Selamun aleyküm. Bir şey deneyeceğim. Bu aslında bir inceleme ama buradakileri incelemelerin aksine ilginç, daldan dala atlamalı, bol alıntılı, güldürmeden düşündüren uzun bir inceleme. Aynı şeyleri farklı cümlelerle aktaran kitaplardan alıntılar yapıp karma olarak sunacağım bir inceleme. Yazı boyunca yaratıcının varlığına dair bir ispat
“Başkası olsa kaçıp giderdi. Ama Mam,
başkaları onun çektiği acıları çekmesin diye
savaşmaya devam ediyor” (Angelina Jolie).
Kadınların acı çektiği, hor ve hakir görüldüğü, bir eşya gibi alınıp satılarak istismar edildiği bir dünyada çocukların mutlu olması, erkeklerin mutlu olması, toplumların mutlu ve sağlıklı olması mümkün müdür? Elbette
Herhangi bir eserde intihar konusunu anlatmak, okura hissettirebilmek her zaman için zor olan bir anlatımdır. İntiharın somut gerçekliğinin tasviri bir yana, intihar sürecinde bir insanın içinde bulunmuş olduğu zihinsel bunalımlar ve mantıksızlıkların resmedilmesi her zaman için en zor olan anlatımlardan biridir. Birçok eser, birçok felsefi metin
Ama bir şeylerin tepetaklak gitmekte olduğu hissi vardı. Her şeyin çivisi çıkmıştı. Sefahat had safhadaydı. Çok fazla yoğunluk vardı. Çok fazla değişim. Çok fazla acıyla başa baş giden çok fazla mutluluk. Aşırı bir yoksulluğun yanında aşırı zenginlik. Dünya hızlanarak daha gürültülü bir yer haline geliyor, sosyal sistemler de caz müziği kadar karmaşık ve bölük pörçük şeylere dönüşüyordu. Bu yüzden bazı yerlerde sadeliğe, düzene, günah keçileriyle zorba liderlere, ülkelerin de dinler ya da mezhepler gibi olmasına karşı duyulan güçlü bir arzu vardı.
Ülkeler geliştikçe o ülkenin insanları ölümle sonuçlanabilecek ilkel göç yollarını göze alamıyor, daha risksiz yolları tercih ediyor, ilkel göç yollarını, gelişemeyen ülkelerin ölümü göze alabilecek kadar umutsuz insanlarına bırakıyordu.
Issız bir evde,
Korkudan ağlayabilseydim;
Gözlerimi çıkarabilsem de,
Yiyebilseydim;
Senin sesin için yapardım
Bunları,
Yaşlı portakal ağacı sesin;
Senin şiirin için yapardım