu kitapta “kitapçı Mendel ve kızıl” adında iki uzun öykü bulunuyor. Ben şu an sadece “kitapçı Mendel” kitabı ile ilgili inceleme yazacağım. Kitap, ismini bilmediğimiz bir insan tarafından bize kitapçı Mendel’in hikayesini anlatıyor. Kitapçı Mendel, çok güçlü bir belleğe sahiptir. Neredeyse bütün kitapların hangi yayınevi tarafından hangi yılda çıktıklarını bilir. Hiçbir zaman paraya, şöhrete değer vermezdir. Her zaman kitap okur ve onlara kafa yorar. Sonra hikaye gelişip ilerler. Kitap hakkında genel yorumum ise şöyledir: çok kısa bir hikaye olan kitapçı Mendel kitabının özünde savaş karşıtlığı vardır. Zweig, bu kısa öyküsünde savaşın insana etkisini güzel bir öyküyle anlatır. Herkese iyi okumalar
Kitap oldukça akıcı bir üslupla kaleme alınmıştır. Yaşar Kemal'in şairane dilini bu kitabında da yansıtmıştır. Keyifle bir solukta okuyabileceğiniz, Anadolu'nun kokusunu hissedebileceğiniz bir eser. Uzun uzun betimlemelerden sıkılıyorum, ben olay okumak istiyorum diyen okurlar için önerimdir.
Kitap, kısaca hasan'ın babasının ölümüyle başlar ve hasan'ın annesine atılan cinayet suçlamaları ile devam eder.
Keyifli okumalar dilerim.
