Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Sonuçların yüzde 80'i, çabaların yüzde 20'sinden doğar.
Poreto, ülkelerin servetlerinin neredeyse yüzde 80'inin, halkın yaklaşık yüzde 20'si tarafından kontrol edildiğini keşfetmiştir. Daha sonraları bu 80:20 ilkesi, ticaret ve yönetimin tüm kollarını kapsayacak şekilde genişletilmiştir. "Sonuçların yüzde 80'i, çabaların yüzde 20'sinden doğar" ifadesi buna bir örnektir. Bu bağıntının kesinliği tartışılır olsa da çabanızı önemsiz ancak sayıca çok olan işlerden ziyade önemli ancak sayıca az işlere odakladığınızda, daha iyi sonuçlar elde edeceğiniz bir gerçektir.
YEŞİL RENKLİ NAMUS GAZI OPERASI «Hasan Âli Yücel, bu hikâyeyi oyun olarak yazmamı önermişti. Hikâyemi Yücel'in anısına adıyorum.» Uvertür Dünyanın tarihi iki milyar dörtyüz milyon yıllık deniliyor. Benim bitmemiş tarihim, şimdilik elli yıllık. Kelebeğin tarihi bir günlük. * Arkeologlar yeraltında yeni bir kent buldular. Bu kentte birçok
Reklam
Hissetmek
Ama bir şeylerin tepetaklak gitmekte olduğu hissi vardı. Herşeyin çivisi çıkmıştı. Sefahat had safhadaydı. Çok fazla yoğunluk vardı. Çok fazla değişim. Çok fazla acıyla başa baş giden çok fazla mutluluk. Aşırı bir yoksulluğun yanında aşırı zenginlik. Dünya hızlanarak daha gürültülü bir yer haline geliyor, sosyal sistemler ve caz müziği kadar karmaşık ve bölük pörçük şeylere dönüşüyordu. Bu yüzden bazı yerlerde sadeliğe, düzene, günah keçileriyle zorba liderlere, ülkelerin de dinler ya da mezhepler gibi olmasına karşı duyulan güçlü bir arzu vardı. 1930'larda bütün insanlığın geleceği tehlikedeymiş gibi görünüyordu. Bugün de sık sık olduğu gibi. Çoğunluk karmaşık sorulara basit cevaplar arıyordu. İnsan olmak için tehlikeli zamanlardı. Hissetmek, düşünmek ve umursamak için.
Sayfa 202Kitabı okudu
Geleceğe yönelmek yalnızca çevre sorunlarını gündeme almakla sınırlanamaz. Kalkınmayı da, yoksul ülkelerin varsıllaşma yolları olarak dar bir bakış açısından ele almak yanlıştır. Oysa çevre dediğimiz yer, hepimizin içinde yaşadığı yerdir, kalkınma da o yerde durumumuzu iyileştirmek için yaptığımız iştir.
Ama bir şeylerin tepetaklak gitmekte olduğu hissi vardı. Her şeyin çivisi çıkmıştı. Sefahat had safhadaydı. Çok fazla yoğunluk vardı. Çok fazla değişim. Çok fazla acıyla başa baş giden çok fazla mutluluk. Aşırı bir yoksulluğun yanında aşırı zenginlik. Dünya hızlanarak daha gürültülü bir yer haline geliyor, sosyal sistemler de caz müziği kadar karmaşık ve bölük pörçük şeylere dönüşüyordu. Bu yüzden bazı yerlerde sadeliğe, düzene, günah keçileriyle zorba liderlere, ülkelerin de dinler ya da mezhepler gibi olmasına karşı duyulan güçlü bir arzu vardı.
Sayfa 202Kitabı okudu
_Nevroz, anormalliktir. _Nevrotik, anormal davranışlı, kültüründen sapmış, ruhsal bozukluğu olan kişidir. Nevrotikler, kültürün üvey evlatlarıdır. _Nevrotik bir insan, kendini, kendi yoluna dikilen bir engel olarak görmektedir. _Nevroz, kişinin normal gelişimini engeller ve baş edemediği çatışmaların içine düşürür. _Anormal davranan herkes
Reklam
Emperyal Amnezi
Gelişmekte olan ülkelerin çoğu, yanlış giden her şey için sömürgeciliği suçlamayı neyse ki bıraktı. Uluslararası anlamda sömürgecilik artık mazide kalmış bir hadise olarak görülüyor, zira sömürgecilikten kurtulma yolları eskisi kadar tartışılmadığı gibi sömürgecilik de eskisi kadar kargaşaya sebep olmuyor. (Tabii, var olması veya yitip gitmesinin
Kaçak
Işıkları bir yakıp söndürme Kaptan beni korkutamazsın Beni kimse korkutamaz artık, durduramaz bu yerlerde Çünkü aklıma koydum, çünkü kaçacağıın.
"Suçlu günahkârların yolları apaçık belli olsun diye ayetlerimizi işte böyle tafsilatlandırıyoruz." (En’am,55) Seyyid Kutub (th) bu ayetin tefsirinde şunları söyler: "Oldukça ilginç bir şey... Bu, Kur'ân metodunun inanç ve inançla hareket etmeye ilişkin stratejisini gözler önüne sermektedir. Kuşkusuz bu metot, sırf salih
Motorlu taşıt yapmayı bilmeyen ülkelerin yolları da yola benzemiyor.
Sayfa 118Kitabı okudu
Reklam
_İnsanIar, kuşIar gibi uçmayı, baIıkIar gibi yüzmeyi öğrenmişIer ama insan gibi yaşamayı öğrenememişIer. _Görmek isteyenler için ışık, istemeyenler için karanlık vardır. _Hiçbir şeyi kendisi kadar sevmeyen insan, sevdiği varlıkla, kendi kendisiyle baş başa kalmaktan çok hiçbir şeyden korkmaz. Her şeyi kendi için arar ama en çok kendinden kaçar.
_Retorik, ikna etme ve tartışma sanatıdır; Diyalektiğin eşdeşi ve bir dalıdır, aynı zamanda da törebilimin dalıdır. _Retorik, bilimsel inceleme değil, sadece kanıtlar sağlama yetisidir. _Retorik, mantık bilimi ile politikanın etik dalının bir bileşimidir ve kısmen diyalektiğe, kısmen de sofistik usavurmaya benzer. Fakat biz ister diyalektiği ister
Çoğunlukla ihracata yönelik ekonomisiyle, İsrailliler rahatlıkla İngilizce iletişim kurabiliyorlar. Her sene dünyanın her tarafından akan on binlerce iyi eğitimli insanlar, farklı lisanlarda rahat iletişime katkıda bulunmaktadırlar. Ticari görüşmeye gidilirken İsrailli işadamının müzakere konusunda iyi bazen süper olduğu unutulmamalıdır. İş
Sayfa 296Kitabı okudu
61 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.